Yenimahalle’yi Sarıyer’den sadece ismi ayırır. Antik çağda Neopolis olan semtin adı yine aynı adı taşıyor: Yenimahalle. Yani malum ya Neopolis’in karşılığı Yeni Kent ya da Yenimahalle’dir. Amieton ve Anilton gibi zorlama isimler varsa da kayda değer bulmuyoruz. Sadece bilgi için yazdık.
Sarıyer, Yenimahalle Caddesi bitiminde ve Deniz Apartmanında son bulur. Bu apartman Sarıyer’e dâhildir. Diğer sınır da Yürek Yakan Sokaktır.
1930’lu yıllarda benim bildiğim bu, belki biraz daha sonra ya da evvel! Sokaklara yeni isimler verilmesi için gelen isim heyeti bu sokağa girdiğinde hangi ismi verelim tartışması yaparken, içlerinden biri olan Sarıyer Muhtarı Yusuf Erdinç (benim bildiğim bu) “Yürek Yakan Sokak olsun” diye bağırınca bu isim kabul gördü. Nedeni de Yusuf Beyin,, evinin kapısında gördüğü bir Rum kızının güzelliği karşısında adeta kendisinden geçmesi bu ismin verilmesine neden oldu. Olur ya? Neden olmasın! Güzele can mı dayanır? Muhtar Haşim Turan Tomurcuk yaşasaydı, olayı detaylı anlatırdı bize! Neyse ruhu şad olsun. Ama olay budur!
Eminönü/Köprü’den 18.10 da kalkan Şehit Hatları yolcu gemisi! Bu geminin yolcuları belli gibidir. Hep aynı vapurla dönerler, hep aynı yerlerde otururlar. Devamlı yolculardan biri gelmesin hemen araştırıp sorarlar ne oldu, hasta mı diye. Ester, Hayganuş, Silvia ve Fatma hanımlar hep yana yana otururlar, Yenimahalle’ye gelene kadar konuşur, dertleşir, günlerinin iyi geçmesini sağlarlardı. Bu dostluklar hanımlar, erkekler arasında onlarca yıl devam etti. Şimdi böyle bir şansı yok Yenimahallelilerin. Arabaya sayısı çoğaldıkça, mertlik bozuldu, mertlik bozulunca da vapur seferleri önce azaltıldı, sonra tamamen kaldırıldı. Nostalji olarak kalması için bile vapur iskelesine tahammül edilemedi onu da yıkıp ortadan kaldırdılar. Çarşı içindeki büyük alan park yapıldı. Eski vapur iskelesinin olduğu yer rıhtım. İyi de oldu yoksa birilerinin yağmasına uğrar elden çıkabilirdi. Parkın olduğu yerde 1925’lerden 1960 ‘lı yıllara kadar halk otobüsleri park ediyordu. Sarıyer – Eminönü, Sarıyer – Taksim otobüslerinin son durağı Yenimahalle ve park ettikleri yerdi bu alandı. Halk otobüsleri kalktı ama hala özlemle söylenir durur. 1940 lı yıllara gelindiğinde 35, 40 halk otobüse çalışıyordu bu iki hatta. Şimdi sadece bir belediye otobüsü var. O da Rumeli Kavağı’nda son durak yapar.
Hadi isim yazalım da ruhlarını şad edelim otobüs sahiplerinin; Niyazi Bey, Muhittin Tercanlı, Arap Osman, Hemşinli Mehmet Bey, Kambur İsmail, Tahsin Baba, Çingene Osman, Ahmet Çayırağa, Cemal Bey, Vahe Bey, İbrahim Bey, Çırçırlı Mustafa Bey, Kıvırcık Ahmet ve İbrahim Çayan Yenimahalle’de otobüs çalıştıranlardan bir kısmıdır.
