Dünya var oldukça ihanet olacak ve hain bulunacaktır. Habil ve Kabil olayı ile başlayan ihanet ve hainlik bugüne kadar hiç ara vermeksizin devam etmiştir. Kim ihanet etmiştir? Kim Haindir? Dün olduğu gibi bugün de tartışma konusudur.
Kimilerine göre hain olan biri, kimilerine göre el üstünde tutulması gereken bir vatanperverdir. İtiraz fayda vermez. Hainin ihanet ettiğini karşınızdakine inandıramazsınız. Örneğin; kimilerine göre 19 kardeşini acımasızca boğduran III. Ahmet hain değildir. Yine uykuda iken öz oğlunu boğdurup öldüren aynı Padişah III. Ahmet asla hain değildir… Yine kimilerine göre kurduğu cemiyette etrafına Ulusal Kurtuluş Savaşı karşıtlarını toplayan ve savaş sırasında İngilizlerle birlikte çalışarak; verdiği fetvaları İngiliz uçakları ile Türk askerlerine ve şehirlerine attıran İsklipli Atıf Hoca hain değildir. Padişah Genç Osman’ın tahtan indirilerek Yedikule zindanına atılması burada cinsel tacize uğradıktan sonra boğdurulması emrini verenler de hain değildir. Milli Mücadele sırasında, İngilizlerin dümen suyuna giren, her istediklerini yerine getiren, Anadolu’da kurtuluş mücadelesini sürdürenler Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Ali Fuat gibi paşalara idam fermanı imzalayan Sultan Vahdettin de hain değildir. İdam fermanını hazırlayan Şeyhülislam da! Ama “Hasta Adam” iken Sevr ile parçalanması kararlaştırılan Osmanlı Devletini düveli muazzamanın (Devrin en güçlü devletlerinin) tasallutundan kurtararak Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal ile arkadaşları haindir. Neden haindir, kime ihanet etmişlerdir? İngilizlerle, Yunanlılarla ortak hareket eden ve sadece kendi saltanatını ve tahtını düşünen Vahdettin’e! O halde haindir! Ama hain olduğunu bizzat kabul eden Sultan Vahdettin İngiliz savaş gemisi ile Ülkesinden kaçmıştır, bu ihanet değil midir? Bu sayılmaz, o Sultan’dır!
Demek isterim ki ihanet varsa hain vardır. Hainlik yapan varsa ihanet eden de vardır.
Osmanlı ve Cumhuriyet tarihleri gözden geçirilecek olursa ne kadar ihanetle karşılaşıldığı ne kadar çok hain olduğu açık olarak görülür. Üstelik bunların ülkenin balını kaymağını yediği görülür. Şöyle bir göz atalım, bakın nelerle karşılaşacağız:
Hainlerden birinin durumuna bakalım: Efendim; Vardar Ali Paşa Boşnak bir delikanlı iken devşirilerek İstanbul’a getirildi. Eğitildi ve yeniçeri ağası oldu. Değişik yerlerde Beylerbeyi olarak görev yaptı. Pek çok sefere katıldı, şöhretini pekiştirdi. Sivas valisi iken Sultan İbrahim (Padişah Deli İbrahim) kendisinden, bayram harçlığı olarak 30 bin kuruş ve İpşir Mustafa Paşa’nın karısını istedi… Vardar Ali Paşa’nın yakın arkadaşı olan İpşir Mustafa Paşanın karısını istemesi paşayı çileden çıkardı ve isyan bayrağını açtı. Enteresan olan Sultan Deli İbrahim isyan eden Vardar Ali Paşa’nın üzerine karısını istediği İpşir Mustafa Paşa’yı göndermesi oldu. Yapılan savaşta İpşir Mustafa Paşa, Vardar Ali Paşa’nın ordusunu yenerek kendisini tutsak aldı. Vardar Ali Paşa kafası kesilmek üzere cellada teslim edilirken barbar bağırıyordu: “Senin karının ırzını koruduğum için mi beni katlettiriyorsun?”. Kim ipler kim dinler. Dünya menfaat dünyası: Vardar Ali Paşa’nın başı kesilerek, içi bal dolu bir torbaya konulup Padişaha gönderildi ve kesik baş günlerce teşhir edildi! Acaba burada hain olan kim? Paşa’nın karısını isteyen Padişah mı? Paşanın karısını kollayan Vardar Ali Paşa mı? Yoksa İbşir Mustafa Paşa mı? Ama kayıtlarda, Padişaha isyan ettiği için hain olan Vardar Ali Paşa!
