27 Mayıs 1960 ihtilali ile D.P. iktidarı devrildi. Org.
Cemal Gürsel’in Başkanlığı altında Milli Birlik Komitesi hükümet oldu.
Bir an önce sivil yönetime geçmek için Anayasa Komisyonu seçilerek
yeni Bir Anayasa yapmak üzere görevlendirildi. Bugün bile gıpta edilen
1961 Anayasası hazırlanarak kabul edildi. Ülkeye gerçek anlamda
özgürlük geldi.
Cumhurbaşkanı seçilen Cemal Gürel (Cemal Aga) konuşmalarında pek çok
istekte bulunur ama ısrarla “ilk Türk otomobilinin yapılmasını ve 29
Ekim 1961 Cumhuriyet Bayramına yetiştirilmesini” ister. Bayram
tarihine 4,5 ay gibi kısa bir süre vardır. Genç, hırslı ve inançlı
mühendisler kolları sıvarlar. Ne kadar devlete ait fabrika varsa
temasa geçerler. Örneğin; Sivas, Ankara ve Adapazarı fabrikalarında
müthiş çalışmalar yapılarak ilk araba meydana getirildi. Motorları da
Sivas’taki TÜDEMSAŞ fabrikasında üretildi. Yapılan denemelerde
motorların saat gibi çalıştığı gözlendi. Üretilen üç araba hazır hale
getirildi. Arabaların ikisi siyah biri bej rengindeydi. Arabalyarın ön
tarafına DEVRİM yazısının harfleri yapıştırıldı. Arabalar
Eskişehir’den Ankara götürülmek üzere vagonlara yüklendi. Ne olur ne
olmaz, bir kaza halinde benzin tutuşmasın diye, depolara yeteri kadar
benzin konulmadı. Arabalar Ankara’da vagondan indirildikten sonra
benzin alınacaktı. Ne var ki arabalar eskort eşliğinde meclise
getirilirken benzin alınamadı. Orada durum ilgililere de
bildirilemedi. İşte böylesi bir ortamda Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel
arabaya alındı, motor çalıştırıldı, yüz metre kadar gittikten sonra
motor homurdanarak durdu. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel “Ne oluyor?” diye
sordu. “Benzin bitti” denildi. Cemal Gürsel Şöyle dedi: “İşte biz
böyleyiz! Garp kafası ile otomobil yaptık ama şark kafasıyla benzin
koymayı unuttuk!”…
“Herkesin gözü önünde Cumhurbaşkanı Anıt Kabir’e bej
arabayla gitmesine, benzin konulunca hemen çalışan siyah arabanın da
Hipodrum’daki Geçit Törenine katılmasına karşın ertesi günkü
gazetelerde bütün bunlara tek satırla bile yer verilmedi.” Böylesine
kasıtlı hareket kimlerin becerisiydi…
O gün de vardı yalaka medya… Ama devrim yanlısı değil,
karşı taraftaydı ve şöyle yazıyordu “”Devrim yolda kaldı”… Böylece
27 Mayıs Devriminin intikamı Devrim arabasından çıkarılmaya çalışıldı.
Proje alabildiğine eleştirildi. Bu önemli işi başlatanlar alaya
alındı… Nihayet istediklerini başarınca “rahat bir soluk aldılar” .
Hem de o kadar hızlı hareket ettiler ki gözle kaş arasında iki adet
Siyah Devrim otomobil hurdaya çıkarıldı. İdealist bir kaç kişi işe bej
renkli arabayı ancak kurtarabildi.
Bu arabayı da Eskişehir gezimizde gidip müzede ve yerinde
inceledik. Mükemmel bir örnek, harika dizayn edilmiş bir model. Ama o
beyni çürümüş dışa bağlı uşaklar sadece Devrim’i değil, ülkenin
yıllarca geri kalmasını da sağladılar.
Bu olaya batı tarzı düşünceleri ile kendini kabul ettirerek
liberal görüşlerini benimseterek iktidar olan Turgut Özal da karşıydı.
Zira “Demiryolları komünist işidir” diyerek o otomobili ve motorlarını
yapan fabrikalardaki ustaları da acımasızca yeriyordu.
Peki ne oldu? Ne olacak ki: Türkiye kendi otomobilini
üretecek yerde yıllar sonra Amerikalıların, Fransızların, Almanların,
Kore ve Japonların otomobillerini montajlayarak ülkeye montaj sanayini
getirdiler. Bir zaman sonra KOÇ tarafından fiberglastan Anadol ve
Kartal marka otomobiller üretilip trafiğe çıktı ise de şom ağızlar
onlara da “Tarlada gören inekler yedi” diyerek alaya almayı ihmal
etmediler.
Dünyanın hiç bir ülkesinde yüzlerce değişik markada araba
yoktur. Türkiye’de ise ne ararsan var… Türk malı arabalarla övünecek
yerde, montaj arabaları ile gülüyoruz. Aslında gülmüyoruz, elalem
halimize gülüyor.
Yazan: İbrahim BALCI
KAYNAK:
Prof. Dr. Aydın Köksal; Devrim Arabaları başarısız ve Boşna bir Çaba mıydı?
(ADD, Atatürkçü Düşünce Derneği Dergisi, Eki, 2017).
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)