Yenimahalle aslında Rum semtidir. Türklerin yerleşimi Osmanlı döneminde ve bilhassa 19. yy. da başlamıştır. İlgililer tarafından Bizans döneminden kalan bir mezarın/mezar taşının/lâhitin aranması bunu doğrulamaktır. Görevlilerce birlikte dolaştık Yenimahalle’de, kilise bahçesini gezdik bulamadık. Ancak bildiğimizi aktardık. Böyle bir mezar taşının Rum meşatlığında olduğunu bu meşatlığında 1980’li yıllarda ortadan kaldırılarak çocuk parkı yapıldığını anlattık.
Yenimahalle’de tarih eser aranılacak olursa Kaptan Gazi Çeşmesi (1784) var çarşı içinde, hala bakımlı ve su akarı var. Pazarbaşı’ndaki Jandarma Karakol Binası (1893) (Piyade Karakolu olarak kayıtlarda geçer) var. Rum Kilisesi var 1834 de yapılmıştır. Yenimahalle’de Rum kalmadığı halde kilise açıktır.
Bazı ufak tefek şeyleri de gözden kaçırmamak gerekir. Yenimahalle’de kilisenin olduğu yerde antik çağda denizcilerin koruyucusu Posidon’un heykeli bulunuyordu. Denizciler işlerinin iyi gitmesi, fırtınalardan, kazalardan, belalardan korunmaları için bu heykeli ziyaret edip adakta bulunuyorlardı. Şimdi böyle bir şey yok, bilinsin diye yazdık.
Yenimahalle ve daha çok Pazarbaşı Sarıyer’in sayfiye yeri sayılırdı. Kalburüstü azınlıklar burada yazlığa gelirlerdi. Birbirinden güzel yalılar, konaklar Pazarbaşı’nda bulunuyordu. Pazarbaşı’ndaki yalıların bir kaçının önünde deniz hamamı vardı (Plaj). İlk deniz hamamı Madam Takuyi’nin yalısı önünde bulunuyordu. Hemen yanı başında da Nebioğlu Ahmet Bey’in hamamı v ardı. Bu hamam yani Ahmet Beyin deniz hamamı 1980 lı yıllara kadar kullanıldı. Yenimahalle’de halka açık deniz hamamı, (yani plaj) 5.10.1877 Vilayet-i Belediye Kanuni gereğince, halkın açıktan denize girmelerini önlemek için 1878 yazında açıldı. Bilmeyenlere duyurulur!
Yalılar peşi sıra gelir; Nebioğlu Ahmet Bey’in, Fahri Beyin. Dr. Ruknettin Beyin, Madam Takuyi’nin (Şimdi Ercan Düzgit’e ait), İstiraki Hoca’nın (Şimdi Ahmet Derviş Çetin’in), Dr. Alb. Raşit Ölez (son sahisi Topçuoğlu İbrahim Reis). Bu sıradaki son yalı da ise şöhretli kaptanlardan Hikmet kaptan ömür tüketti. Tek tek ve sıra ile saymayalım da şöyle bir gecelim. Eski Bahriye Nazırlarından Mehmet Paşa’nın yalısı son sahibi Suzan Levi, mükemmel onarmış, hayrını görsün. Cadde üzerinde Serezlilerin Yalısı (Bu yalının son sahibi Tacirler), yanında Kemal Beyin yalısı ve ilerisinde Şahin Bey’in yalısı. Artık yerinde yok, beton yığını bir bina var. Bunun yanında da Ömer Kıran Reis’in yalısı. Bu yalıda II. Dünya Savaşı sırasında askeri birlik konuşlandırıldı. Unutmayalım Kadir Çonker’in yalısı da görkemli ve bakımlı yalılardan biridir. Yenimahalle’nin üst kısımlarına gidince Foto Süreyya’nın görkemli Köşkü hala güzel, alt tarafındaki Ziya Paşa Köşkü perişan! Çarşı içindeki görkemli mimarisi ile dikkat çeken Yalı eskiden bir Rum’undu. Sonraları Prof. Emin Erişirgil tarafından satın alındı ama bilahare birkaç kez daha el değiştirdi. Pazarbaşı’nın üst kısımlarında iki önemli köşk dikkat çeker. Biri Haydar Doğ’a ait olan Köşk, diğeri de Makaracıyan Köşküdür. Makaracıyan Köşkü şimdi Tevfik Kavaloğlu’na aittir. Haydar Bey’in köşkü de bir başkası tarafından satın alındı. İki köşkte mükemmel bakımlı!
