İşler yoluna giriyor. Covd- 19 nerede ise pes demek üzere,
ha biraz daha gayret. Alınan önlemler yavaş yavaş gevşetiliyor. Bazı
şehirlere giriş çıkışlar serbest bırakıldı. Halk uyumlu hareket ediyor
bu da işi kolaylaştırıyor. İnşallah kısa bir süre sonra huzuru
kucaklayacağız. Ama elbette ki kolay olmadı, evde günlerce oturmak
kolay değildi, alışık olmayanlar hayli eziyet çekti ama şimdi sorun
yok, herkes rahat ve huzur içinde. Tabii bu hastalık nedeni ile küllüm
olanlar da var. Örneğin; ücretsiz izine çıkarılan işçiler, işten
çıkarılanlar, serbest meslek sahipleri, asgari ücretliler, kiracılar
bunlar için kolay olmadı…. İnşallah en kısa zamanda gidiş düzelir ve
herkes aradığı huzuru bulur der ve anılara devam ederiz.
Üniversiteler Yasası hazırlanırken öğretim üyelerine,
yardımcılarına büyük imkân sağlarken, memurlara her hangi bir yenilik
getirmediği için itiraz için toplandık. Nihat Adatepe, İsmet Barlas,
Mehmet Aday, Kazım Kutlu, Fethi Aktepe, Mehmet Şenyurt ve diğer
arkadaşlarla toplandık. Bir yazı kaleme alarak sorunlarımızı
Cumhurbaşkanına, bakanlara ve iktidar milletvekillerine (02.03.1976)
ve Üniversite rektörlerine gönderdik. Bir süre sonra İzmir Ege
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necati Akgün yazımıza şu şekilde yanıt
verdi: “Sayın Prof. Dr. İbrahim Balcı…” Bu mektubu alınca, yapılan
mücadelemizden hayır gelmeyeceğini anladık. Zira Yazımıza verdiği
yanıtta bana “Sayın Prof. Dr. İbrahim Balcı” diyor. Gerisini okumaya
lüzum yok, şu yanıtı verdim “… Türkiye”yi böylesine dalgın insanlar
yönetiyorsa kurtuluş yolu yok demektir…” Tabii ikinci bir yanıt
gelmedi ve sonuçta Üniversiteler Yasası memurlara ve diğer
çalışanlarına hiçbir hak tanımadı. Sanki üniversite memurları bir
başka kurumun memuruydu. Hilkat garibesi gibi bir şey”
01.03.1977 günü müthiş bir lodos fırtınası ile
karşılaştık. Sabaha kadar anormal şekilde esti. Adeta Sarıyer’in küçük
limanını kırıp geçirdi. Çekili sandalları perişan etti. Bu ara da
rahmetli Dadaş Yusuf’un sandalı da kıyıya vuran sert dalgalarla darbe
almaya başlayınca bir Sarıyerli evine giderek haber verdi. Mal canın
yongasıdır derler ya, telaşla evden fırlayan Dadaş Yusuf (Kocabal,
limana gelir gelmez yorulma nedeni ile olacak, tıkandı, nefes alamaz
hale geldi ve kalp krizi geçirerek vefat etti. Ben o sıra limana
koşuyordum, Dadaş Yusuf götürülüşünü hüzünle izledim. Müthiş üzüldüm.
Genç yaşta Yusuf ağabeyi kaybettik.
Bir gün Sarıyer Spor Kulübü lokali önündeki bankta Suat
Uysallar ile oturuyorduk. Zaten beş on gün evvel yıllık izine
gelmişti. Saat 18.00 sularıydı. Sarıyer muhallebicisinin önünden üç
kişi kulübe doğru gelmeye başladı. Bir yüzbaşı, iki inzibat eri. Sanki
birileri, gidin orada bulursunuz aradığınızı demişti. Hiç duraksamadan
Suat Uysalların önünde durdular. Yüzbaşı “Suat Uysallar Siz misiniz?”
dedi Suat “Evet” deyince, Yüzbaşı “Bizimle geleceksiniz” dedi,
konuşmasına fırsat vermeden gittiler. Gidişe geçtiğinde yüzbaşı
kulağına bir şeyler söyledi. Bunu gördüm, “Suat nereye?” diye
bağırdım. Döndü ve el salladı o kadar (12 ya13 Temmuz 1974 günü idi).
Suat’i ancak iki üç ay sonra görebildik. Meğer Kıbrıs’ta diplomatik
cabalar sonuç vermeyince, silahlı kuvvetler hazırlanmaya başlamıştı,
izinden alınıp götürülmesi bundandı. Nitekim 20 Temmuz 1974 Barış
harekâtında havacı olarak görev aldı ve havadan komandoları Kıbrıs’a
indirdiler. İkinci Kıbrıs harekâtında da (18.8.1976) da bulundu ve
harekat tamamlandıktan sonra Sarıyer’e döndü.
Sarıyer S. K. Lokalinde ramazan aylarında tombala
oynatıyorduk (18.09.1974). Bir nevi eğlenceli kumar! Geliri ile de
kulübün mali sorunları karşılanıyordu. Bir gün gece 01.30 da büyük
ikramiyenin çekilişi yapılıyor, Birinci çinko, ikinci çinko çekildi.
Çırçırlı Niyazi birinci çinkoyu 67 numara çıkmadığı için kaybetti.
İkinci çinkoyu yine 67 numara çıkmadığı için kaybetti. Tombala
çekilişi yapılırken torbada son üç beş tane numara kaldı, numara
çekiliyor, Çırçırlı Niyazi heyecanlı, birden bire sandalyesinde
kaykıldı ve başı düştü. Koştular ama nafile heyecana dayanamayan
Çırçırlı Niyazi son nefesini 67 numara yüzünden verdi ve terki dünya
eyledi. Tabii o gün için tombalaya son verildi.
Sarıyer S.K. nün yıllık balosu Bebek Gazinosunda yapıldı.
Müthiş ilgi gören bir balo oldu. Balonun en hareketli zamanında üst
kattan bir viski şişesi piste atıldı, adeta şişe bomba gibi patladı.
Tabii olaya hemen müdahale edildi. Sarıyerli arkadaşlardan o gün için
memnun olmayan Ahmet Sak, Sakal Dursun (Hut) ve Semih Kandemir’di
olayı yapanlar. Neyse başka bir kaza bela olmadan gece atlatıldı. Ama
bu arkadaşlar disiplin kuruluna verildi. Ahmet Sak ile Semih Kandemir
ihtar, Sakal Dursun’a da üyelikten çıkarma verildi. Ahmet sak ile
Semih Kandemir’in itirazları reddedildi. Sakal Dursun oralı bile
olmadı ve birkaç yıl sonra Sakal D Dursun’un üyeliği yenilendi.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)