Önce moralleri düzeltecek bir ifade ile başlayalım.
Amerika geriledikçe, İslam ülkelerindeki mezhep çatışmaları ve gericilikte gerileyecektir.
Günlük hayatta düşünce ve davranışları, din temelinden kurtaramayan yaklaşımlar, eninde sonunda, günlük hayatın gerçeği ile karşı karşıya kalacaktır.
Mezhep ve etnik ayırım üzerinden akıl yürütmek, ayrıştırıcıdır.
Üretken değil, insanı tüketen bir gidiştir.
Avrupa’da Mezhep Savaşları oyuz yıl sürdü, sonunda baktılar ki, bunun sonu yok. Westfalya Barışı ile noktayı koydular.1618-1648.
İslam ülkelerinde, mezhep kavgalarının içinde İngiltere ve Amerika olmasaydı, İslam ülkeleri de, kendi Westfalya antlaşmasını çoktan yapmış olacaklardır.
Batı’nın, Doğu’yu yönetme ve çıkarı, İslam ülkelerinin iç barışını sürekli engelledi.
Dünya petrolünün %40 Arap ülkelerindedir. Ve dolar ile satılır.
Amerika da, çıkan petrol karşılığı kadar dolar basma özgürlüğüne kavuşur. Eğer
Bunlar çok yazıldı biliyorum. Ancak, neden ABD’nin İslam dünyasını karıştırdığını da açık izah eden bir husus.
Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim; ABD de shale gaz balanu patlamak üzeredir. Öngörülen hedeflere 2016 yılında da ulaşılamayacağı açıklamaları var.
Şimdi yeniden, Orta doğudaki çıkarları sağlamlaştırmak için, Irak İşgalinin Üçüncüsünün yolunu döşüyorlar. İran/Maliki yakınlaşması bazı planlara uygun düşmüyor.
Eğer Suudi ve AKP çabası, IŞİD üzerinden işlemezse, üçüncü müdahale olabilir.
Şimdilik IŞİD’ın beslenmesi, Suudiler ve AKP üzerinden yürütülüyor. Davutoğlu’nun sıkça Suudi ziyaretlerinden anlayabilirsiniz.
Suriye’de laikliğin birleştirici gücü sebebiyle, başarılı olmayan IŞİD’a orta Irakta, bir yel bulma çalışmaları var. Çünkü böyle bölücü bir güç her zaman emperyalizmin aradığı bir güçtür.
İslam dünyasında, Amerikan İslamcılığı, İslam dünyasını daha geriye götüren bir yol çizdi.
Zor bela laikliği kazanmış ülkeleri de gerileterek, mezhep siyasetleri yobazlığına mahkûm etti.
Amerikancı İslam’ın Türkiye’ye yerleşmesinin mimarı Kenan Evren, gene Amerikancı İslam tarafından cezalandırıldı.
ABD bizim oğlanların işi bitince, p.ç gibi ortada bırakyor.
CHP içindeki gericileşme de, ABD patentli gericileşmedir.
Şundan emin olunuz ki, Kılıçdaroğlu’nu da, tasfiye edecek olan, gene bu gericileşme olacaktır.
Gericilik geldiği yerde durmaz. Her gün yeni bir mevzi elde etmek ister.
Aslında İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi; CHP için sonun başlangıcını işret etmektedir.
Tercümesi şudur; Ey dünya, bak görün. Ben AKP’den daha Amerikancıyım, İhsanoğlu’nu aday gösterdim, demek istemektedir.
Bu muhafazakar kesimden oy alma çabasının ötesinde, ne olur, beni muhalefetten de, etmeyin çabasıdır.
Amerikan gericiliğine tam teslimiyet.
Türk halkının nezdinde CHP; Ne ilerici bir partidir. Ne sosyal demokrattır. Ne laiktir. Ne bağımsızlıkçıdır. Ne de, artık bir partidir.
İlkesizliğin zirve yaptığı bir yerde, kişilikler ortadan kaybolur.
Kişilikli insanların, ilkesiz bir ortamda siyaset yapması veya fikir yürütme olası değildir.
İnsanlar inandığı şeyleri savundukça kişilik kazanırlar. Sadece milletvekilliğinin getirdiği çıkara bağlı olmak, kişiliği yok eder.
Bülent Esinoğlu
19.6.2014, bulentesinoglu@gmail.com
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)