Hata her yerde yapılır. Tarihi bir eser de Telli Baba’nın mezarı olarak kabul edilen yerdir. 1970 askeri darbesinden sonra, Telli Baba’nın bakım ve onarımı Yenimahalle Muhtarlığına verilmek istendi. Israrla almadılar. Rumeli Kavaklılar ise “Peki” deyip teslim aldılar ve kolları sıvayıp işe koyuldular. Çok da faydasını gördüler. Yenimahalleliler yıllar sonra hata yaptıklarını anladılar ama iş işten geçti.
Yeni mahalle çarşısı gerçekten eski dönemlerde çok hareketli bir çarşıydı! Eski dostlarla bir araya gelip tartıştık ve sayıma geçtik gördük ki: Altı gazinosu, altı bakkalı, fırını, lokantası, meyhanesi, berberi, dişçisi, sucusu, terzisi, yorgancısı, marangozu, kasabı, tekel bayii, iki kahvehanesi, kalaycısı, sepet imalatçısı, oto tamircisi, birkaç seyyar balık satıcısı olan renkli ve hareketli bir çarşı idi. Şimdi ne var? Şöyle bir saymaya kalksak ne aradığımızı bile şaşırırız. Birkaç yıl öncesine kadar hemen hemen hiçbir şey yoktu. Üç dört yıldan beri biraz olsun canlanma başladı.
Yenimahalle’nin edebiyatta da hayli etkin bir yeri vardı eskiden. Fırıldak Bahçe Pazarbaşı’nı geçtikten sonra solda ve tepe üzerinde bulunuyordu. Güzel içimli bir suyu, küçük bir binası vardı içinde. Mükemmel bir çay bahçesi idi. İstanbul’un namlı edebiyatçıları ve müzisyenler Burada toplanır hoş vakit geçirirlerdi. Sarıyer kazasındaki kalburüstü insanların geldikleri bir yerdi. Fırıldakbahçe’ye çok sık gelenler arasında, Halit Ziya, Mahmut Rauf, Ahmet İhsan, Mehmet Asım Us, Ahmet Rasim, Hüseyin Fırat, Lemi Atlı, Rıza Tevfik, Yahya Kemal, Kanuni Sarı Talat, Kanuni Arif Bey, Hanende Mazhar Bey, Serezli Şekip Bey, Tamburi Raşit Molla, Hafız Yusuf Efendi, Kanuni İsmail Nail Bey gibi meşhurlar vardı. Havantepe yolu üzerindeki Fıstık Suyu mesiresi daha çok garibanların rağbet ettikleri bir yerdi.
Yenimahalle Sarıyer’in önemli bir balıkçı semti! Halkın önemli bir bölümü balıkçılıkla uğraşır. Küçük balıkçısı olduğu gibi, büyük teknelerle de balıkçılık hatta açık deniz balıkçılığı yapılmaktadır. Fazla uzatmadan oltacı olarak kayda geçeceğimiz isim Erol Darcanlı olur. Geçimini oltanın ucunda arayan bir balıkçıdır. Eskiden çok daha fazla idi oltacı sayısı ama o da kalmadı. Var yine var ama onların olta ile balık avlayıp geçimini temin edenler değil, zevk için vakit tüketenlerdir, geçelim.
