Koronavirüs korkusu ve yılbaşı nedeni ile dört gün sokağa
çıkma yasağı. Acil durumlar hariç tabii. Dört gün hem hastalıktan
korunma ve hem de evde yılbaşı nedeni ile eğlenme. Evde ne kadar
eğlenilecekse… Misafir yok, olursa şikâyet serbest. Şikâyet edilen
yere polis baskını ve cezalar… Kural dışına çıkanlar da versin
cezayı…
2020 da kadın cinayetleri can yakmıştı. Kadınlar sokaklara
dökülmüş, kadın ölümlerinin önünü alınması için hükümetin dikkatini
çekmişlerdi.
Koronavirüs korkusu, iktisadi kriz, ekonomik durumun
berbatlığı, yoğun işsizlik, fakirin, fukaranın, iş sahiplerinin,
sanayicilerin ödeme güçlüğü çekmeleri… Kepenk indirmeler, şirketlerin
kapatma kakarı almaları hepsi peş peşe geldi.
Siyasi partilerin ikiye bölünmesi; Cumhur İttifakı ve
Millet İttifakı… Bir de bu iki ittifak dışında kalanlar! Bunlar da
bari üçüncü ittifakı kurabilseler ama nerede. HDP nedense ısrarla ülke
partisi olma yerine Kürt vatandaşların partisi olma yolunu tercih
ediyor. Terör terördür. Terörün dini, imanı, milleti, milliyeti,
insafı olmaz. Böyle olunca da ülkeye hiçbir yararı olmaz. Hal böyle
iken HDP nin teröre, PKK ya karşıyız dese de toplum rahatlasa olmaz
mı? Olur tabii olur da acaba rahat mı bırakmıyorlar? Bilinen o dur ki
iki yüz yıldan beri Kürtler üzerinde oyunlar oynanmaktadır. İngiltere,
Amerika ve Fransa gibi devletler bu tür oyunlardan vazgeçmezler. Kürt
aydınlar, dolaysıyla HDP liler bunu bilirler ama yine de onlardan uzak
kalmayı denemezler nedense. Böyle olunca da sürekli ezilirler, yok
sayılırlar, dikkate alınmaz, seçim sonucunda kazandıkları belediyelere
de kayyumlar atanarak pasif hale getirilirler… Neyse daldık siyasetin
içine hiç gereği yok iken, yazdıklarımı herkes biliyor zaten.
Yılbaşı gecesi gelip geçti ama gazetede yine bir haber.
Adamın biri Bursa’da tartıştığı kadın arkadaşını öldürerek ilk kadın
cinayetini işledi. Allah kahretsin…
İnsanlar gazeteye bakmaktan korkar hale geldi. Aldığı
gazeteye göz attığında yeni yılın zam bombardımanı ile karşı karşıya
geldi. Doğalgaza, elektriğe, otoyollara, köprülere zam geldi. Yani
Ocak ayında kar yağacak yerde zam yağmaya başladı milletin üzerine…
Asgari ücret tespiti yapıldı ama CHP belediyeler asgari
ücretin üzerinde ücret ödeme uygulamasına başladı. Buna diğer
partilere ait belediyelerde uymaya baladı. Hatta AKP li Orhangazi
Belediyesi de hayli artış yaparak önemli bir adım attı. Devam edecek
gibi geliyor bana… Etmesi de gerekir zira aklın yolu bir, açlık diz
boyu.
Ülkemiz çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldı. Her ne
kadar en büyük sorun Eski Maliye Bakanının istifasının istenmesi
idiyse de istifa etmesine karşın sorun giderilemedi, zira ekonomik
kriz bütün hızı ile devam ediyor. Fakat önemli bir kriz var ki bunu da
ancak hükümet halleder. Bu da SMA’lı hastaların çaresizlikleri. Tüm
ülkede belki yüz belki iki kişi var SMA’lı, hasta belki biraz daha
fazla. Bu hastalığın tanısı yapılıyor ama tedavisi yapılamıyor. Nedeni
ise gen tedavisi gerekmesi ve bu hastalık için kullanılan ilacın 2,1
ile 2,4 milyon lira olması. Hangi aile bu parayı ödeyebilir? Buna
imkân var mı? Çok zengin olanlar hariç hiç kimse böyle paralar
ödeyemez, çocuklar da ölür gider. Buna bir çare bulunması anaların
yeniden yaşama sarılmaları gerektir ve haklarıdır.
Sayın AKP Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Cuma namazı çıkışında yine veciz sözler etti (!)… Gazeteci sorusu
üzerine Sayın Cumhurbaşkan da yanıt vermiş “Ben Sözcü okumuyorum kimse
para verip almasın”… Devletin en yüce kişisi hiç böyle sözler eder
mi? Herkese aynı mesafede olması gerekmez mi? Devletin yüce kişisi
dindar olur ama kindar olur mu? Olmaması gerekir. Çünkü 83 milyonu
kucaklamak zorundadır.
Burada hata ettim galiba! Cumhurbaşkanı seçilmesine karşın
AKP den istifa etmeyen, AKP li olmayanların Cumhurbaşkanı nasıl olur?
Benim cumhurbaşkanım partili olmaz. Cumhurbaşkanı tarafsız olmak;
sağcı, solcu, ümmetçi, orta yolcu, milliyetçi, komünist, faşit
herkesin cumhurbaşkanı olmak zorundadır…
İlahiyatçı bir zat var. Doç. Dr. Ebubekir Sitil birkaç gün
evvel “Yılmaz Özdil ile Cüneyt Akman’ın ölümü halinde cenazeleri
Camiye alınmasın” demiş. Böylesine kötü niyetli, içten pazarlıklı bir
kişi İslam adına nasıl konuşabilir, nasıl hükme varabilir, nasıl
söylediklerine uyulabilir. Nerede bu adamdan hesap soracaklar? TV den
haberleri dinlemiyorlar mı? Gazete okumuyorlar mı? Neden duyarsız
kalınır. Cenazeler sadece camiden mi kaldırılır? İlahiyatçı ama bunu
da bilmiyor garibim. Sarıyer’de cami var bakımda, koca meydandan
cenaze kaldırılıyor, bazen doğrudan mezarlığa götürülüp orada cenaze
namazı kılınıyor. Varsın imam cenaze namazını kıldırmasın, bulunur
halktan bir kişi, bitirir işi, siz meraklanmayın. Bu şahsın bundan da
haberi yok… Adam belki de unutulmamak ve isminden bahsedilmesi için
böyle bir çıkış yaptı!
Hadi hayırlısı…
02.01.2021 / İbrahim Balcı
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)