SINAV ve DERSANE İKİZ KULESİNİ YIKIYOR!
Üniversiteye giriş sınavlarını kaldıracağına söz vermişti; kaldırıyor.
Üniversiteler kendi öğrencisini alacak demişti; sıfır puanla giriş getirdi.
YÖK’ü kaldıracağını söylemişti; küresel piyasa üst kurulunu, Mesleki Yeterlilik Kurumunu kurdu.
Müfredatları hafifleteceğini söyledi; diplomaları kaldırdı, dersleri parçalayarak hafifletti, her bir parçasına sertifika kursu verdi, MYK eliyle 3 er aylık yeni parçacı meslekler çıkardı, sertifikaları ölçmeye ayrıca yeni sınav piyasası açtı.
Girerken bir tek sınav yerine çıktıktan sonra binlerce sınav getirdi.
AKP bunları yaparsa dersaneler kalkar. Kalkıyor, kalkacak ve bu binaların altında çok can yanacak! O canlar bizim canlarımızdır, şimdiden canım acıyor!
Dersaneler de çok ailenin canını yaktı, yaksın diye kurmuşlardı, ama çözümü sosyal devlettir, Amerikan piyasası değildir.
Amerikancı liberal darbeyle kurulan Sınav ve Dersane İKİZ KULELERİ, yerli ticaret kuleleri, şimdi yeni bir Amerikancı proaktif darbeyle yıkılıyor!
ÖSYM’nin içine koydukları, önceden hazırlanmış proaktif “sızıntı” dinamitleriyle… İngilizce öğretmeni olmak için fakülte gerekmez demişti, misyonerleri davet etti.
Gençler şimdi sokaklarda, AKP’nin ABD’ye taahhüt ettiği işler için, kendi talepleriymiş gibi yürüyorlarsa; AKP, 12 Haziran seçimlerini de, başkanlık referandumunu da garantiledi demektir.
Bu darbe, eğitimin yabancılara devredilmesidir, eğitimin buharlaşacak kadar en ileri şekilde demokratikleştirilmesi darbesidir!
Turuncu darbe değil, mavi-beyaz darbedir.
Amerikan eğitim piyasası bayram edecek; Sertifikalı Kurslar ve Sınav Piyasası kuruluyor, tek sınav değil yabancı sınav şirketleri geliyor…
Şimdi gençler yürüdükçe polis hiç müdahale etmeyecek, katılan sayı giderek artacaktır. YÖK başkanı görevden bile alınacaktır, zaten emanetçi olduğu belli.
Şimdilik istedikleri, çıbanı olgunlaştırmaktır, günlerce sürecek bu eylemler, “gençler istedi biz de merkezi sistem sınavları kaldırdık” diyecek ve çok demokratik görünerek, gençlerin oylarını alacak.
Sırada İlahiyat Fakültelerini 2 yıllık sıfır puanla girilen Meslek Yüksek Okuluna dönüştürmek var. Bu fakülteleri itibarsızlaştırmanın proaktif hamlesi yapıldı bile.
Ey halkım!
Gayet iyi biliyorsunuz ki, Talibanı proaktif hamleler için yetiştiren Amerika’dır.
Taliban yıkmadı Buda Heykelini…
Taliban yıkmadı İkiz Kuleleri…
Sonuçları kime yaramışsa onlar yıktı, değil mi?
Türkiye’de dersaneler en büyük eğitim sektörüdür, Amerikan şirketlerinin gözü bu sektördedir. Üniversite sınavını kaldırmak kimin işine yarayacak, bunu bilmiyor olabilirsiniz.
Öğretmenleri devlet okullarında çalıştırmazsanız gideceği yer dersanedir. Şimdi onları da kapatırsanız gideceği yer yoktur. Şimdi bir de MYK yasasıyla yabancıları getirip devlet okullarına verirseniz, bunun sonu kızılca kıyamettir.
GATS sözleşmesi, Basel 3 protokolü, MYK yasası… Türk eğitimini teslim ettik Amerika’ya.
MYK, yani Mesleki Yeterlilik Kurumu, hangi ihtiyaçtan kuruldu, neden kapalı oturumda halktan saklanarak geçirildi, bir düşünün.
Küresel Piyasa kendi önünde ulusal kamucu hiç bir şey istemiyor, bunu bilirsiniz. Şifreli Sınavın şifresi bunun içinde saklı.
Proaktif Olmak, ya da Önleyici Vuruş, CIA’nın çalışma kuralıdır. Şudur; “Kitleleri bizim taleplerimizi kendi talepleriymiş gibi ister hale adım adım getiririz ve alırız.” Bunun içinde bıkkınlık yaratana kadar sıkboğa etmek de vardır, yeter ki istenen şeyi talep eder hale gelsinler. Sınavlar ve dersaneler böyle olmadı mı?
Şimdi yürüyen gençlerin pankartlarına ve TV haberlerine bakalım; “Sınavlara güven kalmadı” teması ağırlıkta. Bir hafta sonra “Sınavlar kaldırılsın mı?” sorusu gelecek ekranlara. Adım adım AKP’nin eğitimi nasıl proaktif demokratikleştirdiğini görüyoruz.
Bu protestolarda geçirilen her dakika AKP’ye yarıyor.
On Amerikalının yönettiği Mesleki Yeterlilik Kurumu’nu, amacının merkezi sınavları kaldırmak ve sertifika piyasası yaratmak olduğunu halka açıklamadığımız sürece, bu eylemlerin sonunda AKP bir kahraman gibi YÖK’ü ve Sınavları kaldırmış olarak, en demokrat kesilerek, oyları garantilemiş olarak seçime gider!
Anlatmak bu kadar mı zor, neden sesimi duyuramıyorum? Kimlere ulaşmadım ki! Örneğin Ulusal Kanal’da program yapan, en yürekli AKP karşıtı olarak gördüğüm, Çayelili hemşerim olan, Yaşar Okuyan’a bizzat elimle götürüp verdim… Yok. Anladım ki onun konuşması için önce gazetelerin yazması, oradan kesip programa getirmesi lazımdır.
Tarihe havale ediyorum. Türk gençlerini ve eğitimimizi küresel canavarın parçalayıp yutacağı sertifikalı lokmalar haline getirenleri, bütün bunlara susarak seyirci kalanları, bildiği halde gerçeği söylemeyen köşe yazarlarını, tarihe havale ediyorum.
AKP, bu eylemlerle 2006’da, CHP ve MHP’yi de yanına alarak çıkardığı 5544 sayılı yasayla, yıllar önceden (proaktif) garantiledi.
Gençlerimize sadece bu gerçeği anlatmaktan başka çaremiz yoktur!
Mahiye Morgül
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)