Osmanlı İmparatorluğu Tarihinin en büyük Veziri Azamı Çandarlı Halil Paşa. Devşirilmiş falan değildir. Türkoğlu Türk. Bilgili, temkinli, işini bilir bir büyük asker. Babası İbrahim Paşa da Sadrazam’dı. Babasının sadrazamlığı zamanında da etkin görevde bulunuyordu. Babası ölünce II. Murat Çandarlı Halil Paşayı sadrazamlığa getirdi. Fatih Sultan Mehmet’in ilk Padişahlığında da aynı görevde kaldı. Fatih Sultan Mehmet İkinci kez Padişah olduğunda yine sadrazamdı. İstanbul’un kuşatılması sırasında Bizans İmparatorunun, kuşatmayı kaldırması için kendisine hediyeler gönderdiği söylentileri çıktı. Dedikodu büyük boyutlara vardı ve gâvurlukla suçlandı. Rumelihisar kalesi yapılırken sırtında taş taşıyan, amele gibi çalışan Çandarlı Halil Paşa hakkında ileri geri iftiralar edildi ve sonuçta tutuklanarak Yedikule zindanına atıldı ve boynu vurularak öldürüldü (10.7.1453). Sebebi devlete ihanet olarak gösterildi. Oysa Osmanlı İmparatorluğunun tarih kaynaklarında aleyhinde hiç bir belge yoktur. Yazılanların tamamının söylendi ve tahmine dayandığı belirtilmektedir. Ancak boynunun vurulmasının nedeni olarak Fatih Sultan Mehmet’in kendisine duyduğu kin ve garez öne sürülmektedir. Malum ya, Fatih çocuk yaşta Padişah olunca, savaş çıkıyor, Sadrazam Çandarlı Halil Paşa çocuk padişahla bu iş olmaz deyip II. Murat’ın yeniden padişah olmasını sağlıyor. Fatih Sultan Mehmet bu olayı unutmuyor ve ikinci kez Padişah olup İstanbul’u da alınca sorun kalmadığına kanaat getirerek Koca Çandarlı’nın boynunu vurduruyordu. Tam 85 yıl Osmanlı İmparatorluğuna sadrazam olarak hizmet veren bir ailenin en önemli ferdi Hain oluyor! Olur ya! Kundaktaki kardeşini katleden Sadrazamını mı katletmeyecek?
Kara Davutpaşa’yı da yabana atmamak gerekir. Boşnak kökenli ve devşirmedir. Enderun’da eğitildi. Sultan III. Mehmet’in zamanında Çuhadar, I. Ahmet zamanında Rumeli Beylerbeyi, I. Mustafa Tahta çıkınca da önce Kaptan-ı Derya, ardından Rumeli Beylerbeyi oldu. Genç Osman’ın saltanatı zamanında, tahtan indirilen Sultan I. Mustafa’nın kız kardeşi ile evlenip Saraya damat oldu. Genç Osman’ın tahttan indirilmesi ve I, Mustafa’nın yeniden tahta çıkması üzerine sadrazamlığa getirildi. Sadrazam olur olmaz ilk işi Genç Osman’ı bir pazar arabasına bindirtip Yedikule zindanına attırmak ve öldürtmek emrini vermek oldu. Genç Osman zindanda cinsel tacize uğradı ve sonra da boğularak öldürüldü. Demek ki lakabı “Kara” olan Davut Paşa’nıns işi bitmişti. Bu olaydan 23 gün sonra sadrazamlıktan azledildi. Sonra da Yedikule zindanına atıldı ve Genç Osman’nın bir kısım katili ile birlikte boğdurularak ortadan kaldırıldı. Bu da bir başka ihanettir, haini de bellidir.
Konya Valisi olarak görev yapan Haydar Bey, Ulusal Kurtuluş Savaşına destek verenlerden biriydi. Ulusal mücadeleye destek verecek adam ararken Delibaş Mehmet’i buldu. Delibaş Mehmet’e çete kurdurup hazır hale getirdi. Delibaş güçlü ve gözü pek bir çeteciydi. Delibaş’tan üstün görevler bekleniyor ama beklenen olmuyor ve İstanbul hükümeti tarafından gönderilen Hürriyet ve İtilaf Fırkası kurucusu Zeynelabidin Bey tarafından “Kuva-yı Milliye’ye hizmet etmek dince caiz değildir, İslam’a ters düşer denilerek kandırılıyor ve ulusal mücadeleye karşı ayaklanıyordu. Delibaş Mehmet baskı görünce Fransızlara sığınıyor, Yunan ordusunun emrine girerek gerçekten ihanetini hainlikle perçinliyordu. Delibaş Mehmet, Fransız ve Yunanlıları yanına aldıktan sonra asker kaçakları ile birlikte 700 ‘e varan çetesi ile Konya’ya saldırarak şehri ele geçirdi. Cezaevini boşaltıp çetesine kattı. Ele geçirdiği Ankara’ya bağlı subay ve memurları sorgu sual etmeden öldürttü. Ankara’ya bağlı askerler şehrin ortasındaki Alaattin Tepesine çekilip mevzu tuttu ama fazla direnemediler ve başta Vali Haydar Bey Vilayet Mevki Kumandanı Alb. Avni Bey olmak üzere esir düştüler. İsyancılar; Seydişehir, Akşehir, Manavgat, Ilgın, Karaman, Karapınar. Akseki‘yi ele geçirdi. Durumu öğrenen Ankara Hükümeti Alb. Refet Bele komutasında güçlü bir birliği asiler üzerine gönderdi. Kaymakam Kasap Osman ve Demirci Mehmet Efe de Alb. Refet Bele’ye takviye olarak gönderildi. Acımasızca devam eden sokak çatışmaları sonunda Refet Bele kuvvetleri asileri bozguna uğrattı ve Konya’yı ve işgal edilen diğer yerleri çetecilerden temizlediler. Olan oldu ve asi Delibaş Mehmet, Cumra’da Ankara yanlısı olan kendi arkadaşları tarafından ortadan kaldırıldı. İşte ihanet eden bir isyancı ve arkadaşları tarafından ortadan kaldırılan bir hain!
Hainler saymakla bitmez, biz yazmaya devam edeceğiz.
Yazının Devamı. HAİNLER -II
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)