Bir yazı yazdım yüzlerce insan üzerine alındı…
Küstüm…
Eski döt lalelerinin alınganlığına şaştım…
Şaşkın oldum…
Bahtsız oldum.
Kızdım yanıldım.
Belki yalnız oldum..
Ama ben oldum.
Çok şaşırdım. Etrafımda ne kadar olduklarını gördüm. Oysa ben onları değil.
Ben ve O’nu yazmıştım.
Gecenin bir karanlığında kendini çakal zanneden eskiden bozma yeni yetme için.
Ben kendimi belki Puşt yerine koymuştum!!
Ama puşttavat değil…
Gecenin bir karanlığında işte, belki ben, ben olmuştum…
Herkesin alemi. Mendireği belli. Kimi belli kenar mahallerde dolaşırken ben, ben olmuştum.
Kimi belki ben bile değil….
Gecenin bir yarısı işte…
Ben İspanyolca parçalar dinlerken.. birileri kendini farklı bir köşelerde dert küpüne koymuş, merak içinde, şaşkın gözlerle beni seyrediyor..
Hani, gecenin bir derin karanlığı vardır ya işte, siyaset o zaman derinlere ulaşır. Bize bazen, bu derin düşünceler pek ulaşmaz…
Biliriz, derinleri, uzak köşeleri.
Derin uykuları.
Yok canım..
Kan uykulardan uyandık şimdi diyecek kadar cahil değilim. Geçtik bunları,
Sene 2012 bitmek üzere, 2013’ e ramak kala yani biz, bir kenarında yakalamışken yaşamı. Sahilden geçen arabın merakını soracak kadar olmadık yani.. 3 koy 5 al misali,
Ki, sahilden geçen arap, eski zamanlardaki gibi değil. Hepsi bugün artık bir sülüman. Yani sizden canım. Kimi derdest olmuş köşelerde saat satıyor, kimi ise 5 koy 25 al misali renkli kağıtlar içerisinde yaşam savaşı veriyor.
Bizden yani.
Dedim ya bir yazı yazdım. Puşt ve Yaşlı Çakal.
Çok puşt tanıyordum da, etrafımda bilmiyordum bu kadar çakal…
Elbette kar yağacak. ..
Engelleyebilirmisiniz..
İşte o zaman etraftaki, Puştta olacak bir gün Çakal…
Hani kendini Çakal zanneden. Gecenin karanlığında dışarda kalan evli bir insan gibi.…
Gecenin bir yarısı karanlığı içinde…
Ben bugün çok uzaklardayım.
Bir gizemin yemin töreninde….
Memleket ötesi yani… Bir dostun sevincinde. Köşe bucak. Derinler den gelen sessizliğin çırpınan kanatlarında.
Çan seslerinde.
Derinliğinde..
Gizeminde….
İşte gecenin bir vakti..
Memleket ötesinde…
Kutlarken mutluluğu… limanın baş köşesinde… hatır sordum birine..
Alooo…
Yazıları yayınlıyorum… son yazı gelmedi sayın prens…
Geç kalmış azizliğinde gecenin bir vakti hayırdır derken çalan bir çan sesi ve gizemli odalarda, belirsizlik sanırken beliren bir ışık..
Ve kendini çakal sanan bir politikacının yok olan sermayesinin son tükenişlerini seyrediyordum.
Gecenin bir yarısı işte…
Onlar kendi çapında siyaset yapıyorlardı..
Mevsim kış. Tipi yağıyor. Yağan tipiyi dolu sanan eski örgütçüler işte.
Demek isterdim ki oylar yağıyor…
Kendi halinde.. katılım oldukça yüksek. Hiç yok denecek kadar.
Sıfır noktasında rekorlar aşılıyor.
İnsanları hırs bağlamış, bir şeyler den intikam alırcasına bekleşiyorlar. Bir tepki, bir haykırış seçimi olacak son günlerde.
Sabırsızlar…
Seçim bugün olsun. Diyebilecek kadar cesur, bir o kadar kararlılar.
Dışarıda kar yağıyor.
Gecenin bir yarısı işte…
Puştlar dahi kendini Çakal sanıyor…
Mustafa Balcı…
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)