Bu başlığı abartarak attığım düşünülebilir. Ancak Vehbi Koç Vakfı’niın bu son mezunları inanın bunu fazlası ile hak ediyor. Bu mezunlardan üçü 12-A biri de 12-G sınıfından dört öğrenci bana ısrarla yıllıktaki sayfalarına hatıra yazdıdılar. Birisinin sayfasına yazdığım bir cümleyi buraya baslık olarak sakladım. ‘nesli Tükenmekte Olan Öğrencilerin Son Örnekleri’ diye.
Mustafa Yetis Bey Dostum, dun, ‘Vehbi Koc Vakfi Lisesi Mezuniyet gunu icin bir yazi yaz’ deyince, ‘destan bile yazacagim’ dedim kendisine telefonda. Bana ‘simdilik kisaa bir sey yaz, sonra destan da yazarsin’ deyince ‘yarin yazacagim’ cevabini verdim. Mustafa Yetis Bey’in sabırsızlandığını biliyordum. Sınıf Öğretmenliğini yaptığı 12-A sınıfının diplomaları verilince ne kadar sevinmiş olacak ki öğretmenler kamelyasında bana ‘artık ölsem de, emekli olsam da gam yemem’ deyince kendisine, ‘hocam tebrik ediyorum, hem yasa hem de emekli olma, sana ihtiyacı var bu gençliğin’ dedim. Yari tatilde okuldan ayrılması söz konusu iken, bu sınıfı mezun etmesi gerektiğini söylemiştim kendisine. Şükür ki öyle yapı. Mustafa Bey söylemeden önce okuldaki programdan sonra yazıyı yazmıştım sadece eski mezunlardan Fotoğrafçılık Kulübü mensubu Aylin Kutlu’nun çektiği ‘benim diplomalarını verdiğim gurupla olan toplu fotoğrafı’ bana göndermesini bekliyordum. Bir de ne ile karşılaştım? Cep telefonundaki ‘facebook’ sayfasında yazdığım özeti kaydetmeyi beceremediğim için konuyu yeniden ele aldım. Aylin de eksik olmasın. fotoğrafları bugün gönderdi. Teşekkürler kendisine ve ben de şimdi yazmaya başlayabilirim. Aslında bu güzel günü yazmak bana düşer mi’ Orası tartışılır Ancak yazmadan duramayacağım, kendimi tutamayacağım için, orasını görmezden geliyor, olumsuz eleştirileri kabul ediyor ve başlıyorum.
Dun sabah koşusundan dönerken Günes Gazetesi Spor Yazarı Irfan Terzi Bey arabası ile yanımda durarak, ‘saat 16:30’da yeğeni futbolcu Emrah Sahin Çiftçi’nin nikahına davet etti’. Ben de, ‘ayni saatte Vehbi Koc’un Mezuniyet Toreni var, gitmezsem ayip olur, ancak senin cocuklarinin dugunlerine mutlaka gelecegim’ diyerek izin istedim. O da, benim bu okulu ve ogrencileri sevdigimi bildigi icin beni anlayisla karsiladi. Mutluluklar diliyorum Emrah’a. Yarim yamalak dusumu alip kahvalti yaptiktan sonra Istinye’ye Cuma Namazina gittim. Vehbi Koc’un onunden gecerken okulun adeta bir gelin gibi suslendigini gorunce cok duygulandim. Uc yil derslerine girdigim ogrencilerimizin mezuniyeti gerceklesecekti. Cuma Namazi oncesi Mahmut Cavus Camiinde sohbet etttim.
Gercekten bu kalabalik cemaate sohbet cok guzel. Rumelikavagi Muhtarimiz Sayin Sinan Demirci de katilimi ile mutlu etti bizi. Namazda Marmara Ilahiyat’in eski simdi Yirmi Dokuz Mayis Universutesi Ogretim Uyesi Prof. Muhittin Serin Bey’de vardi. Sariyer Imam Hatip Lisesi ogretmenlerinden Hafiz Muhamet Bayraktar bizi mudur bey’in makamina getirdi. Cay ve tost ikrami ile hemen kalkarken halkin ifadesi ile ‘gok adeta delindi’ tarzinda yagan yagmurla okulda yarim saat rehin kaldik. Rumelikavagi Muhtari ile Sariyer’e donduk. Vehbi Koc’a geldiğimizde Mudur Yardımcısı Barış Soğancı Bey, ‘program iptal, isterseniz cay ikram ederim’ deyince eve giderek zaten yağmurda perişan olan program için giyindiğim elbiselerimi değiştirerek spor giyindim. Biraz sonra başka bir konu için Barış Bey’i arayınca, ‘program yapılıyor, o konuyu bırak çabuk okula gel’ dedi. Beden Egğtimi Öğretmeni Recep Ergul’e telefonda, ‘spor giyindim, ayıp olur mu?’ diye sordum. ‘Hayıı, olmaz’ deyince rahatladım. Cunku program baslıyordu. Hata yapma olasılığını en aza indirmek için istişare ile iş yapmayı çok sevdiğim için kendisi ile görüş alış verişinde bulunduğum Murat Bulut Bey’in, ‘programa mutlaka katılmalısın, öğrenciler seni arar ve sana güzel bir jubile yapmak yakışır’ sözü aklımdan çıkmadığı için geç kalmamalıydım.
