Diyarbakır’da üç cenazeye tören yapıldı, binlerce insan katıldı, fakat Öcalan posteri açılmadı… PKK bayrağı olur da yanında Öcalan posteri olmaz mı?
Orada daha başka olması umulan şeyler de vardı, onları da ben sorayım.
Birinci sorum şu: Uyuşturucu ticareti yapan Ded Hasan, 1999’da Rusya’daki evinde Öcalan’ı 4 gün ağırlayan Aslan Usayan, Moskova’da öldürüldü. Onun posteri neden yoktu?
İkinci sorum şu: Orada olması gerekenler açısından, üçünün de yeşil olması gereken cenaze arabasının biri beyazdı, neden? DİB’nın maaşlı görevlisi orda yok muydu?
Üçüncü sorum şu: Cenaze arabalarında, iki yanda olması gereken üçer tane yukarıya bakan çiçekli sarı hilal yoktu, neden? Bunu da DİB mi değiştirdi?
2 yıldan beri birçok şehirde, cenaze araçlarının yanlarındaki sarı hilaller beyaza boyandı. Bunu çok yazdım, kutsallarımız yok ediliyor! Sorduğum AKP’li milletvekilleri sembollere takılmayın diyor. Ancak, Diyarbakır’da hilalin sadece rengi değil kendisi de yok edilmiş.
Yeri gelmişken, Kürtçe’de HEYU, Ay demektir. Sarı Hilal, İslam’ın kutsalıdır, Peygamber mührüdür, camilerin üzerindeki Alem dediğimiz sarı hilaller budur. Heyu, Türkçe fonetik olarak AY ile sesdeştir. Yüksek sesle HEY diye haykırışlarımızda aslında ulu Ay’a Kürtçe sesleniriz. Türkçe ile Kürtçe’nin köken birliğini ve İslam kültürüyle ne kadar iç içe olduğunu anlatmaya bu örnek yeter. Biz Oğuzlular, Pers-Şamani yıllarımızdan kalma bu sembolleri, hatta Kuret(Kuruş) atamızın Yahudi köle tacirlerini Babil’den kovduğu yıllardan beri bu sembolleri kutsal sayarız, onların deforme edilmemelerine özen gösteririz. Öyle idik… Hilal uğruna şehit olurduk. Hilal inanışlı Amaz-on analarımız vardı. Amed/ Mede/Med (Mez/Mis) adı, Diyarbakır’ın antik dönemde bile Hilal inanışlı şehir olduğunun ispatıdır.
Başında hilal ile resmedilen Pers kraliçesi 1.Artemis, Atina’ya kadar kadın ordularıyla gidip Akmenid Oğuzlu çocuklarını kölelikten kurtardığında, o yüzden Akmenid (Egemenler) devleti oldu adı. Babası Kuruş/Kuret, köleliği ve Venedikli Yahudi köle tacirlerinden borç para almayı yasaklamış, kendi adıyla madeni para (Kuruş) basmış, altın parasına da Kart denilmişti, halen kullanırız. …
Kuruş’un üzerinde kutsal yeşili temsilen buğday, ortasında ise kutsal Şems’i temsilen nokta delik vardı. Bakın, buğday artık Kuruş üzerinde yok.
Sağdan okuyuşa Kürt, soldan okuyuşla Türk olan ata dedemiz Kuruş’un oğullarına bestelenmiş operaydı Özsoy! Ona ve kutsallarına olan öfkeleri 3 bin yıldır bitmedi.
Soruyorum; İslâm’a girmiş binlerce yıllık Türk ve Kürt sembollerimiz acaba neden Diyarbakır’da o gün yoktu?
Dördüncü sorum şu: Cenazede gördüğüm imamın giydiği yakası geniş bordo yakalıklı papaz cübbesi gibi olan giysi neydi? Ne oldu bizim dik yakalı krem rengi imam ceketimize? AKP’nin DİB’i, bunu da mı değiştirdi?
Peki, Diyanet İşleri Diyarbakır’da başka Ankara’da başka mıdır? Ne oluyor orda? Yoksa Diyarbakır BOP’un yıldızı yapılacak derken, yarı İslam yarı Hıristiyan bir başka kültürün merkezi mi ediliyor?
Beşinci sorum şu: On binlerce insan oradaydı, AKP’nin istediği gibi çok sakindiler. Bence bu kadar sakin kalabalık PKK’nın yandaşları olamazdı. Acaba bu kalabalık Gülen’in yolladığı mesajla toplanmış olanlar mıydı?
İnternete şöyle düştü, “Diyarbakır’da düzenlenen cenaze törenine ‘Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz’ şeklindeki pankart damga vurdu.”
Bu pankartı görüntüleyen muhabir, görme hizasının altında ve çok basitçe yazılmış bir beyaz kartonu nasıl gördü ve en önemli pankart buydu diye seçti, onu nasıl manşet etti?
Muhabir, o pankartın çevresindekilere baksaydı, PKK yandaşından çok cemaat evlerine girip çıkanlara benzediklerini görürdü.
Bu cenazede bir bit yeniği var. Bence, şeriatçı Kürt eyaletine geçişin önündeki engel Öcalan değil, Kandil’dir; Kandil’e bombardıman, Öcalan’a televizyon…
Altıncı sorum şu: İmralı görüşmelerinde, bize Öcalan tavşanı gösterip Gülen tavşanı çıkartılırsa hiç şaşırmayacağım. Acaba, yerel yönetimlere özerklik Anayasal güvenceye alınırsa, Gülen dışarıdan getirilip Nurşin’deki o ünlü eve oturtulur mu?
Nurşin gündeme getirildiği gün, “BOP, Kürt Şeriat Eyaleti vaat ediyor” demiştim. Kandil ve KCK bu vaade hayır diyor.
Kürt kardeşlerimizle birlikte, PKK belasında kurtulacağız zannederken bir başka tuzağa çekiliyoruz. Bunun acı sonuçlarını hep birlikte yaşamak durumunda kalırız. Mesela, Öcalan’ı eve çıkartıp sonra da bir suikaste verip ondan da bir Türk-Kürt kan davası imal ederlerse…
Cenaze töreninde neden Öcalan posteri asmadılar diyorduk…
Eyvah eyvah eyvah ey…
18.1.2013 /Mahiye Morgül
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)