Sabahleyin internette gazete sayfalarına bakıp gündemi takip ederken feysbuk sayfamı da açtım. Bir de baktım ki; eski adı ile Vehbi Koç Vakfı Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi, şimdiki adı ile ise, Vehbi Koç Vakfı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde iki yıl dersine girdiğim ve şu anda on birinci sınıfta olan eski öğrencilerimden Dilara Yaman; gerçekten soy adına yakışır bir şekilde yaman bir cümle kullandı. Aynen buraya alıyorum.
“Ayağın taşa takıldığında ALLAH kahretsin bile deme; Dua et ki taşa takılan bir ayağın var”.
Dilara bu cümlesi ile, herkese de, kendi yazısıdır, * HAYIRLI CUMALAR’ dedi.
Paylaşımı görünce çok hoşuma gitti ve bir öğrencimin paylaşımı olmasından ötürü de son derece mutlu oldum ve kendisine bir yorumla teşekkür ettim. Kendisi de bana cevaben teşekkür etti, Onları da aşağıya alıyorum.
“Ahmet Bekaroglu: Aferin kız. Hoca oldun başımıza. Bu ne güzel bir cümle? Bu hafta engellilere yönelik konuları işliyoruz, ‘Engelliler HaftasI’ olduğu için malum. Bugün Cuma Vaazı’ nda sana ait olduğu saklı kalarak bu cümleye yer vereceğim.
Dilara Yaman: Teşekkür ederim hocam, öpüyorum ellerinizden
Ahmet Bekaroğlu: Eyvallah, başarılı öğrencim. İyi dersler..”
Sonra Cuma Namazı’na geçtim. Hutbe; ‘kalp’ konusunda idi. Ancak bugün bizden vaazda, ‘Engelliler Haftası’ sebebi ile bu konudan da bahsetmemiz istenmişti. Ben de her hafta yaptığım gibi hutbe metninde anlatılmayan konulara değindim, Son beş dakikada ise, Sarıyer’de Müftülüğe vekalet ettiğim bir dönemde davet edildiğim ‘Engelliler Haftası’ konulu bir programda söylediğim şu cümlelere yer verdim. Haftadan amaçlanan elbette,, ‘bu kardeşlerimize yardımcı olalım ve Hz. Peygamber’in yaptığı gibi onlara hayatın her kesitinde yer verelim’ dir. Çünkü Hz. Peygamber’in Kureş’ten ileri gelen bir müşrikle konuştuğu sıra sahabeden ama olan Abdullah bin Mektum gelerek bir şey soracağı sıra peygamberimiz, bu kibirli müşrik zatın ‘kendisi ile konuşulurken başkası ile ilgilenmesinden hoşlanmadığını’ bildiği için, bu amanın sorusuna cevap vermemiş ve ama olan Abdullah bin Mektum üzülerek oradan ayrılmıştı. Kur’andaki ‘yüzünü asmak, ekşitmek vb. anlamlarına gelen Abese Suresinde anlatılan bu konu ile -ki surenin iniş sebebi bu olaydır- peygamberimiz şahsında bize, engelli kişilere yüzümüzü asmamamız gerektiği anlatılarak onları toplumun içinde tutulmaları, her meslek gurubu içerisinde istihdam edilmeleri istenmiştir. Çünkü peygamberimiz onlara iş vermiş, namazlara devam etmelerini, camiye gelmelerini istemiş ve savunma amacı taşıyan muharebelere bile katılmalarını sağlamıştır. Bunun yanında onlara, ‘engelli’ demenin ne kadar sağlıklı olduğu? konusunda da empati kurarak yani diğergam davranarak düşünmek gerektiği, zira bu durumda onların iç dünyalarının ezikliğe bürünüp bürünmediğini bilmediğimizi de ilave ettim. Zira asıl engelli olmak; bedensel bir organının eksikliği değildir. Aksine asıl engelli olmak; Bakara Suresinin ve Kur’an-ı Kerim’in muhtelif yerlerinde anlatıldığı gibi, ‘Onların kalplerinde, kulaklarında ve gözlerinde perde vardır’ (Bakara, 2/7; Yasin,36/8-9, bakınız benzeri diğer ayetler) bedeni uzuvları yerinde olduğu halde manen özürlü olmak, iman ve gereği olan salih ameli; icra edememektir. Asıl engellilik budur, çünkü mahşerde bunun telafisi de mümkün değildir.
Bu açıklamadan sonra herkes toplandığı ve caminin dolu olduğu ezan bitimi ve namazın başlayacağı sıra şu cümlelerle bitirdim. Benim Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde iki yıl dersine girdiğim ve şu anda on birinci sınıfta olan eski öğrencilerimden Dilara Yaman isimli öğrencim var. O bugün feysbuk sayfasında herkese ‘Hayırlı Cuma’lar derken bir cümle paylaştı. Aynen okuyorum diyerek,
“Ayağın taşa takıldığında ALLAH kahretsin bile deme; Dua et ki taşa takılan bir ayağın var”
Dilara’nın ismini de söyleyerek bu paylaşımını okudum. Herkes tarafından çok beğenildiğini vücut dillerinden okuduğum, ikinci kez okudum. Yani tekrarladım.
Aynen şu söylendi, ‘Tebrikler’. Benden de iletmesi. Ve bunu da zaman zaman yazı yazdığım site olan ‘sariyertimes’ te yazım olarak yayımlanmak üzere sitenin sahibi sayın Mustafa Kemal Balcı’ya gönderiyorum. Eee. Böyle öğrencim olursa ben de paylaşırım..
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)