Okula giderken Sarıyer’de Atatürk Büstünun önünde öğrencilerimizi cübbe ve keplerini giyili ve sınıf öğretmenleri yanlarında oldukları halde hatıra fotoğrafı çektirirken gördüm ve kapalı havaya rağmen resimlerini çektim. Okula geldiğimde Sarıyer ve okulumuzun asalet ve temizliği simgeleyen lacivert beyaz renkteki balon -önceki gün bir kaç tane de ben şişirmiştim- ve çiçeklerden oluşan dekorlu güzel görünüşünde okulun girişinden öğretmenlere ayrılan bölüme çıkarken Müdire Banu Hanim, yardımcıları Safak ve Muruvvet hanımların eksik kalmaması için titizlikle çırpındıklarını gördüm. Barış Bey ise, -keşke bu okulda kalsa idi- her zamanki soğukkanlılık ve vakurlu hali ile programa hazır olduğu görüntüsünde idi. Veliler de üst katta hatırı sayılır bir katılım ve heyecanla çocuklarının gelişlerini bekliyorlardı. Şule Hanim resim öğretmeni Tülay ve Kimya Öğretmenimiz Nevin Hanımla selamlaştıktan sonra, çay almak için iceriye girdiğimde öğretmenler odasında hitabetine hayran kaldığım Edebiyat Öğretmeni Mercan Hanım’in sunuculuk görevi için kendi kendine hala daha prova yaptığına tanık oldum. Kendilerine, Hocahanım, çok zarifsiniz’ dedim ve kısaca sohbet ettik. Derken öğrencilerimiz eşsiz bandomuzun gösteri ve katılımcıların alkışları eşliğinde okulun bahçesine girerek yerlerini aldılar. Veliler topluca resim aldıktan sonra Saygı Duruşu yapıldı ve Istiklal Marşı okundu. Gözler bu arada Nurcan Hanım’ı aradı. Sonra Okul Mudiresi Banu Hanim öğrencilere hitaben ‘geleceğe yönelik kısa ama öz cümlelerle tavsiyelerini içeren’ güzel bir konuşma yaptı. Takiben Barıs Bey ve Mürüvvet Hanım’a iki ay önce Barış Bey’in odasında, ‘bu kız okul birincisi olacak’ dediğim 12-B sınıfından Beste, arkadaşları adına gerçekten veciz bir konuşma yaptı. Okul Müdiresi Banu Hanim kendisine bir ‘Başari Plaketi’ verdi. Bu sırada Beste’nin kendi sınıfı ile diğer bir kaç sınıfta yazılı kağıtındaki cevapları ‘diğer öğrenciler de öğrensin düşüncesi ile’ okumamda ne kadar doğru yaptığım kanaatine de varmış oldum. Okul ikincisi olarak 12-A sınıfından Serhat Şit, üçüncü de 12-F sınıfından Ceren Şahin olduğu ilanı yapıldı. Bu sirada derece sırası ile sınıf öğretmenleri İlksen Hanim, Mustafa Yetiş ve Çiğdem Hanim’ın ‘kendi çocuklari dereceye girmiş gibi’ sevinç ve mutlulukları görülmeliydi. Kutluyorum kendilerini. Okul birincisi Beste yaş kütüğüne arkadaşları adına plaket çaktı. 12-A sinifindan baslayarak onar kisilik guruplar halinde B, C, D, E, F ve G siniflari ogrencilerine temsili diplomalari once sinif ogretmenleri ve sonra da diger ogretmenler tarafindan verildi. Sunucu Mercan Hanim bendenizi de ogrencilerin hepsini cok seviyorum ama 12-D sinifindan Huseyin, Alper, Gizem, Sema, Ebru, Oguzhan’in oldugu on bir kisilik guruba diplomalarini vermek icin davet etti. Cok duygulandim. Secmis olsa idim boyle bir on bir yapamazdim. Mustafa Yetis Dostum kulagima fisildayarak beni rahatlatmaya calisti. Heyecandan bir diplomayi dusurdum. Ruken Hanim ‘gurup on bir kisi’ diyerek ek bir diploma daha getirdi eksik olmasin. Toren devam ederken Tahsin Tork Bey, benim icin sitayisli cumlelr kullandi ve Mustafa Yetis’ te fizikten fizik otesi yani metafizik alaninda da mahir oldugunu belli eden yonu ile, icimden gecenlere tercuman olarak, ‘Vehbi Koc; senin yuvan’ dedi. Cok ama cok mutlu oldum. Diplomalar verildikten sonra yedi sinifin baskani cagirilarak, siniflari adina sembolik olarak ‘yasamlarinin geleceginde de hep zirvede olmalari temennisi’ baglaminda kendileri icin onceden hazirlanmis ucurtmalar kenlerine verilerek ucurtuldu. Sonra da muzik esliginde ogretmen, ogrenciler ve velilerin katilimi ile ulkemizin her yoresinden halk muzigi esliginde halay, horon vs. oyunlar