Ukrayna krizi büyürken…

Geçtiğimiz son ay içerisinde, Amerika’nın Ukrayna’daki varlığı, daha bir netleşir duruma geldi.

II. Dünya Savaşından bu yana, kendisini dünyanın efendisi, jandarması ve özgürleştiricisi olarak gören, sömürgeci bir devletten başka da bir şey beklenemezdi!

Amerikan destekli, kukla Ukrayna yöneticileri (aslında yönetici bile değiller darbe ile geldiler) Ukrayna ordusunu sivil halkın üzerine saldırttılar.

Sivil halk ister istemez kendini savununca, sivil halk olmaktan çıkıp, Rus oldular.

ABD destekli yönetim yokken, Rus ve Ukraynalılar bir arada yaşayabiliyorlarken, Amerika dâhil olduktan sonra, bir arada yaşama iradesi yok oldu.

Amerika şimdiye kadar yaptıklarından farklı bir şey yapmıyor.

Denetime alacağı ülkelerdeki, baş çelişki neyse, onu bir kere daha kullanıyor.

Ukraynalıları, Ukrayna’daki Ruslarla çatıştırmak. Bu çatışmalar üzerinden ABD yanlısı iktidarları meşrulaştırmak.

Gelin bu krizin nereye varacağını tahmin etmeye çalışalım.

ABD’nin, etnik veya mezhepsel çatışmalardan yararlanarak, ABD yanlısı iktidar kurma sistematiğinde, ABD’ye yardımcı komşu devlet kullanımı olmuştur.

Mesela, Suriye örtülü savaşında(şimdi örtüsü de kalmadı), Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün’ü kullanmıştı.

Eğer gücü yetse de, İran’a saldırabilseydi, muhtemelen gene bu devletleri kullanacaktı.

Ukrayna’ya dönersek; Ukrayna’da da, Polonya, Romanya, Estonya, Litvanya ve Letonya’yı kullanıyor. Şimdilerde Polonya’ya yığınak yapıyor. CIA ajanları buradan girip çıkıyor.

Şimdiye kadar sürdürülen örtülü müdahalelerden farlı olarak, Ukrayna’nın bir diğer komşusu Rusya’dır.

Bir önemli fark ta, etnik çatışmanın taraflarından biri de, Ukraynalı Ruslardır.

Yani jeostrateji bakımından, ABD’nin şimdiye kadar sürdüğü örtülü savaşlardan çok farlıdır.

Almanya, Fransa, Hollanda, ya da İtalya’nın çıkarları açısından bakıldığında, Ukrayna’nın ABD bağımlı bir ülke olmasının ne faydası olacağıdır.

Ukrayna içindeki bir örtülü savaş, ya da Ukrayna yüzünden çıkacak bir Rusya Avrupa savaşı ne getirecek, ne götürecek?

Avrupa denince, aslında, Almanya’dan söz ediliyor demektir. Tıpkı II. Dünya Savaşından önceki dönemlerde olduğu gibi…

Almanya, ABD istedi diye, Rusya ile savaşı göze alabilecek midir?

Demek ki, Rusya ve ABD’nin Ukrayna üzerinden hesaplaşmasında, Almanya’nın çıkarları ile Amerika’nın çıkarları çatışıyor demektir.(emperyalist ülkeler arası çelişki)

ABD’nin Avrupa’yı Rusya’nın üzerine sürme çalışmalarının, şimdilik sonuçsuz kalması, muhtemel bir savaşın, Avrupa’nın çıkarına olmayacağındandır.

Ukrayna sorunu bir başka kaplaşmayı daha gündeme getirmektedir.

Zaten var olan Çin Rusya yakınlaşmasını pekiştirmekte ve ABD’nin Pasifikteki çıkarlarını tehdit etmektedir.

Rusya/Çin ortak askeri deniz tatbikatı da bunu göstermektedir. Üstelik tatbikat, Japon adalarının etrafında yapılacaktır.

Muhtemel bir savaş içinde veya sonunda enerjisiz kalacak Avrupa’yı neler beklemektedir?

Bu ve buna benzer sorular, Avrupa’nın ABD yanındaki varlığını her geçen gün zayıflatacaktır.

Avrupa ve Avrupalıların çıkarlarına ait anlattıklarımızı, elbette Amerika da bilmektedir.

Bunları bilmesine karşın, neden Ukrayna krizini derinleştirmeye ve Avrupa’yı bu krizin içine çekmeye çalışmaktadır?

İmparatorluklar batarken, yöneticilerinin çılgınlaşması, bu çılgınlığın kurumsal davranış haline gelmesi, tarihin bize öğrettiklerindendir.

Bu sebeplerden Putin, alttan almakta ve ABD’nin yaptırımlarına karşılık vermeyerek, Avrupa’nın bu krizin içine daha fazla çekilmemesine çalışmaktadır.

Putin akla ve çıkarlara göre hareket ederken, ABD, Rusya dahil tüm dünyayı ben yöneteceğim iddiasındadır.

Ancak bu iddiasını gerçekleştirecek, ne itibarı var, ne de siyasi güvenilirliği kalmıştır.

Yaşayabileceğimiz en büyük tehlike, ABD’nin bu zaaflarına rağmen, dünya hâkimiyetini Ukrayna üzerinden restore edeceğini sanmasıdır.

Bülent Esinoğlu

7.5.2014, bulentesinoglu@gmail.com