Balyoz davasında 237 komutana verilen ceza onaylandı. Ankara’da hâkimler var diye düşünenler hayal kırıklığına uğradı.
Tek sivil tutuklu Havelsan Müdürü Ömer Faruk Yarman için beraat kararı çıktı. Ancak, dikkat!
Hani o çok demokratik sivilleşme paketi var ya… Orda bir sonraki pakete sakladıkları kaldırılacak bir fondan söz edildi. Havelsan, Aselsan, Roketsan… TSK mensuplarının maaşlarından kesintilerle oluşturulduğu bilinen TSK Güçlendirme Vakfı’nın yaptırdıkları.
Yandaş medya geçen akşam bunu konuşuyordu. ABD danışmanları şimdi Mariott otelde Savunma Sanayii Destekleme Fonunu nasıl kaldıracağını hesaplıyordur. Nabi Avcı da orda Liseleri nasıl çaktırmadan kaldıracağını not almıştır.
Öyle milli savunma sanayi olur mu hiç? Kurulmuşsa kaldırılmalı… Fon mon da olmaz… Aselsan maselsan Havelsan mavelsan… Bunlar fonlanmamalı, fonları kurutulmalı… Havelsan Müdürü Ömer Faruk Yarman ne için hapse atıldı, bilen yok. Pisi pisine yattı, beraat kararı var şimdi, şu anda evinde olmalıdır, geçmiş olsun. Fakat ne hazindir, işinin başına dönebileceği şüphelidir. Havelsan’ın ipi çekilmek üzeredir.
“Ölü Ordunun Generali” adlı romanı anımsadım. Ö.Faruk Yarman’ın emrinde çalışan tek bir mühendis kalmayacak ve bugüne kadar yaptığı bütün çalışmalar buharlaşacak. Her halde bir bilim adamı için verilebilecek en ağır ceza budur.
Elbette ki Faruk Yarman’la birlikte tüm Türk halkına kesildi bu ceza. Hem de ne ceza… Siz mi Milli Savunma bütçesini dışarıdan dolaşırsınız, TSK mensuplarının maaşlarından fon kurarsınız… Alın size, balyozla inerler başınıza, darbe öyle olmaz böyle olur, fon mon yok artık, haydi yapın bakalım milli donanımlı füze…
….
Akşam Yargıtay kararlarını yorumlayan değişik kanallara bakıyordum, altyazı geçiyordu:
-“İlk seçmeli Lazca dersi başladı.”
-“Siirt adı Tillo olsun diye kanun teklifi hazırlandı.”
Balyoz sadece komutanlara inmedi…
….
Yargıtay önünde büyük bir kalabalık, kararın açıklanmasını bekliyorduk. Dava boyunca ilgilenmeyen kanalların muhabirleri oradaydı. Birer birer kararlar içerden telefonla gelmeye başladı. Üzülen kızkardeşler gördüm. Eşleri ise çok metanetliydi. Muhabirlere “asla size gözyaşımızı göstermeyeceğiz” diyorlardı.
Tesellinin en güzelini Anadolu insanı söyler.
“Taş altında olmasın da taş ardında olsun. Gün doğmadan neler doğar. Yeter ki gün eksilmesin pencerenden.”
Benim geçmiş olsun söylemim bu oldu.
…
Postmodern çağın hukuku da öyle olur!
Balyoz davasına Yargıtay’dan çıkan bu karar Ergenekon davasına ne diyeceğini de belli ediyor. Yapılan hukuksuzluklar bir üst mahkemeden onay görmüş olacak. Yani…
Postmodern çağa uygun, postmodern kurulmuş mahkemelerle, postmodern suç belgesi imalatıyla, postmodern tanıklarla, 1950 sahtecilik tespit edilmiş CD’ler için TÜBİTAK’tan verilen postmodern raporlarla, (Ellerinde CD’lerin sahte olup olmadığını anlayacak teknik olanak yokmuş!), hâkimi öldüren bir katilin Ergenekon davasına yön vermesinde görülen postmodern mahkemeyle, hukuka aykırı postmodern delillerle, yetersiz delillerle yargılana iki kişiden birine beraat birine ağır hapis verilen postmodern cezalarla…
Küresel kölelik çağının gerektirdiği postmodern hukuk sistemine geçmiş bulunuyoruz. Tıpkı eğitimde postmodern okul çağına geçtiğimiz gibi. Eğer uzaktan video kameralı mahkeme karşısına çıkarmak da gelirse şaşırmayacağım; hapisanede yattığınız koğuşta kamerada hakim karşısına çıkabilirsiniz. Yeni getirilen küreselleşmenin gerektirdiği eğitim programında evde video kameralı öğrenme var da, neden hapisanede video kameralı yargılama olmasın?!
Bir de özel hapisane gelirse hiç şaşırmayın. Paran kadar koğuşta kalırsın, postmodern hapisane…
Dedi ya Nabi Avcı, modern çağ bitti, postmodern çağ geldi, okulları lağvediyorum… Sıra liselerde; arsaları AVM yapılacak, artık şehrin içinde “Atatürk”, “Cumhuriyet” gibi okul tabelaları olmayacak, caddelere dizilmiş eğitim ticarethaneleri bulunacak. Modern liseler devri bitti.
Balyoz ve Ergenekon davlarında gördük, modern hukuk bitti. Modern askerlik de bitti. Son gördüğümüz modern asker bu davada bu mahkemede yargılanan subaylarımızdır. Onları müzelik yaptılar, onlara çok dikkatle bakın, torunlarınıza anlatırsınız.
Ya da gözlerinizi kocaman açın, orada her an siz olabilirsiniz. Her an birisi sizi kendisinden nefret ettiğiniz iddiasıyla büyük efendisine şikâyet edebilir. Postmodern kölelik çağına geçtik. Artık kölenin hakkı kadar savunma hakkınız vardır. Bakışlarınızı beğenmezse içeri girersiniz.
Büyük Türk Milleti!
Bundan sonra sizin savunma hakkınız Balyoz davasında yargılanan esir Türk subaylarına verilen savunma hakkı kadardır, bunu hiç aklınızdan çıkarmayın.
…..
Dedem Aka Gündüz’ün Balkan Bozgunu şiirinden aldığım satırlarla bitireyim:
Ağla gözüm ağla hicran yaraşır,
Vatansız erkeğe zindan yaraşır!
Ağla gözüm ağla hicran yaraşır,
Erkeksiz vatana düşman yaraşır!
10.10.2013
Mahiye Morgül
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)