TEKNECİK DERESİ: Maden Mahallesinin doğu tarafından, Kaynak Suyu civarı, Hamdi Paşa Çiftliği ile Faruk Sezerer Çiftliğinin alt kısımlarından çıkarak; Taşocağı önünden Orta Çeşmeye kadar geliyor, buradan Sarıyer (Mercimek) deresine akış veriyordu. Sarıyer deresinin büyük kolu idi. Bu derenin üzeri de kapatılarak Pazar yeri kazanıldı.
TELLİ BABA: Rumelikavağı Telli Tabya mevkiinin üst tarafında yola yakın yerde bulunan bir yatırdır. Yatırın mezarı Hacı Nimet Abla (Özden) tarafından onarılarak türbe haline getirildi. Türbe içindeki mezarda kimin yattığı kesin olarak bilinmiyor. Mezarda, Türk balıkçı gencine aşık olan bir Rum rahibe kızın bulunduğu öteden beri söylencesi yaygındır. Rahibe kız Rumelikavağı’ndaki manastırdan deniz yolu ile kaçarken, kayığının batması üzerine boğularak ölmüş, cesedi bu mevkide kıyıya vurmuş ve bulunduğu yerin az yukarısında gömülmüş. Telli Tabya’dan esinlenilerek üzerine gelin teli konmuş. Telli gelin, Telli Baba olup çıkmış. Bir başka söylem ise Telli Tabya’da bekçilik yapan bir ermişin ölmesi üzerine buraya gömülmüş olması nedeni ile Telli Baba denildiğidir.
TELLİ BABA ÇEŞMESİ: Telli Baba Türbesi bahçesine bir hayırsever hanım tarafından yapıldı (H.1975). Kitabesinde şöyle yazıyor: “Besmeleyle açalım suyu/ Şifa dileyelim Allah’tan/ Hayırsever hanıma/ Bu suyu Telli Babanın/ Ruhuna bağış yapılmıştır. 1975”.
TELLİ TABYA: Yenimahalle ile Rumelikavak arasındaki burun başındadır. Tabya’ya “Deli Tabya” da denilmektedir. Bazı eserlerde Mliton denilen Telli Tabya Sultan Abdülmecid döneminde (1839-1861) Fransız Mimar Tavsan’a yaptırılmıştır. Tabya yapıldığından beri savunma amaçlı kullanıldı. II. Dünya Savaşı sırasında (1939-1946) Telli Tabya, Anadolukavağı arasında, deniz yüzeyinden deniz dibine doğru, denizaltı mania ağları çekildi. Bu ağlar çeliktendi. Birinci hat Teli Tabya’dan Anadolukavağı’na doğru, ikinci hat Anadolukavağı’ndan Telli Tabya’ya doğru denizin ortasına çekildi. Gemilerin geçmesi için iki hat arasında 60-70 metre açık kapı bırakıldı. Liman kontrol cihazlarının gelişmesi üzerine ağlar kaldırıldı. Kontrol amaçlı tesisler terk edildi.
TELLİ TABYA BURNU: Telli Tabya mevkiYenimahalle ile Rumelikavak arasındaki en uç nokta, yani çıkıntıya Telli Tabyaburnu denilmektedir.
TELLİ TABYA ÇEŞMESİ: Yenimahalle Rumelikavak arasında bulunan ve halen değişik şekilde işlevini sürdüren Telli Tabya’nın bahçesi içinde olduğu Ata Tarihinde bildirilen çeşmenin (H.1230-M.1815), bugün mevcut olmadığı bilinmektedir.
TELLİ TABYA DALYANI: Telli Tabya’nın batı tarafından kurulan bu dalyan çok uzun zamandan beri kurulmuyor.
TELSEREN, Osman (İst. 1914-1987): Madenlidir. Uzun süre Maden ve daha sonra da Sarıyer Merkez Mahallesi Muhtarı olarak görev yaptı.