Yenimahalle halkının büyük bir kısmı balıkçılıkla uğraşır. Balıkçılık sahil şeridinde yer alan semtlerin en önemli iş kollarından biridir. Balıkçılık o kadar ileri boyutlara ulaştı ki kıyı balıkçılığı açık deniz balıkçılığına kaydı. Yenimahalle balıkçılıkta en ileri düzeyi yakalamış durumda. Dünün şöhretle balıkçı reislerinin bu gün oğulları ya da torunları iş başında ve son teknoloji ile yapıyor balıkçılığı! Bir kısım eski şöhretli balıkçı reisi de teknolojik gelişmeyi takip edemedikleri için denizden ellerini ayaklarını çektikten sonra, geride kalanları devam ettiremediler mesleği ve teker teker çekildiler denizden, pek çoğu kapağı dışarı attı. Örneğin, şöhretli balıkçılardan Ameşin Şakir Reis’ten sonra Hilmi Reis devam ettirdi mesleği ama o öldükten sonra olan oldu Yaşar Reis devam ettiremedi. Şakir Bayraktar ile kardeşleri Ali ve Recep Reislerde devam ettiremediler mesleği. Ömer Kıran Reis’in, Ahmet Kıran Reis, Keklik Ali (Çınar) Reis’in takımları da balıkçılığı terk ettiler. Aramaya devam edersek birkaç kişi daha bulunabilir!
Büyük boyutlu teknelerle balıkçılık yapanlara gelince; Hacı Orhan Çınar Reis, Mamati Orhan Reis, Mamatiler, Azizler II, Osman Çınar Reis isimli tekneleri genç kuşak reisler yönetiyor. Hacı Orhan Reis’in genç reisleri Murat, Halit ve Ali; Azizler II’nin genç reisleri Sait ve Mesut, Osman Çınar’ın Sinan, Tokerlerin (Türkmenler) Mustafa ve Mehmet, Mamatiler’in İsmail ve Cihan, Mamati Orhan Reis’i n de Hüseyin Reis! Kıyıda köşede bazı balıkçı teknesi/takımı kalmış olabilir, her birini saptamak gibi bir iddiamız yok, gördüklerimizi, bildiklerimi kayda geçiyoruz. Varsa noksanlık kusuru bakılmaya!
Eskiden Yenimahalle’de iki dalyan kurulurdu, şimdi yok! Dalyancılıkta balıkçılığın ayrı bir işkolu idi ama ortadan kalktı. İkisi de Pazarbaşı’nda kurulurdu.
Maalesef geçen yıllar Yenimahalle ile özdeş olanları da beraberinde götürdü. Artık o büyük isimler yok. Nerede Milli Mücadele‘nin yaman ismi Haydar Doğ Bey, nerede Zehra Hocanım, nerede Fahri Bey. Nerede Ziya Bey! Nerede Deli Ömer’in Mustafa Reis, Ahmet Ali Reis, Ömer Kıran Reis, İbrahim Çınar Reis, Mamati Hüseyin Reis hepsi hakkın emrine boyun eğip ayrıldılar dünyadan. Kahvenin önüne oturduğu zaman herkese ayrı bir havada hükmeden Samim Emanet’ın boşluğu doldurulamadı. Ve diğerleri; Muhtar Ali Kutu, Muhtar Tarık Çevik, diğer namını yazmak istemediğimiz Yakup Reis, Sucu Şevket Efendi, Muhtar Kemal, Kirmanoğlu Nejat, Çörçil Ahmet, Kambur Fuat ve diğerleri. Hepsi sırra kadem bastılar… Elbette ki yerlerine yenileri geldi. Gelecek işin tabiatı bu. Hatta eskileri aratmayacaklar da. Ama eskinin özlemi içinde olanlara bunu anlatmak güç. Bunu da biliyorum. Hatta Kenan Beyciğimi bile arar olduk. Zavallı Kenan, Nükhet öldükten sonra zor durumlara düşmüş, gelen haberler öyle. Kilyos’ta gün doldurduğunu duyuyoruz. Ama hala Yenimahalle’nin eski havasını yaşatanlar da var. Gazcı Selim, Kasap Bülent, Engin, Metin ve Kadir Conker kardeşler, Mehmet Emanet, Ayhan Çınar, Selçuk Kavaloğlu, Muhtar Ahmet, Beco, Topçu Nazım, Ali Emanetçi, Ahmet Ali Kaya ve diğerleri… Gazcı Selim yani Selim Bayraktar Yenimahalle’nin en renkli simalarından biridir. Lafını esirgemez, bilgiçtir. İş bilir, tuttuğu işi koparır, fazla da iyi niyetli olunca zaman zaman sıkıntılara da düşer… Be adam sana kim dedi her işi oğluna devret. Sen öyle yaparsan, sana yabancı gelinde gelir, altındaki arabada gider… Aman ha alışkanlık haline gelir konuşma hastalığına bir gem vur ne olur ne olmaz! Bir de bazı taraflarına sahip ol benden hatırlatması! Zira hacılık zor zanaat! Üstelik iktidar baskıcı!!!
