Sanıyorum Erdoğan, gladyonun, gerçekten ne olduğunu, 17 Aralık’tan sonra anlamaya başladı.
Ancak, bu işin vahametini ve ABD derin devletinin Türkiye içindeki örgütlenmesinin boyutlarını hala tam olarak bilmiyor.
Finans kapital ağzı ile söylesek, siyasi volatilite (salınımlar ve değişimler) fevkalade yüksektir.
Eskilerin ifadesiyle, bir eğik düzlemde hızla aşağı doğru iniyoruz.
Biriken enerji, ya da bazılarının biriktirdiği enerji; AKP gitsin de, kim gelirse gelsin şeklinde oluştu.
AKP gider, gladyo (ABD derin devleti) örgütlü bir şekilde kalırsa, bunun anlamı; kurulacak geçici ya da daimi hükümet gladyonun(cemaat) denetiminde olacaktır.
Yani Amerika’nın denetiminde…
Gladyo var olduğu sürece, düzen içi tüm çözümler, gladyonun kontrolüne devredilir.
Bu durumda halka ait bir hükümet değil, gladyo ve Amerikan işbirlikçisi bir sermaye odağının eline geçecektir.
Milli hükümet ısrarı bu sebepten biriciktir.
Yukarıdaki satırları okuyan tarafsız bir göz, hemen şu soruyu soracaktır.
Ne yapalım AKP’yi mi destekleyelim?
Bizi okuyan değerli okurların, AKP iktidarına karşı verdiğimiz mücadeleyi bilirler.
Eğer açılım sürecek ve bölünme tamamlanacaksa, yani ABD’ni planı çerçevesinde bölüneceksek, gladyonun örgütlü gücünü koruması gerekmektedir.
Çünkü gladyo, sadece hükümet ve yargı çevrelerindeki gücü ile var olan bir örgüt değildir.
Asıl olan MİT ve Ordu içindeki örgütlü gücüdür.
Bu güne dek, Ergenekon, Balyoz ve Casusluk gibi tertipleri gladyo, sadece yargı içindeki örgütünü kullanarak başarmış değildir.
Ordunun içine yerleştirilmiş elemanları olmasa, bu kadar gerçeğe yakın belge ve bilgi üretebilirler miydi?
Soruyu başka türlü soralım.
Tertipler ve kumpaslarda, ordu içinde işbirlikçileri olmasa bu kadar büyük operasyonları yapabilirler miydi?
Kaldı ki, biz çok iyi biliyoruz ki, gladyonun asıl operasyonel gücü, ordunun içindedir.
12 Mart ve 12 Eylül bunların en esaslı kanıtlarıdır. “Bizim oğlanlar yaptı” ifadesi tarihe kazınmıştır.
Dikkatinizi çekerim. Ordu ve MİT içindeki gladyodan, henüz bir haber yok. Ses yok.
Ordu içindeki gladyo hala tehdit olarak bekliyor.
AKP iktidarı ile yapılan mücadeleyi sadece hırsızlığa indirgeyen mücadele, düzen içi mücadeledir. Gladyoya karşı yapılan mücadele sömürgecilere karşı yapılan mücadeledir.
Gladyoyu gizleyerek, ya da yokmuş gibi, haber ve yorum yapmak, tüm bu olan bitenin içinde, Amerika’yı yok saymaktır.
Hatta gladyoyu koruyup kollamaktır.
CHP’nin hırsızlığı öne çıkarması, kendisinin gayret sarf ederek ortaya çıkardığı bir husus değildir. Cemaatin ellerine tutuşturduğu ses ve görüntü kayıtlarını millete dinletmek, marifet değildir.
CHP seçimlere, adeta cemaatle birlikte girmektedir.
Cemaatin televizyonları, CHP televizyonu gibi hizmet vermektedir.
Gladyonun desteği ve marifeti ile kurulacak her hükümet, Amerika’nın, NATO’nun ve AB’nin denetiminde olacaktır.
Bizim, AKP ya da Cemaatten yana olmak diye bir zorunluğumuz yoktur.
Şunu görmemiz gerekir; ABD Erdoğan’ı imha etmeye karar verdiğinde, gladyosunu ve diğer işbirlikçilerini de devreye soktu.
Erdoğan’ın kaderi; ABD sayesinde iktidara gelmekti. Ama şimdi istese de, istemese de, Amerika’ya karşı mücadele vermektir.
Türkiye’nin bölünmemesi için, önce gladyonun imha edilmesi gerekir.
Eğer meseleye buradan bakmazsak, ülkemizden bakmamış oluruz.
Bülent Esinoğlu
27.2.2014, bulentesinoglu@gmail.com
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)