Yeni nesillerin iş hayatına katılımları, işgücü taleplerindeki değişimler, pazar dinamikleri, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı değişimler; işletmelerin organizasyon yapılarını ve iş yapış şekillerini odaklarına almalarına sebep oluyor. İstinye Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı ve İşletme Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mine Afacan Fındıklı, pandemi döneminin ivme kazandırdığı dijitalleşme ve güncel organizasyon yapılanmalarını değerlendirdi.
İşletme üst yönetimleri için dış çevre koşullarından olan ve iş stratejileri üzerinde etkileri olacağı öngörülen bir değişim unsuru da sosyal çevre koşullarında gelişen olaylardır. Bu çevre faktörlerinden biri de; Aralık 2020 tarihinden bu yana küresel düzeyde yalnızca bir sağlık sorunu olarak kalmayıp iş hayatı üzerinde önemli derecede Covid-19 pandemisidir. Bildiğiniz gibi, birçok ülkede fiziki olarak işyerlerinin kapanmasına sebep olan salgın nedeniyle çeşitli sektörlerde ciddi kayıplar ve küçülmeler yaşandı. Pandemi sürecini başarı ile yönetebilenler ise faaliyetlerini dijital kanallar üzerinden sürdürebilenler ve bilgi- iletişim teknolojilerinden etkin yararlananlar oldu. Tüketici ihtiyaçlarına çeviklikle yanıt verebilmek için işletmeler hali hazırda yatırım yaptıkları, yapay zekâ teknolojileri, büyük veri ve değer zincirlerinin dijitalleşmesine daha da hız verdi ve birer “yaşayan organizma” gibi hareket etmeye başladılar.
Son yirmi yıldır işletmeler ürün, hizmet ve süreçlerini geliştirirken çevikliği hedefliyor. Özellikle pandemi ile daha da yoğun bir şekilde karşılaşılan bir durum ise giderek daha fazla bireyselleşen hizmet sunumları ve ürünler; günümüzde tüketiciler artan bireysel ihtiyaç ve taleplerine daha hızla yanıt bekler hale geldi ve bu durum işletmelerin doğrudan tüketiciye odaklanmalarını sağladı. Günümüzde tüketiciler daha bilgili ve kendi kendine yetebilen alıcılar olarak görülüyor. Çünkü kendi alımlarını nasıl ve hangi kanallardan yapabileceklerine dair bilinçliler. Tüketiciler açısından giderek bireyselleşen talepler yalnızca onlar ile sınırlı kalmıyor. Çalışanlar da bu dönemde, iş ve hayatlarındaki önceliklere yönelik önemli değerlendirmeler yaptılar.
Pandemi sürecinin çalışanlar açısından da önemli etkileri oldu; iş-aile dengelerini, işin anlamını kendi perspektiflerinden yeniden düşündüler. Yalnızca bu değil, yeni jenerasyonların öncekilerden daha farklı değer ve beklentileri de işe yönelik tanım ve beklentileri değişime uğrattı. 2021 yılının son aylarında Forbes ve TIME dergilerinin de belirttiği gibi, Çalışma istatistikleri Bürosu (BLS) tarafından yayınlanan bir rapora göre; Ağustos ayında 4,3 milyon Amerikalı işini bıraktı ve bırakmaya devam ediyor. Bir anlamda, makinelerin insan ile buluştuğu sanayileşme dönemini iyi gözlemleyen Karl Marx’ın “Yabancılaşma Teorisi” yaşanıyor diyebiliriz. Marx’a göre, üretim modelleri yüzünden doğadan kopan insan önce çevresine, sonrasında kendisine ve emeğine yabancılaşıyor. Pandemi döneminin uzamasıyla artık insanlar “Ben bu işi neden yapıyorum?” ve “Gerçekten istediğim bu mu?” sorularını hem işleri hem de hayatın anlamı açısından sormaya başladılar. Çalışanlar artık daha fazla esneklik istiyor ve bu esnekliği özerk olarak planlamak istiyorlar. Özellikle yetenekli olanlar ve 21. yüzyılın yetkinliklerine sahip olanlar artık her yerden ve istediği zamanda çalışabileceğini biliyor. Çalışanlar, kişisel alanlarını ve kariyer hedeflerini koruma çabaları doğrultusunda iş beklentilerini giderek daha fazla kişiselleştiriyor.
Bu değişimlere paralel olarak, işletmeler organizasyon yapılarını ve iş süreçlerini yeniden tanımlıyor. Çalıştığı işletmenin binasına adım atmadan, çalışma arkadaşları ile yan yana etkileşim içinde olmayan, organizasyon sınırları dışında iş yükümlülüklerini yerine getiren çalışanlar, işletmelerin proje bazlı çalışmalarına dahil oluyor. Dolayısıyla işletmeler çalışanlarından iş sınırlarını içinde ve çalışma saatlerine bağlı olacak şekilde verimlilik ve performans bekleyemeyeceklerinin farkına vardılar. Bu anlayışla, iş tanımlarından yetkinlik karmasına; esnek organizasyon yapılarından çevik çalışma kültürü yaratmaya; iş yerinde çalışma düzeninden etkileşim uzayına, iş-özel hayat dengesinden iş-özel hayat geçişkenliğine doğru bir dönüşüm sürecindeler. İşletmeler; hiyerarşik yapıların ve yavaş işleyen karar mekanizmalarına yol açan yukarıdan- aşağıya yönetsel kademeler yerine yine etkinlik ve verimlilik odaklı daha yalın ve güçlendirilmiş ekiplerle çalışmayı destekliyor. Yeni düzende; hiyerarşik organizasyon şemaları ve iletişim kanalları değil, içselleştirilmiş işletme kültürü ve değerleri ile birbirine bağlı, hedef odaklı çalışma ekosistemleri kurulmaya çalışılıyor.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)