Yenimahalle’de mevcut kahve, kahvehane değil adeta siyaset meydanı. Ama illa da AKP bir başkası tu kaka! Buradaki üç beş kişi her şeye hâkim, her şeyin en iyisini ve doğrusunu onlar bilirler. Onlar hep haklıdır. Dedikodu, ıvır zıvır burada ayyuka çıkar. Ha unutmayalım bir açık meydan var; Park! Burası gerçekten harika bir yer. Eskiden otobüslerin park yaptığı yerdi. Ağaçlar altında saatlerce oturulur, sohbet edilir; işler tartışılır, balıkçılık ilk akla gelendir. Burada da dedikodu alır başını gider. Bazen öyle yüksek sesle konuşulur ki hele gece ise ben evin balkonundan konuşmaları rahatlıkla duyarım. Gerçekten siyaset meydanı gibidir Yenimahalle. Dr. Ruknettin Bey DP. nin kurucularından ve Adnan Menderes’in yakın dostlarındandı. Hakkı Kavaloğlu, Yakup Kaptan ve Babür Çevik’te Yenimahalle’den siyaset sahnesine çıkan kişiler oldular ve semtlerini İl Genel Meclisi ve Belediye Meclislerinde temsil ettiler.
Atlamadan yazalım her yıl “Yenimahalle Buraya” sloganı ile verilen yemek partisi öylesine tuttu ki sorma gitsin! Yüzlerce Yenimahalleli gelip eski günleri yad ediyorlar ve hem de karınlarını doyuruyorlar. Böyle bir günü yapmaktan amaç eski Yenimahallelilerin hiç olmazsa yılda bir kez bir araya gelerek hasret gidermeleridir. Ama son sene işin seyri değişti, henüz bir yıllık Yenimahalleli bile olmayanlar da iştirak ettiler. İyi ettiler de hiç olmazsa aldıkları köfteleri ekmek arası yapıp çantalarına koymasalar da işin zevkini ve keyfini kaçırmalar!
