Sarıyer-Büyükdere arası, yani Büyükdere çıkışından başlayan ve Sarıyer Vapur İskelesine kadar gelen cadde iki isimle anılır. Piyasa Caddesi, Mesarburnu Caddesi.
Büyükdere’den başlayan Piyasa -Caddesi, Bülbül Sokağı başında sona erer. Buradan başlar Mesarburnu caddesi.
Bu caddenin özelliği Boğazın en büyük koyu olan Büyükdere koyu sahil şeridinde olması ve 18. yy yüzyıldan beri bilhassa yaz ve güz aylarında halkın gezi alanı olmasıdır.
Bilhassa akşam üstleri ve geceler Ailece geziye çıkılır, Sarıyer Büyükdere arası sahil boyu volta atılarak, temiz hava alınır, hem denizden gelen nefis iyot kokusu nefeslenilerek ciğerlere dolar hem de ıhlamur kokuları ile hemhal olunur. Gençler Piyasa gezmesi sırasında birbirlerini tanır, işmar eder, (yani kaş göz arası selamlaşır) sonra arkadaşlıkları pekişir, pek çoğu evliliklere giderdi.
Bıyığı yeni terlemiş delikanlı ile, aynaya sık sık bakan genç kızların tek isteği akşamları arkadaşları ile piyasaya çıkmaktı. Onlara izin veren aile büyükleri de bu şekilde dinlenir, gecenin tadını çıkarırlardı.
Bazı insanlar mehtaptan hoşlanır ve burada bankta oturarak saatlerce Yuşa tepesinden çıkan mehtabı seyrederek Boğaziçi’nin zevkini çıkarırlardı.
Ressamlar (Balaban) saatlerce seyreder, ellerinde defter karalayıp dururlar, şairler (Şekerci İbrahim) parmak hesabı ile vezni ve kafiyeyi bağlar, sonra da kağıda dökerdi. Bu tip insanlar gürültü istemezlerdi, mehtabı seyrederken kendilerinden geçerlerdi. Onlar o an hayatlarının en anlamlı anlarını yaşıyor olurlardı.
Bir gün Sarıyer’in unutulmaz şairi Şekerci İbrahim gecenin ilerlemiş saatinde (23 civarı) bir bankta oturmuş, hem likörünü yudumluyor, hem de mehtabı seyrediyor, parmakları ile oynayarak fısıldadığı şiirin veznini, kafiyesini tespite çalıyordu. Bu sırada arkasına gelen 15-16 yaşlarında iki delikanlı, ellerinde bir bisiklet tartışmaya başlar sen bineceksin, ben bineceğim diye. Uzar gider tartışma…
Şekerci İbrahim dağılır, gürültüden kendini kaybeder ve hışımla arkada dönerek çocukların yanına gider ve bağırır “Ulan, elinizde bir bisiklet/biriniz binin, biriniz inin/sonrada siktirin giden…. Bize rahat yok mu?” Hemen geri döner yerine oturur yine parmakları oynamaya başlar. Balaban ise zoraki gülümser ve defterini kapar sessiz bir şekilde oradan uzaklaşırdı.,
Yani Sarıyer-Büyükdere Mesarburnu-Piyasa caddesi rüya alemi gibi bir yerdi… Neler yazacaktım, nereden başladım, uzadıkça uzadı yazı.
Yazmak istediğim şuydu… Ey ahali, ey Sarıyerimizin güzel insanları; hepimiz bir yerlerden Sarıyer’e geldik, hepimiz değişik kültürün insanlarıyız. Ama bir İstanbul kültürü var, bir Boğaziçi kültürü var. Bu kültürü korumamız, yaşatmamız gerekir. Bu demektir ki kendi köy kültürümüzü yaşamaktan vazgeçmeliyiz, onu da yaşatalım ama köye gittiğimizde yaşatalım, bir de belli gün ve gecelerde!
Boğaziçi kültüründe temizlik ön planda gelir. Etrafı rahatsız etmemek çok önemlidir. Kavga, gürültü, patırdı, spor arabalarla son sürat geçip gitmek, küfür kafir yoktur…
Bir süre önce biraz yürüdüm Mesarburnu caddesinde, şaşırdım, aklım başımdan gitti zannettim….
Bankların altı çekirdek kabuklarıyla, sigara izmaritleri, likör şişeleri, pet şişeler, bira kutuları, cola cola kutuları, mısır koçanları ile dolu… Bu ne rezillik be? Yakışıyor mu?
Bunu bir Sarıyerliler nasıl yapar. Ne hakları vardır buna… Herkes kendi kapısı önünü temizlese bütün Türkiye temizlenir.
Lütfen biz kendi kapımızın önünü temizleyemiyoruz, bari Piyasa Caddesi-Mesarburnu Caddesi üzerinde gezinip duranlar, dinlenenler yapmasın böyle şeyleri… Hiç yakışmıyor, çok ayıp oluyor.
Sayın Belediyemizin ilgilileri bu konuda sizlerin de bir yaptırımınız olması gerekir diye düşünüyorum. Bazı Belediyeler ceza uygulaması yapıyor… Dostlar lütfen, biraz duyarlı olalım!
DUYARLIK OLMAK BÜYÜK ERDEMDİR.
İbrahim Balcı
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)