TENİS ESKRİM VE DAĞCILIK KULÜBÜ (TED): 1936 yılında Prof. Dr. Muhterem Gökmen, Avni Şaşa, Mecdi Serdengeçti, Memduh Moran, Ali Sermet, Salih Köreairf, Cihat Teğin, Rıza Arseven, Prof. Dr. Orhan Safa, Aydın Arakon, Prof. Dr. İhsan Şükre Aksel, Vedat Abut, Rıza Derviş, Tevfik Ali Çınar ve Neşet Kavdoğan tarafından kuruldu. Dernek; tenis, eskrim, dağcılık, basketbol ve masa tenisi dallarında faaliyet göstermektedir. Dünyanın en popüler zemini olan rebound-ace kaplı 10 açık, 4 kapalı ve kış aylarında kullanılan 5 balon kortu var. 2003 yılında düzenlenen “ İST. İstanbul Uluslararası Tenis Turnuvası” (İTF (Uluslararası Tenis Federasyonu) ve ATP (Profesyonel Tenisciler birliği) gözlemcileri, hakemleri ve yabancı sporcuların değerlendirmeleriyle dünyadaki 44 ülkede yapılan 129 Challenger turnuvası arasında birinci seçilerek “2003 Challenger Ödülü” nü aldı. İlhan Şükran Aksel, Prof. Dr. Muhterem Gökmen, Mecdi Serdengeçti, Şefik Yur, Germi Çapa, Erol Simavi, Avni Akman, Medeni Merk, Faruk Ebubekir, Prof. Dr. Behput Cevanşir ve Mehmet Tınaz başkanlık yaptılar. Prof. Dr. Behput Cevanşir Simge Başkan kabul edilmiştir.
TEPEÜSTÜ CAMİİ: Maden mahallesinin üst kısımlarında yapıldığı için bu ismi almıştır. Osmanlı mimarı stilinde yapılan caminin tarihi özelliği yoktur.
TEPEÜSTÜ ÇEŞMESİ (ÇAMLIK ÇEŞMESİ): Maden Mahallesinin Tepeüstü mevkiinde, Zekeriyaköy yolunun solundaki sokaktadır. Çeşme 2002’de Sarıyer Belediyesince onarıldı. Uzun yıllar susuz kalan çeşmeye Nalbant Çeşmenin alt kısmındaki kaynak suyu bağlanarak su akışı sağlandı. Çeşmenin mahalle sakinlerince 1970’li yıllarda yapıldığı biliniyor. Mermer kitabesinde şöyle yazıyor: “Bismillahirrahmanirrahim/ Biz her canlıya sudan hayat verdik”.
TEPEYURT, Dursun (Giresun, 1959): EmekliBeden Eğitimi öğretmeni. İlk, orta lise ve yüksek öğrenimini İstanbul’da yaptı. 1981’de Sarıyer Orta Okuluna Beden Eğitimi Öğretmeni olarak atandı. 1983 yılında Sarıyer Spor Kulübü’nde atletizm antrenörlüğüne getirildi. Bu görevi ile birlikte, futbol okulunun da başına getirildi. 1987 yılında Enka Spor Kulübü atletizm antrenörlüğü görevini üstlendi. Enka Spor Kulübü antrenörlüğü görevini yürütürken atletizm milli takım antrenörlüğü ile görevlendirildi ve yıldız, genç ve büyükler atletizm milli takımlarını çalıştırdı. Çalıştırdığı atlerden Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonları çıktı. 2019 itibariyle milli takımlardaki görevi devam ediyor. Sarıyer atletizm takımını çalıştırırken, Mutlu Çörten, Çiğdem Çemberci, Feride Sütçü, Demirhan Çemberci, Hüseyin Kav, Erkan Barlas, Halit Kılıç, Merve Aydın, Aslı Arık gibi pek çok milli sporcuyu Türk atletizmine kazandırdı. Halen Atletizm milli takımı başında antrenör olarak görev yapmaktadır. Uluslararası atletizm hakem olup, pek çok uluslararası panel ve seminerlere katıldı. Sarıyer Belediyesi Gençlik Spor Hizmetleri Spor Müdürlüğü Atletizm Temsilcisi olarak da görev yaptı. Sarıyer’de atletizme sevdiren ve pek çok atlet yetiştiren bir antrenördür.
TERAZİ MAHALLESİ: Kilyos’ta su terazisinin bulunduğu yerleşim bölgesi.
TERCANLI, Kemal (……): İki dönem Yenimahalle Muhtarı olarak görev yaptı.