Bu arada yakın zamanda büyük olaylara imza atan Bayraktar ailesinden bahsetmek gerekir. Özdemir Bayraktar ile üç oğlu hepsinin de maşallahı var. Kendilerini yeni buluşlara, yeni teknolojik çalışmalara adamışlar. Özdemir’in çocukluk ve gençlik aşkıydı, uzay ve uçaklar. Bu nedenledir ki İnsansız uçak sevdasına kaptırdı kendini. Çocukları Haluk ile Selçuk da yeteri eğitimi alınca iş kotarıldı ve Türkiye’nin medarı iftiharı olan BAYRAKTAR isimli insansız uçağı (yani heron’u) piyasaya sürdüler. Elbette ki rakipleri vardı. Olmasa zaten rekabet olmazdı. Bu mücadele başarıyı beraberinde getirdi. Şimdi sadece Türk ordusu değil diğer ülkelerin orduları da kullanıyorlar. Duyum doğruysa Özdemir’in küçük oğlu Ahmet tekonoljik çalışmalara katılmaktan çok, ticari işlemler ve para işi ile ilgileniyor. Kısaca deriz ki Özdemir Bayraktar ile çocukları yıllardan beri yaptıkları çalışmalar sonucunda insansız uçak yaparak tarihe geçtiler. Böylece sadece Yenimahalle ve Sarıyer’in değil tüm ülkenin Türkiye’nin gururu oldular. İmkân tanındığında ya da imalat ettikleri bu önemli aracın satışında devletten gereken teşviki görürlerse çok daha büyük buluşmalara imza atacakları muhakkaktır. Bize düşen sadece takdir hislerimizi belirtmek olur. Özdemir’in kardeşi Ömer Bayraktar’ı da unutmayalım, hem iyi bir sporcu ve iyi bir işadamı. Talihsiz olay meydana gelmeseydi çok daha iyi olurdu ama kader! Bir de İzzet Bayraktar var o da makine mühendisi! Bir diğer Bayraktar ise Dr. Mehmet… Son çıkan yasa ile hastaneden adeta zorla koparılanlardan. Hastaneyi terk etse de Sarıyer’e terk etmeyenlerden. Bu sıralar toplumun tam içine girdi. Geniş arkadaş grubunu bir araya toplayarak çok değişik etkinliklerle günlerini değerlendiriyorlar. Bizler de Sarıyerli bir doktorumuz olması nedeniyle öğünüyoruz.
Yenimahalle de ikinci bir mahalle oluştu: Havantepe. Son yirmi yıl içinde müthiş bir gelişme gösterdi ve tamamı gecekondu olan ama devasa binalarla dikkat çeken bir yerleşim bölgesi meydana geldi. Deniz gören tarafları daha ziyade villa tipi, diğerleri müstakil ev ya da apartman! Dr. Mehmet Bayraktar deniz tarafta konuşlananlardan bir dost! Doktora da bu yakışır der ve Havantepe’den aşağıya ineriz. Ama şunu da hatırlatırız. Havantepe Cami önünden, yüksek gerilim hatlarına kadar giden yola kolluk kuvvetlerinin çok dikkat etmesi gerekir. Zira bu alana konuşlanıp çilingir sofrasını kuranlar, kafayı tütsüleyenler, sigarasını birkaç katlı sarıp dumanını hiç heba etmeden içine içine çekenlerin sayısı hayli fazla. Yani bir yerde ben tehlikeyim diyorlar gibi geliyor bana!
Yahu az kalsın yine atlıyorduk önemli bir olayı. Türkiye’de moda deyince akla gelen Yıldırım Mayruk’un Villası da burada. Ortağı, esi, dostu sevgilisi dedikleri Barbaros Şansal’la birlikte her mevsim için hazırladıkları kreasyonları önce villarında teşhir ediyorlar sonra da piyasaya sürüyorlar.
Yenimahalle Spor Kulübünden de iki satır bahsetmek gerekir. Zira Arif Odasbaşı7nın başkanlığındaki yönetim kurulu çok güçlü bir takım yarattılar ve II. Amatör Ligini Grup Şampiyonu olarak bitirdiler ve I. Amatör Kümeye yükseldiler. Böylece büyük bir başarıya imza attılar. Elbetteki antrenörleri Bülent Akatay’ı da anmak ve kutlamak gerekir! Kutlayalım ama bazı gerçekleri de yazalım: Turan Can Odabaşı’yı yaktı kül etti. Bütün liglerin en iyi ve 7 numarası kale arkasında ısınmaktan yanıp kül olmasına karşın bir türlü oyuna alınmadı. Galiba Bülent hocanın yakışıklılara alerjisi var. Bir yanda Turan, diğer yandan Kerem bir türlü forma giyemediler. Sorduğumuz da onlar çok yakışıklı Büyükliman’da oynar dediler. Hadi hayırlısı! Peki Kaptan Yakup’a ne demeli? Ona laf yok! İyi be!
