Son Dakika Haberler

Sarıyer/ Aşiyan’dan Kısırkaya’ya

Sarıyer/ Aşiyan’dan Kısırkaya’ya
Okunma : Yorum Yap

Gelip-gelip takılır kafama! İnsan için kanser neyse doğa için de insan öyle bir şey midir acaba? Evet
tiksindirici düşünce, aksini iddia etmiyorum ama elimde değil gelip-gelip takılıyor kafama…

2006 Şubatının 19.günü “Sarıyer Aşiyan’dan Kısırkaya’ya” adlı kitabını İbrahim ağabey adıma imzaladı. (Kitabı okumanızı tavsiye ederim) Aradan 18 yıl ve birkaç küsur ay geçmiş, hadi diyelim 19 yıl. Şöyle bir bakıyorum da ne değişimler gelmiş başımıza bu arada? En barizi İbrahim Balcı’nın dünya işlerini tamamlayıp geçen yıl yaşama veda etmesi…

Kitap yazıldığında Sarıyer kaymakamlığı merkez mahallesindeydi sonra gitti. Kitap yazıldığında 1985 yılında kurulan İsmail Akgün Devlet hastanesi faaliyetteydi, genç yaşta vefat etti, zaten o mekanda kitabın da yazdığı gibi eskiden mezarlık vardı. Kitap yazıldığında benim de okuduğum Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Lisesi vardı sonra sicili rafa kaldırıldı.

Normal hücreye nispet kanser hücresi hızlıdır, normal hücreler hızına ulaşamadığından dize gelir yenilirler ve kanserli hücrenin yaşama hırsının hızı bütün organizmayı bitirdiğinden yaşam tümden yitirilir.

İlkokula giderken Sarıyer Deresi boyunca üç köprü sayardım. Köprülerin altından çok sular geçti değil, suların üstünden çok köprüler geçti de dere beton yığınlarının altında kaldı. Derede yüzen ördekleri hala anımsarım, ortaokula doğru küçük bir şelale çağlar durur rüyalarımda yine… Derenin denize döküldüğü sahilde kumsal uzanırdı sonra betonla kapatılıp üzerine dükkanlar yapıldı. Oysa Kumsal çay bahçesinde ne anılarım vardı…

Önceleri yazlıkçılar gelirdi Sarıyer’e sonra yerleştiler Sarıyer’in bakir tepelerine… Kestane ağaçlarının yerine beton binalar yükselttiler ve o binalarda oturanların çocukları sosyal medyada ağaç kesilmesini eleştirdiler. Keyifler kebap mı kebaptı, eğer geride kalan fotoğraflar olmasaydı çocukluğumun Sarıyer’i tekmil seraptı. Sen, anılarımı deşip gitti gelmez değerleri anımsatan kitap! Hiç ummazdım bastığım küfür sayılır diye sevap.

Hayalindeki Sarıyer’de uyu İbrahim Balcı,
Bekar Dereye doğru Çelebi Solak’ın bahçesinde binbir çeşit çiçekler arasında…

Ey İstanbul şehri!

Neler bilirdin neler ne çare ki ne eder
Hep bir çıkar bekledi seneler
Kimi pusuda para kimi kaba gücüyle ulu orta zorla
Nasıl gelin donatır gibi donattıysa seni doğa
Kaç acemi eli değdi güzelliğine vurdumduymaz
Rab bana hep bana kurnaz
İşte onlar dedirttiler
Bu İstanbul şehri iflah olmaz
Hizmet belgen bu para idin oldun pul
Seni paralayan öğünsün ey şehirlerin şehri İstanbul
Manzaranın görkeminden içine sinse insanların
Olmazdı yürekleri gibi böğründe yükselen betonlar
Ne fukaralar ne ahım şahım zengin olanlar
Utancından yerin dibine geçerdi geçen yıllar
İştah kurcaladıkça oranı buranı
Ne bakir güzellik kaldı ne orta yaş farkı
Kalandı o eski İstanbul anıları.

İrfan Kaban


i.k.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)