TERKOS (TERKAN) METROPOLİTLİĞİ: Tarabya, Terkos (Terkan) Metropolitliğine bağlı bir Rum köyü idi. Metropolitin unvanı da “Terkos ve Neokirion Piskoposu” idi. Terkos yöresinde bulunan Rum sayısı azalınca Metropolitlik Tarabya’ya taşındı. Halen Metropolitlik Tarabya’dadır.
TERZİ, İrfan (Sürmene, 1959): Yönetici, Spor yazarı. Sarıyer/Rumelikavaklıdır. İlkokulu Rumelikavak’ta, Sarıyer Ortaokulu ve Sarıyer Lisesini bitirdi. İ.Ü. İktisat Fakültesinden mezun oldu. Meslek olarak spor yazarlığını seçti. Günaydın, Güneş, Fotospor, Tercüman ve Akşam gazetelerinde çalıştı. Çeşitli yerlerde yerel gazetelerin kuruluş çalışmalarına katıldı ve kuruluşlarını gerçekleştirdi. Sarıyer Yerel Haber’e destek olmaya devam etmektedir. Rumelikavak Spor Kulübü, Rumelikavak Güzelleştirme Derneği, Rumelikavak Balıkçılar Kooperatifi, Sarıyer Spor Kulübü, Merter Spor Kulübü, Kırklarelispor Kulübü, İstanbul Su Ürünleri Kooperatifler Birliği üyesidir. Bu kooperatifte Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Merter ve Kırklareli Spor Kulüplerinde yönetim kurullarında yer aldı. Üyesi olduğu Sarıyer Spor Kulübünde üç dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Sarıyer S. K. Divan Kurulu üyesidir.
TERZİYAN ( Alyanak) Nubar (İst. 1909 – 1994). Sinema sanatçısıdır. Uzun yıllar Büyükdere ve Sarıyer’de ikamet etti. Bakırköy Ermeni Bezezyan lisesinde okudu. 1940’da Gençler Temaşa Heyetinde sanat hayatına başladı. 1949’da Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Efsuncu Baba romanı filme alındığında, bu filmde aldığı rol ile sinema hayatına başladı ve 400 den fazla filmde oynadı. Kış aylarında ve bilhassa yerde kar varken Sarıyer Kılıç Kaptan mevkiinden denize girmesi ve sevecen baba rolleri ile sevildi.
TESTİCİLER: Çayırbaşı’nda en geçerli meslek testicilikti. Her birinde beş altı kişinin çalıştığı beş altı adet testi atölyesi bulunuyordu. Atölyelerde; testi, kupa, vazo, saksı, çeşitli çömlek, küp gibi çamurdan imal edilen ihtiyaç malzemeleri yapılıyordu. 1960’dan sonra testi atölyeleri teker teker faaliyetine son verdi. Bu meslekten ötürü Çayırbaşı’nda bir sokağa testiciler sokağı adı verildi.
TESTİCİLER SOKAK: Çayırbaşı mahallesi sokaklarındandır. Çömlekçiler sokağının arka tarafında bulunan bu sokakta eskiden Testici imalathaneleri bulunuyordu. Bu nedenle bu sokağa da “Testiciler Sokak” adı verilmiştir.