Birazda damdan dama atlayarak dolaşarak bazı notları da kayda geçelim: Yenimahalle geniş ve düz arazisi olmayan bir yer ama hayli futbolcu yetiştirdi. Pazarbaşı’ndaki küçük alan ve Sarıyer’deki Hidayetinbağı futbol sahası olarak kullanıldığı sürece iyi futbolcular yetişti. Yakup Kaptan (Sarıyer-Vefa), Şener Çınar (Sarıyer-Trabzonspor-Adanaspor), Eyüp Odabaşı (Sarıyer-Fenerbahçe-Trabzonspor-Karabük), Yaşar Elmas (Sarıyer-Beşiktaş, Rizespor-Beykoz) Profesyonel Liglerde oynayan futbolcular. Ayrıca Ayhan Çınar, Mehmet Sağlam, Arif Odabaşı gibi uzun yıllar amatör liglerde oynayan futbolcular da var.Hata yaptıksa affola!
Futbolcu çıkarda teknik adam çıkmaz mı? Elbette ki çıkar. Nitekim Yakup Kaptan Sarıyer, Bandırma ve Kapalıçarşı gibi değişik kulüplerde antrenör ve teknik direktör olarak görev yaptı. Keza Yaşar Elmas bir çok kulüpte teknik direktör ve antrenör olarak görev aldı. Ayhah Çınar uzun yıllar Sarıyer Kulübü altyapısında antrenör olarak çalıştı pek çok futbolcu yetiştirdi. Mehmet Sağlam da Sarıyer ve Yeniköy gibi pek çok kulüpte antrenör olarak görev yaptı.
Yenimahallede iki ibadethane var. Biri Rum kilisesi, diğer Yenimahalle camii! Kilisenin cemaati kalmamış ama bakılıyor, cami ise faal. Ermeni kilisesi ve Museviler için sinagog yok.
Ayrıca Havantepe’de Bala Hatun adını taşıyan bir ilköğretim okulu bulunuyor. Daha önce bir Rum İlkokulu bir de Ermeni İlkokulu vardı. Azınlıklara ait iki okul kapalı, birinin binası yanıp kaybolmuş Ermenilere ait olan bina tarihi eser ve korunuyor.
Yenimahalle’de muhtar Ahmet Çınar! Kimin muhtarı diye tartışılır! Erkekler biz seçmedik istemeyiz diyor ama adam görev de! Erkekler seçmedi ise hanımlar seçti demektir. Öğrendiğimize göre Yenimahalle’de hanımların dediği olurmuş, oldu. Ahmet Çınar’ı hanımlar muhtar seçti, aynan tasdik ederiz. Kendisi de inkâr etmediğine göre mesele yok! Daha önceki yıllarda ise tespit edebildiğimiz kadarı ile Fahri Hamiş, Hüseyin Şefik Sarıer, Cevat Yersu, Kemal Tercanlı, Ali Kudu, Cemil Sağlam, Vehbi Kalayoğlu, Bekir Çınar, Tarık Çevik ve Haşim Turan Tomurcuk muhtarlık yaptılar.
Yenimahalle’de geçici sokaklar hariç, 2 cadde, 42 sokak ve 1 site var. Yanlışım varsa, düzeltilsin.
Yenimahalle eski bir yerleşim bölgesi ama yine de küçük bir yer. Birkaç yıl evveline kadar herkes birbirini tanırdı. Derelerden çok sular aktı ve durum değişti. Şimdi birbirini tanıyanla tanımayanlar adeta eşit durumda. Yani bir-bir berabere! Bu da az bir şey değil diyoruz ve yolumuza devam ediyoruz. Ver elini Rumeli Kavak bakalım orada neler göreceğiz, nelerle karşılaşacağız.
14.08.2012
Yazan İbrahim Balcı
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)