Bulgaristan açıklarında, NATO, 13 savaş gemisiyle, Breeze* Tatbikatını başlattı.
Kırım Sivastopol Üssünde konuşlanan Rus savaş gemileri (20 adet) de, Karadeniz’de harekete geçti. Rus savaş uçakları da eyleme katılıyor.
Yani anlayacağımız; Karadeniz bir barış denizi olmaktan çıkıyor. Ve savaş denizine dönüşüyor.
Amerika/NATO’nun Karadeniz’deki bu eylemliliğine, Rusya’nın çok sert cevabı, bölgenin daha da ısınacağını göstermektedir.
Ukrayna krizinden bu yana, Amerikan gemilerinin biri girip, diğeri çıkıyordu. AKP iktidarı bu duruma izin vererek, Atatürk’ün yaptığı Montrö antlaşmasını deliyordu.
Bu kez, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Karadeniz çıkarması; yeni bir “komşuyu düşmana dönüştürme” eylemi olarak görülmelidir.
Bu tatbikata en fazla gemi gönderen ülke AKP iktidarıdır.
Bu eyleme bir tatbikatmış gibi bakmak saflığın ta kendisidir. Tatbikattan ötede Rusya’yı tehdit etmeye yönelik bir eylemdir.
Amerika ne yapıp edip, Türkiye’yi Rusya’nı karşısına piyon olarak koymanın peşindedir. Tıpkı Iran ve diğer ülkelere karşı kullandığı gibi…
Suriye’yi İran’ı düşman eden ABD, şimdi oyunların oyununu oynuyor.
Batının çıkarları için Türkiye’yi yem yapmak. Rusya ile bir savaş yapacaksa, Türkiye üzerinden yapmak.
Türkiye’ni ticaretinin büyük bir bölümünün Rusya ile olduğu aşikar.
Türkiye’yi bu çıkmazdan kurtaracak bir siyasi iktidar ve muhalefette yok.
Amerikan planlarında, hiç hesap kitap yapmadan, yer alacak bir anlayışla yönetiliyoruz.
Montrö Antlaşmasını, ABD, Soğuk Savaş döneminde bile, böyle bozamamıştı.
Güneyimiz alev alev yanarken, şimdi ateşi alıp kuzey komşumuza taşımanın sırası mıdır?
Ukrayna krizi hiç öyle küçümsenecek bir şey değildir. Rusya’nı varlığına merkezden saldırıdır.
Amerika, dünya hegemonyasında, aşınan iktidarını restore etmek, Rusya’yı denetim altına almak için, giriştiği Ukrayna hareketi, içine bizi de alacak şekilde genişletilmektedir.
Birinci Dünya Savaşında olduğu gibi, Almanya’yı yenilmez görüp, Almanların yanında yer alarak, bir İmparatorluk kaybettik.
İnşallah, bu kez de, ABD’yi kuvvetli görüp, bir ülke kaybetmeyiz!
Amerika’nın olası bir Karadeniz macerasında yer almayacak, basiretli yöneticilere ihtiyaç her zamankinden daha acildir.
Sünni İslam bakış açısıyla bu muhtemel savaşa bakamayız.
Yaklaşmakta olan tehdidi sezip, gerekli tedbirleri almalıyız.
Kadersiz ülkeler, yıkılıp yok olacakları dönemlerde, ülkelerinin başında, ya deliler, ya zorbalar, ya da büyük sanılan devletlere sadakatle bağlı yönetimlerle yakalanılır.
Tamda, devletin devlet olma hasletini yitirdiği, büyük çıkar odaklarının oyuncağı olduğu, bölünme zillerinin çaldığı dönemde, Karadeniz krizi hiç de yabana atılacak bir şey değildir.
Dikkatlerin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yoğunlaştığı bir dönende, yani iç iktidar kavgalarının ayyuka çıktı bir dönemde, Karadeniz krizi…
Zaten ülkeler, iç ve dış çatışmalara, böyle iktidar belirsizlikleri döneminde düşer.
Şimdi çok daha büyük bir tehdidin içine düştük.
Bölge barışından yana olacak, muhtemel çatışmalardan uzak duracak siyasi iradeye sahip olmak hayati önemdedir.
Amerika’nın Karadeniz harekâtı, komşuyu, komşuya düşman etme harekâtıdır.
*Breeze, mehtap ve cüruf manasındadır.
6.7.2014, bulentesinoglu@gmail.com
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)