oynandi. Vehbi Koc’un guzide ogretmen kadrosu; emeklerinin karsiligini almanin mutlulugunu yasiyor ve sanki aylarca tatil yapip dinlenmis gibi bir huzurlu gorunum icerisinde idiler. Ilknur, Gulay, Sule, Ayşe hocahanimlar duruslari ile gunun anlamina anlam katmisti. Tahsin Bey bana iltifat etse de bir baska guzel gorunum ve mutlulukta idi. Beyhan Hanim ise, nerede etkinlik varsa orada zaten. Calismadan rahat edemez asla. Recep Bey olmasa zaten bando olmaz demek. Korhan Bey’i çok zamandır göremiyorum. O’nun da çok emeği var bu çocuklarda. Meserret Hanim, Remzi ve Yusuf Beyler de cok calisti. Gozler, olmayan Nurcan Hanim, Yavuz Bey, Cengiz Bey’i, iIngilizceci Pinar Hanim, izinli olan Nevin Hanim ve eski mudur muavinimiz Tuncay Bey’i aradi.. Cigdem, Hatun ve Yadel hocahanimlar sinif ogretmeni olarak ev sahibi idiler. Unuttuğum var mi acaba? Şayet istem dışı böyle bir hata yapmış olur isem peşinen özür diliyorum. Gunay Bey ve rehber ogretmenlerin yoklugu da gozden kacmadi. Belki de varlardi da ben goremedim. Yanilmis olabilirim. Ruken Hanim sunumda da belirtildigi gibi ‘kadim edebiyat ogretmeni olarak’ renk vermisti. Rustem Bey, Zekiye ve Pinar Hocahanimlarin, Oguz Bey’in kisa da olsa Mudur Haldun Bey’in bulunmalari hos olurdu. Ancak Mudurumuz Maksut Balmuk Bey’i tek gecerim. Torende olmasini cok isterdim. Mudur Vekilligimizi uzun sure yapan Oner Sertkaya, Ibrahim Tufekci Bey’ler ve Nurhan Hanim’in da olmalarini cok isterdim. Muharrem Bey de yakin olsa ve gelmis olsaydi keske. Meslek ogretmenlerimiz Semsi Nur ve Hulya Hanimlar da gelmislerdi. Cigdem Hanim yoktu sadece. Kutlu Dogum Programinda bizim icin cok calismisti Hulya Hanim’la beraber eksik olmasin Bunun icin mutesekkirim kendilerine ve Nurcan Hanim’a. Gelemeyenlerin baska okullarda dersleri vardi elbette. Normal karsilamali. Bizim bir de Suat Ozturk Ogretmenimiz var. 97 yilindan beri taniyorum ve fasilalarla beraber calistik bu okulda. Cok seviyorum kendisini. Ogrencilerle olan fotograflarimi cekti. Dersim olmadiginda yazililari yapmasi icin kagitlari hep ona birakirdim. Bu mert Diyarbakir delikanlisini. cok ama cok seviyofum. O’nun ve diger ogretmen arkadaslarin yokluguna nasil dayanacagiz? Haldun Bey’in dedigi gibi, ‘umarim rotasyon olmaz da bu kadro dagilmamis olur’.
Uzattim farkindayim. Bu satirlari kaleme alirken bazen bir gunlugumu mu yoksa mezuniyet torenini mi anlatiyorum? diye de dusunmedim degil. ‘Costum yine, dalgalaniyorum ben’ turkusunde oldugu gibi tutamadim kendimi. Hem gururlandim, sevincten duygulandim. Uc yil derslerine girdigim ogrencilerin mezuniyetinde bulundum diye. Hem de huzunlendim. ‘Nesli tukenmekte olan ogrencileri’ ugurladik diye. Bu bir anlamda benim ve soylendiigine gore uygulanacak olan rotasyon sebebi ile bazi ogretmen arkadaslar icin sanki bir veda gibi idi. Onun icin bu toren cok anlamli ve farklıdır bizim için. Ogrencilerimiz ogretmenleri ile fotograf cektirdikten sonra program sona erdi ve Suat Bey ile beraber okuldan ayrildik.
Ogrencilerimize, ozelde universite ve genelde de bundan sonraki yasmlarinda basarilar diliyorum. Idareci ve ogretmen arkadaslara da saglikla dolu nice hizmet dolu yillar temenni ediyorum. Maksut Bey’in Kutlu Dogum Haftasi Pfogramindaki konusmasinda dedigi gibi’, ‘mudur, ogretmen ve ogrenciler degisse de Vehbi Koc Vakfi Lise’si bir kulturdur’. Uzun zamandır burada olmaktan ve çalışmaktan cok mutlu ve cok bahtiyarim. Bunu hayatımın en önemli hatırası olarak ilk sırada saklıyorum. Ne mutlu bizlere ki; Vehbi Koc Vakfi Lisesi mensuplariyiz. Selam olsun genelde herkese ve ozelde de tum Vehbu Koc Vakfi Ailesi’ne. Surc-i Lisan ettti isem affola..
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)