Anne ve Ekomomi. Hep şaşkın gözlerle, kafamızda envai yoklamalarla şahit olduğumuz, “buna ne gerek vardı şimdi” diye içten içe sorguladığımız ve cevabını “ilerde evladın olursa görürsün ve anlarsın”lardan biri olarak öğrendiğimiz bir içgüdü bu analarımızın didinişi.
Bu tam olarak didiniştir gerçekten de. hatta yarına Allah kerimdir sözünün tevekkülüdür, ibreti ve çabasıdır.
Kiminin el emeğidir, kiminin biriktirdiği. Ama çoğunun yavrusunun sonrasıdır. Bugünü çoktan düşünmüş olup nice anneler, ananelerin dediği gibi “cebinde beş liran varsa dördünü harca birini de ayır bir kenara evladım” sözü ile kulaklarımızda çınlayan tecrübedir.
Bu geçim derdinin, yokluk görmüşlüğün gücüdür gerekirse. cüret edip çıkıştığımızda da “sen hiç yokluk görmedin yavrum ne bileceksin ki” ile cezalandırılmaktır bazen.
Bu alt tarafı iki şehir içi otobüs bileti parasıyla alınabilecek olan birkaç kavanoz konserveyi görürüz çatı aralarında, mutfak kuytularında. yahut “ya benim de hakkım eğlenmek” diye düşünüp beyhude zevklere harcadığımızın belki de üçte birine alınabilecek olan ve kışa bekletilen bir kasa kuru soğandır tavan arasına serilmiş bekleyen ve ayağımıza takılıyor diye tekmeleyip öteye beriye fırlattığımız.
Karnımızı doyurup yemediğimiz ve tabağımızda bıraktığımız iki lokmayı ziyan olmasın diye atmayıp yerken bizim duyduğumuz pişmanlıktır.
Gerçekten nasıl oluyor da ben sana ayda bir kere bile olsa eline sürecek krem almaya kâfi olamıyorken sen pazardan dönerken bile bana eli boş dönmüyorsun. Bu nasıl becerebiliyorsun da hem koca evi döndürebilirken o hünerinle hem de zor güne pay bırakabiliyorsun.
Anlaması kahretsin ki hep geç ve güç olan bir yıpranış değildir de nedir bu?.
Sonra fark ettiğimizde ise hayıflanarak gülümser ve gözümüzün önünden o bakışların gitmesi için uğraşıp dururuz ki nafiledir. neye kulak tıkasak o sözleri duyarız, ne yana baksak makinesi varken bile gerek olmadığını düşünerek kollarını sıvayıp çamaşırımızı yıkayan o gayreti görürüz. Ve ne zaman aklıma gelse bir sözü, pişkince sırıtır içimi burkarım ben; “senin karın olunca sana hazırını alır, sana iyisini yapar, ben de görürüm” Yok, hayır.. olmayacak maalesef.
Kimse sizin kadar fedakâr olamaz. Biz belki de sadece yemesini bildik. gerisini düşünmeyi akıl etmedik. hazıra konmadık belki ama var oluşunu da sezemedik. Hep çalıştık kazandık ama tutmasını beceremedik.
Yalnızca bu bize has bir şey değil. Bu sizin yüreğinizde saklı, bu sizin avuçlarınızın içinde mahrem, her biri merhamet ve vefanızda bulunan engin denizlerde.
Bilal Başpınar
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)