TEVFİK FİKRET (İst. 1867): Rumelihisar hayranı olup, burada ikamet etmiştir. Esas adı Mehmet Tevfik’tir. Edebiyat-ı Cedide şairidir. Galatasaray Lisesini birincilikle bitirdi. Mezuniyetten sonra Hariciye Vekâletinde (Dışişleri Bakanlığı) bilahare de Maarif (Milli Eğitim) Kalemi’nde çalıştı. Yüksek Ticaret Okulu’nda Fransızca ve Türkçe dersler verdi. Şiir yarışmalarına katıldı ve birincilikler kazandı. 1894’de Malumat Gazetesi kurucuları arasında yer aldı. Aynı yıl Galatasaray Lisesinde (Mekteb-i Sultani) öğretmenliğe başladı. Okuldan 1895’te ayrıldı fakat bir yıl sonra Robert Kolej’de Türkçe öğretmenliğine atandı. 1896’da Servet-i Fünun Dergisinde görev yapmaya başladı. Servet-i Fünun topluluğunun ve akımının yaratılmasında öncü oldu ve bu hareketin adına Edebiyat-ı Cedide adı verildi. Bu ekolde kendisi ile birlikte; Halit Ziya, Cenap Şahabettin, İsmail Safa, Mehmet Rauf, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit, Ahmet Şuayip, Hüseyin Siret gibi isimler bulunuyordu. 1897 Osmanlı –Yunan Savaşı sırasında yurt ve ulus sevgisini işleyen şiirler yazdı. Sultan Abdülhamit’in baskısına karşı çıkar, yazılar ve şiirler yazar, bu nedenle gözaltına alındı ve sürekli izlendi. 1900 yılında ilk kitabı olan Rubab-ı Sikeste (Kırız Saz) yi yayımladı. 1902’de kız kardeşini, 1905’de babasını kaybedince, babasının Aksaray’daki evini satarak Rumelihisarı’nda planlarını kendi yaptığı ve ölene kadar oturduğu Aşiyan isimli köşkü yaptırdı. 1908 Meşrutiyetin ilanında memnun olur ve Tanin Gazetesini arkadaşları ile birlikte çıkarır. Gazete bir süre sonra baskıcı rejim kuran İttihat Terakkinin sözcüsü haline gelince gazeteden ayrıldı. 1909’da Galatasaray Lisesine Müdür oldu. Fakat Maarif Nazırının (Milli Eğitim Bakanının) yetkilerine müdahale etmesi üzerine istifa ederek ayrıldı ve Robert Kolej öğretmenliğe başladı. Balkan ve Trablusgarp savaşlarında yorgun çıkan Osmanlıların Almanya’nın saflarında sava girmesine karşı çıkar. Bu nedenle siyasetçilerle arası açılır. Yazdığı şiirlere Mehmet Akif tarafından karşılık verilir. Tevfik Fikret Mehmet Akif çatışması günümüze kadar yankı yapar. Gençliğinde verem hastalığı ile boğuştu, yaşlılığında da böbreklerinden rahatsızlandı ve ölmeden önce “…Dünyada şimdi ben dahi bir fazla sikletim” mısralarını yazdı ve 19 Ağustos 1915’te öldü. Eyüp’teki aile mezarlığına gömüldü. Vasiyeti üzerine 1961’deki doğum yıldönümünde mezarı Aşiyana taşındı.. İkamet ettiği Aşiyan isimli evi ölümünden sonra müze haline getirildi. Eserleri: Rubab-ı Şikeste, Trih-i Kadim, Haluk’un Defteri, Rubabın Cevabı, Şermin ve Hasta Çocuk’tur. İsimleri sayılan kitaplara girmeyen şiirlerini (Rubabın Cevabı, Tarih-i Kadim, Doksan Beşe Doğru ve diğerleri) Cevdet Kudret tarafından 1952’de yeniden derlenip yayınlandı.
TEZCAN, Halim(İst. 1926-1972): İnşaat müteahhitliği ile iş hayatına atıldı. Pek çok stadın çimlendirilmesi işini üstlendi. 2 dönem Sarıyer Spor Kulübü’nde başkan olarak görev yaptı.
TEZCAN, İlhan (Zekeriyaköy/Sarıyer, 1936): Eğitimci. İlkokulu Zekeriyaköy’de okudu. Eğitimine Köy Enstitüsünde okuyarak devam etti. Önce Kepirtepe, sonraları değişik nedenlerle Arife ve Düziçi Köy Enstitülerinde eğitimine devam etti ve öğretmen olarak meslek hayatına atıldı. Siirt Meleton Nahiyesi, İstanbul Rumelifener’i, Maden, Büyükdere Mehmet İpgin İlköğretim okullarında öğretmen olarak görev yaptı. 1977-1982 yılları arasında Sarıyer İlçesi İlköğretim Müdürü olarak görev yaptı. 1982 yılında Sarıyer Kaymakamlığına vekâleten baktı ve aynı yıl içinde emekli oldu.
TEZVEREN DEDE SOKAK: Rumelihisar sokaklarından biridir. Tezveren Dede İstanbul’daki yatırlardan biridir. Bu nedenle sokağa “Tezveren Dede Sokak” ismi verilmiştir.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)