İstihbaratçı Ergenekoncular varmış. Onlar da Ergenekon’muş.
Başbakan öyle bağırarak söylüyor ki derin dünya devletinin efendileri duysun istiyor. Ergenekon’un inlerine girdiğini duyuruyor.
Artık biz de kör değiliz, yöntemini öğrendik, Başbakan kime Ergenekon diyorsa büyük efendiye karşı hata yapmış birileri var, orada bir “ulusal direnç noktası” var demektir.
Anlıyoruz ki F.Gülen ile paslaşarak ABD’nin önündeki engelleri temizliyorlar.
Bildiklerini halka açıklamaktan başka çaresi kalmamış bir halde Bugün TV’de yayına çıkıyor İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer. “İlker Başbuğ paşayı bile başbakan istedi biz tutukladık” diyor. “Terörist canlı bombaları biz yakaladık” diyor. Tam bu sırada yabancı teröristlerle çarpışıyor polisimiz. Alt yazı geçiyor, Mersin İstihbara şubesinde onlarca polis sürgün edildi… Tıpkı Türk askerini PKK’ya karşı gönülsüz koydukları gibi, yabancı terörsitlere karşı da Türk polisini gönülsüz koymak istiyorlar gibi algılıyorum.
Eğer daha önce Türkiye’ye örülen emperyal kumpasları az çok biliyorsanız, siz de böyle düşünürsünüz. Büyük savaşın ortasındayız. İki kere düşünmek gerek. Emniyet İstihbarat birimleri düne kadar kime hizmet ettiklerini değil, bugün kimin işine gelmeyen bir tutum aldılar acaba, diye düşünmek gerek.
Türk istihbarat birimlerini hedef aldığına göre, BOP eş başkanı başbakanımız, ABD planına engel teşkil eden bir tutum görmüş ki affetmiyor, kükrüyor. Çünkü, iç savaşa bizi sokmak için tetikçilerinin geçiş yollarını kesmek, bunun için de erken haber almak gerekir; yani istihbaratın en çok gerektiği dönemdeyiz. Hiçbir ailenin can güvenliği kalmadı.
Böyle bir zamanda Türk Emniyet Teşkilatının aciz kalmasını kim ister, bunu anlamak için bu işten kimin kârı varsa ona bakacaksın. Küresel savaş baronları… En ucuza mal ettikleri intiharcı gençleri, daha üzerindeki patlayıcıyı patlatamadan, yani canlı bombayı canlı yakalayan emniyetçiyi her kim görevde istemiyorsa, durup düşüneceksin.
Bence bu konuda doğru söylüyor Ali Fuat Yılmazer. Gençlerin bedenlerini dinamit olarak kullanmasına engel oluyorsanız sizi bu görevden kim neden uzaklaştırır, düşünmek lazım.
Allah adına insan öldürenlere nasıl engel olunur, buna birazcık kafa yoralım.
1.Uzun vadede; sosyal devlet, herkese iş, bilimsel eğitim ve laik devlet yönetimiyle.
2.Kısa vadede; iyi çalışan İstihbarat birimleriyle…
Bizde, birinci şıkta yer alan “sosyal devlet” yok edilerek her türlü teröre zemin hazırlanmış, sıra ikinci şıkka gelmiştir.
Başbakan kendini çok güvende hissetmese “Yeni Ergenekon” adıyla istihbarat birimlerinin tasfiyesine başlamazdı. Bu birimleri Teşkilatı Mahsusa ile ve İttihatçılarla eşleştirmesi de manidardır. Çünkü Türk istihbaratının deneyim kökeninde Kuvayi Milliye’yi zafere götüren Teşkilatı Mahsusa vardır.
Türkiye NATO çarkına sokulduğunda Türk istihbarat birimleri komünist avlamak için kullanıldı, yıllarca böyle sürdü. Sonra PKK şehir eylemlerini engellemek için görev aldılar. Ancak şimdi durum değişti, etnik ve dinsel çatışma çıkartmak için dışarıdan gelen yabancı teröristlere göz yummaları isteniyor, böyle görünüyor. İşte bu noktada istihbaratçılar da aileleriyle birlikte bu topraklarda yaşadıklarını hatırladılar ve “Vatansever olmak” galebe çaldı. Bunun başka türlü izahı yoktur. Onun için onlara da Ergenekon dediler.
Tansu Çiller’in 1995’de Dünya Bankasına söz verdiği hizmet kalemlerinin sektöre devredilmesinde hangi kalemlerin devir işlemleri tamamlandı tek tek bakın isterseniz. Kendisi başbakanın özel danışmanı olarak bu göreve devam ediyor.
Eğitim… Bitti (SPAN adlı Amerikan tekeline çalışıyor, “faTih” projesi odur)
TSK ….. Bitti (BM’ye çalışıyor)
Güvenlik …Bitiyor (Küresel çeteye direnen birim tasfiye diliyor)
Diyanet… Bitiyor. (Onun da Ergenekon’u varmış!)
Hukuk…. Bitti
Biten hukuka son örnek; 24 Mart 2014 günü Em.Kıd.Hak.Hv.Alb.Ahmet Zeki Üçok’un Askeri Yagıtay’da duruşması… Hukuk’un artık nasıl işlediğini görmek için bu duruşmaları izlemenizi isterim. O gün savunma tanığı iki kişi dinleniliyordu. Ancak esas hakkında mütalaa da aynı güne verilmişti. Sanıklardan savunma istendi, savunma hazırlama süresi bile yoktu, mahkeme karar için çekildi ve 3’e karşı 2 oyla mahkümiyet kararı çıktı. Bir önceki mahkemede ise, davaya konu belgeyi usule aykırı düzenlemekten sanık olması gereken kişi tanık olarak geldi ve ona sanıkların soru sorması bile engellendi. Seçimlerin öncesine sıkıştırılmış bir mahkümiyet kararı daha çıktı.
Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Kayseri’de cemaatin TSK’ya sızmasına karşı dava başlatmıştı, ona yapılan suçlama buydu; cemaatin askeriyeye sızmasını deşifre etmek…
Cemaatle yüzyüze gelinen tek dava buydu. Hani, cemaatle kapışıyordu başbakan? Asla inandırıcı değil. Cemaati besledi şimdi CHP’nin kucağına atıyor. Talim Terbiye’yi kapattı, verdi TUBİTAK’a, şimdi yerel yönetimlerde ders kitaplarını beraber basıp dağıtacaklar. Daha geniş olanaklar açıyorlar cemaate. Hatta Diyanet de Ergenekon ilan edilecek yakında, çünkü onun da lağvedilerek “din sektörü” yaratılması BOP programında var. Başbakanın BOP eş başkanlık görevinde bu da var.
Cemaate yakın olanları Emniyet içinde tasfiye ediyorlar numarasına inanmayın. Tasfiye edilen sosyal devletimizdir ve Emniyet İstihbarat biriminde kalan son direnç noktalarıdır. Görülen odur ki İstihbarat Dairesi dümdüz ediliyor, sonra da kapatılacaktır. Çünkü küresel savaşlar çağı başladı, iç savaşı bize sıçratma noktasına geldiler, koruma reflekslerimizin de tarumar edilmesi gerekiyor.
Bebelerimizi iç savaş bekliyor. Biliyoruz ve ellerimiz armut topluyor!
Maalesef bu seçimler hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Gönülsüz oy vereceğim.
25.3.2014
Mahiye Morgül
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)