Her gün birkaç kadın haberi ile uyuyup uyanıyoruz. Ya
taciz edilmiş, ya darp edilmiş ya da cinayete kurban gitmiş. Elbette
ki birileri hatalı ya da suçludur. Hatadan dönülür, tövbe edilir,
sorun ortadan kalkar. Eğer suç varsa şüphesiz suçlusu da vardır.
Yargıya başvurulur ve sorun yine halledilir. Hal böyle iken şiddete
neden başvurulur?
Ben kısaca buna tatmin olamama ve kıskançlık hali derim.
Gereken eğitimi zamanında alamamış, kadını dokunulmaz, üzerinde söz
edilmez kabul etmiş, daha doğrusu kadını namusu kabul etmiştir. Oysa
kadın zaten namustur ve kadın bunu bilir, erkeklerden çok daha
duyarlıdır bu konularda.
Kadın erkek eşitliği söz konusu olduğunda kızılca kıyamet
kopar. Nasıl erkek olabilir ki? Neden olmasın illa biyolojik saptama
mı ele alınacak. Erkeğin yaptıklarını kadınlar yapamıyor mu? Erkek
okuyor, kadın okumuyor mu? Erkek çalışıyor kadın çalışamıyor mu? Erkek
subay, doktor, doçent, profesör, mühendis, öğretmen, baytar oluyor
kadınlar olamıyor mu?
Kadın siyasetçi var, kadın bakan, başbakan ve
cumhurbaşkanı var. Bakkal var , marketçi var, şoför var. Her sanatta
ve her işte kadın, kadın eli var.
İkisi arasında bir fark var. Kadın doğurur, erkek bunu
yapamaz. Bu ayrılıktır. Tek farklılık edilgenlikse batsın bu dünya! Bu
mudur o büyük fark…
Milli mücadele verildiğinde erkekler mi sadece savaştı. O
büyük mahşer yerini andıran savaşta kadınlar yok muydu? Rusların
Erzurum’a saldırısında bebesini yatağına bırakıp eşinin silaha ile
gece geç vakit dışarı fırlayıp cümle Erzurumlu’yu uyandırıp Azizye
Tabyası destanını yazdıran Nene Hatun kadın değil miydi?
Milli mücadele sırasında İşgal güçlerinden haber toplamak
için İstanbul’un karanlık sokak ve uğursuz salonlarında gece gündüz
uğraş verenleri (Çamlıca’nın üç Gülü ile romanlaştıran) kadınlar kötü
payemi aldılar. Çeteler cephe tutarken, nişanlısının çete grubu ile
cepheye gitmesi üzerine aynı çete grubu giren çarpışa çarpışa ölen
Gördekli Makbule kadın değil miydi? Kocasının şehit olması üzerine
bileziklerini satıp silah alarak 40 kişilik çete grubunu kısa sürede
800 kişi çıkartan Milli mücadelenin her safhasında ön cephede çarpışan
Kara Fatma (Fatma Seher Hanım) kadın değil miydi?
Babası Halim Reis’in
Rusya’dan silah taşımasını destekleyen kızı Halime, babası öldüğü
zaman babasının elbiselerini giyip erkek kılığında iki yıl süre ile
Rusya’dan kayığı ile silah cephane taşıyan (ölene kadar erkek gibi
yaşamış, erkek elbiselerini hiç çıkarmamıştır) Halime Çavuş kadın
değil miydi? Vatan elden giderse per perişan oluruz diyerek silah kuşanan ve at sırtında cephe
cephe koşan Fadime Ana kadın değil miydi? Senem kızı Ayşe Hanım, dağ
taş demeden düşman takip eden Pembe Hanım kadın değil miydi? Bebek
yaşta anasının ölmesi üzerine yetim kalan Çocuk Nezehat Subay
babasının yanında cepheden cepheye koşarak askerlere su taşıyan, yemek
servis eden, mermisi bitenlere mermi götüren Nezehat kız kadın değil
miydi?
G. A ntepli Hatice Nine, Havranlı Ayşe Nine, Şemsi Nine,
Anafartalı Fatma Hızal Nine, Zeynep Çavuş, Halide Edip, Meliha Avni
(Sarıyerli), Tayyar Rahime, Adile Hala, Nakiye Elgün (Rumeli Fenerli),
ilk savaş Pilotu Sabiha Gökçen, dünyanın en saygın Sümeloğu Prof. Dr.
Muazzez İlmiye Çiğ kadın değil miydiler?
İmalati Harbiye emrinde atölyelerde mühimmat hazırlayan
onca genç kız ve yaşlı anne ve nineler kadınlar sınıfından değil
miydiler? Cehpe cephe giderek yaralanan Mehmetçiklere şifa dağıtan
hemşireler kadın değil miydi?
Sadece birkaç kelime ile geçelim; milli mücadele sırasında
büyük yararlıklar gösteren bu kadınların hemen hepsine milis binbaşı,
yüzbaşı, teğmen, çavuş ve onbaşı gibi rütbeler verildiğini de
hatırlatmak gerekir. Bir şeyi daha hatırlatmanın yararı var. Bu
kadınlar savaş sonrası kendilerine bağlanan maaşları bile almayıp
hayır kurumlarına bağışladılar ve ölene kadar mali güçlük çektikleri
halde her hangi bir istekte bulunmadılar. Onlara ellerini,
durumlarını sonradan dolaylı olarak öğrenen kurum ve hayırlı insanlar
yardıma koştular…
Hal böyle iken kadınlar yok saymak, kadınların üzerine
insafsızca baskı kurmak, taciz etmek, dövmek, öldürmek de ne demek!
Kadınlar eli öpülesi insanlar değil mi? Kutsal kitabımızda “Anne ve
babalarınıza öf demeyiniz” demiyor mu? En önemli söylemlerden biri
“Cennet anaların ayakları altındadır” olduğuna göre biraz duyarlı
olmak gerekmiyor mu?
Bu düşüncelerle kadınlarımız gününü kutluyorum.
08.03.2021
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)