Libya El Kaidesi HAFTER.
Mağrip El- Kaidesi KAMEK.
Nijerya El Kaidesi BOKO HARAM.
Irak, Suriye El-Kaidesi IŞİD.
Afganistan ve Pakistan’ınınkini saymıyorum.
İslam ülkelerindeki bu başkaldırılar, İslam ülkelerindeki insanların yaşadığı eşitsizliğin bedelidir.
Eşitsizliğin fiyatı şiddettir.
İslam ülkelerindeki bu başkaldırılar, başlangıçta mevcut hükümetlerin ve devletlerin ABD tarafından denetlenmesi için kullanıldı.
Zaman geldi bu örgütler denetimden çıktı. Çıktı ama hep batının çıkarlarına paralel var oldu.
Öldüler, öldürdüler ama hep Batının çıkarları var oldu.
Amerika’nın İslam ülkelerinde yürüttüğü örtülü ve istihbarat savaşlarında, son üç yılda, 200 bine yakın Müslüman öldürüldü.
Aslında ölen bu 200 bin insan; Batı için fazlalık ve temizlenmesi gereken, modernitenin dışındaki safralar olarak görülüyordu.
Enerji çıkarları ve İsrail’in güvenliği için hem El-Kaide ile işbirliği yaptılar, hem de insanları birbirine kırdırarak, kendileri için safra olan kişileri temizlemiş oldular.
El-Kaide ile hem işbirliği yapıp, hem çatışmalı olmaları yukarıda izah etmeye çalıştığım gizli asıl amaçlarındandır.
IŞİD örneğinden yola çıkalım.
ABD’nin, Suriye ve Irak’ı içine alan bir Sünni devlet kurma planı içinde olduğu çok aşikârdır.
Başlangıçta, IŞİD’ı şiddet gereksinimi nedeniyle kullanmak zorundadır.
ABD’de de biliyor ki, IŞİD gibi bir insanlık dışı anlayışla, ileride işbirliği yapamaz.
Dolayısıyla, Irak ve Suriye’yi içine alan bir Sünni İslam devleti kurulsa bile, onun başında IŞİD olmayacaktır.
ABD şunu da çok iyi biliyor; medeniyetin nimetlerinden şu veya bu şekilde tanışmış olan Sünni İslam da, IŞİD’ın uyguladığı şiddetten mustariptir.
Ama ABD için şu sırada, kuruluş aşamasında gerekli olan şiddet, IŞİD’da var.
IŞİD’ın yürüttüğü şiddet, sadece ılımlı İslam inşa etmek için gerekli değildir. Aynı zamanda Suriye’de ABD’nin karşısına dikilen Iran ve Rusya’ya gözdağı için de gereklidir.
IŞİD’ın, şu sıralar, Irak, Suriye, Hizbullah ve İran ile çatışmalı olması, hedefin ne olduğunu çok açık deşifre ediyor.
Irak’ın 85 bin kişilik ordusunun, beş bin kişilik çete ile baş edememesi de ABD planına dâhildir.
ABD, Irak ordusunu silahsız bırakarak, planladığı Sünni devletin kurulması hazırlıklarını kolaylaştırmıştır.
Rusya’nın Irak’a acil uçak vermesi konuyu daha açık hale getirmiştir.
IŞİD’ın, ABD ve AKP tarafından desteklenmesi; İleriye dönük Ilımlı İslam devletine yöneliktir.
Güneyimizde, ABD’nin kuracağı Kürt ve İslam devletlerinin sınırlarının nasıl bir şey olacağına, gene ABD ve Batı karar verecektir.
Herhalde, Irak’ta işgalci ABD askerine dua eden Tayyip vermeyecektir.
Yani güneyimizde ve güneydoğumuzda, bizi bekleyen iki çok büyük tehdit oluştu. İkisi de, ABD ile ortak hareket etmemiz nedeniyle oluştu.
Şimdi güneyimizde, ABD ile ortaklıktan ötürü ortaya çıkan bir durumun aynısı, kuzeyimiz için de geçerlidir.
Ukrayna meselesinde, takıldık ABD’nin kuyruğuna, gidiyoruz kıyamete…
Montrö antlaşması zorlanarak, yürütülen BREEZE ABD/NATO tatbikatı Karadeniz’i ısıttı.
Buna, Rus komşumuzu düşmana dönüştürme operasyonu diyebiliriz.
İçimizdeki zengin elit, enerjiye ucuz yolardan (mafya) ulaşmak istemesi; Türkiye’yi bir karar verme aşamasına getirmiştir.
İster Kuzeyden bakın, ister Güneyden bakın, Türkiye’nin artık bir karar vermesi gerek.
Ya tamamen ABD/NATO’ya teslim olacağız.
Ya da ABD/NATO’dan kopacağız, yükselen Asya dünyasına bakacağız.
Artık, o da olur, bu da olur dönemini arkada bıraktık.
Türkiye bu kararı, ister Ilımlı İslam, ister liberal, ister başka türlü bir siyasi iktidar ile idare edilsin, eninde sonunda NATO’dan kopmak mecburiyetinde olduğunu görecek ve bir karar alacaktır.
8.7.2014,bulentesinoglu@gmail.com
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)