CHP İBB Hukuk Çalışma Grubu ÇED Raporuna İtiraz dilekçesi yayınladı.
T.C. İSTANBUL VALİLİĞİ
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ’NE
İTİRAZ EDEN : (Ad-Soyad-TC no)
Adres
KONU: 23.12.2019 tarihinde İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müd.’nün internet sitesinde yayınlanan, Kanal İstanbul Projesi ile ilgili olarak hazırlanan, İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunca yeterli bulunarak son şekli verilen Çevresel Etki Değerlendirme Raporuna karşı itirazlarımın sunulması ile ÇED Olumsuz Kararı verilmesi talebidir.
İTİRAZLARIM
2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 2. maddesinde; “Çevresel Etki Değerlendirmesi: “Gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar” olarak tanımlanmıştır. Ancak Bakanlıkça hazırlatılan ÇED raporu, kanunda aranan kriterlere uygun olmadığı gibi, Kanal İstanbul Projesinin, “çevreye, havaalanı mania alanına, deprem riskine, tarım ve su alanlarına, hayvancılığa, insan sağlığına, ulusal güvenlik ve savunmaya ve İstanbul halkının geneline vereceği zararlar” ve daha pek olumsuzluk yok sayılmış, bilimsel gerçeklikten uzak bir rapor hazırlanmıştır.
Bu kapsamda “Kanal İstanbul Projesi” ve bu projenin olabilirliğine ilişkin hazırlanan ÇED raporunun nihai rapor olarak onaylanması halinde:
1-155.668.000 m3 olan kazı materyalinin taşınmasıyla bozulan ekosistem halkın sağlığını tehdit edecektir,
2- Nüfus artışı ve yapılaşma sonucu, su havzaları, su kaynakları,orman, tarım ve mera alanları yok olacaktır,
3- İstanbul’un önemli su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı yok olacaktır,
4-Doğal yaşam alanları ve ekosistem bozulacak, bölgedeki kuş türleri de yok olacaktır.
5-Doğal ve arkeolojik sit alanları, tabiat parkları, milli parklar vb. koruma alanları yok olacaktır,
6-Tatlı suların beslediği tarım alanları yok edilecek, tarım ve hayvancılık yapılamaz hale gelecektir,
7- Kanal İstanbul ile Trakya ikiye bölünecek, bölge için planlanan metro ulaşımı yapılamayacak, ulaşım sadece kanal üzerine yapılacak köprüler ile sağlanacağından, bölgenin İstanbul ile bağlantısı kopacak, ulaşım yanında ulusal güvenlik de tehdit altında kalacaktır.
8- Tüm uzmanların ortak görüşüne göre Kanal İstanbul projesi İstanbul’un deprem riskini artıracaktır.
9-Gerçekleşme ihtimali yüksek olan büyük deprem sonucu adada mahsur kalanların kurtarılması, tahliyesi ve yardım dağıtımı çok büyük güçlükleri beraberinde getirecektir. Köprülerin yıkılmadığı varsayımında bile karayoluyla gelecek yardımı zorlaştıracaktır.
10- Kanal inşası İstanbul’u şantiye alanına dönüştürecek. Oluşacak hava kirliliği milyonlarca insanın sağlığını olumsuz etkileyecek
11-Marmara Denizi hızla kirlenecek, ölü bir deniz haline gelecek, deniz canlılarının yaşam imkanı kalmayacak,
12-Kanal İstanbul, yeni İstanbul havaalanı mania bölgesinde olup, uçuş güvenliği olumsuz etkilenecektir.
Yukarıda özetlediğimiz üzere hazırlanan ÇED Raporunda tüm bu olumsuzlukların nasıl giderileceğine ilişkin hiçbir bilimsel açıklama bulunmamaktadır. Danıştay 14. Dairesi’nin pek çok kararında da belirtildiği üzere ÇED raporunda, projenin meydana getireceği tüm olumsuzlukları ve bunların nasıl bertaraf edileceğinin bilimsel bir yaklaşımla detaylı olarak açıklanması gerekmektedir. Ancak hazırlanan rapor bu yönüyle Kanuna ve Danıştay kararlarına aykırıdır. Ne İstanbul’un ne de Ülkemizin bu projeye ihtiyacı yoktur. Zira yapılacak olumsuz çevresel etkilerinin yanında, Kanal İstanbul projesinin mali yükünün sadece 16 milyon İstanbulluyu değil, 82 Milyon Türk halkını da olumsuz etkileneceği tartışmasızdır. Tüm bu gerekçeler ile Kanal İstanbul projesi kapsamında hazırlanan ÇED raporuna itirazlarımızın dikkate alınarak ÇED raporunaolumsuz kararı verilmesini ve Kanal İstanbul Projesinin iptal edilmesini arz ve talep ederim. (Tarih)
Ad-Soyad-İmza
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)