Ankara İdare Mahkemesine açtığımız iptal davalarından iki kitabın davası normal seyrinde ilerliyor. Birinde, MEB’nın savunması alınmış ve bilirkişi incelemesine karar verilmişti. Bu hafta bilirkişi heyeti olarak tespit edilen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden üç öğretim üyesine bir itirazımın olup olmadığı soruldu bana, “itirazım yoktur” cevabı verdim ve bu dava sona doğru yaklaşıyor. Türkçe Okuma Yazmaya Hazırlık kitabına açtığımız dava bu aşamada.
Bu arada, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde Prof.Dilek Gözütok hocamızın öncülüğünde yeni heyetler oluşturuldu, 1.sınıfta okutulan diğer Türkçe, Matematik ve Hayat Bilgisi ders ve çalışma kitapları için inceleme çalışmaları başlatıldı.
Danıştay 8.Dairede görülen bir davamıza “ehliyet yönünden reddine” kararı çıktı, şimdi bunu Anayasa Mahkemesine götürmeyi düşünüyorum. Yani veli olsaydım dava reddedilmeyecekti. Dava konusu şuydu:
“Temel Eğitim Okullarında okumakta olan çocukların bilgi düzeylerine göre sınavla üst sınıflara yerleştirilmesine ilişkin getirilen kuralın iptali.”
Eğitim dosyamda şimdi, üzerinde son çalıştığım ders kitabı Hz.Muhammed’in Hayatı adlı seçmeli ders kitabı var. Kitaba dava açmak için bizzat veli olmak gerekmiyor. Çünkü, Hz.Peygamberimiz’i ve İslam dinimizi doğru düzgün öğretmeyen bir kitap için hepimizin verdiği vergiler kullanılıyor. Ayrıca bu kitapla yetişen nesillerle aynı toplumda yaşayacağız, bu durum hepimizi ilgilendiriyor.
Kitabın özetinde şunları söyleyebilirim:
*Bismillah’sız ve Kelime-i Tevhid’siz bir Muhammed anlatılıyor.
*Kabe’nin resimleri ve Hz.Peygamberimizin adı, mide bulandırıcı cümlelerle yan yana getiriliyor.
*Kitap, karikatürle başlayıp karikatürle bitiyor.
*Kitapta, eşcinsellik ve çocuk pornosu çağrışımlı resimler var.
*Arapça ve Türkçe dil kuralları birlikte kullanılmış, kitabın dilini anlamak mümkün değil.
Kitabı MEB sitesinde görmek isterseniz:
http://ttkb.meb.gov.tr/dosyalar/kitaplar/hzmuhammedinhayati_5.pdf
Bu kitaba çok sayıda dava açılacağını tahmin ediyorum. Ayrıca, bugünlerde yaşadığımız AKP-Cemaat çatışmasında böyle bir kitabı hangi tarafın yazmış olabileceğini merak edenler çıksın istiyorum.
Dindar dostlarımızla da kitap üzerinde çalıştık. Hiç tahmin edemeyeceğiniz, bu kadar hata bir arada nasıl olur, inanılır gibi değil. Böyle bir kitabı kim yazar diye merak edenlere yaşadığım bir sürprizi anlatayım; Ankara metrosunda kitabın Konyalı yazarıyla tanıştım, tam kitapla ilgili yanımdakine bir şey anlatırken geldi karşıma oturdu, kendini tanıttı. Hemen sahabe ile sahabi’yi neden karışık yazdığını sordum, özürü kabahatinden büyük, “İngilizce’den televizyon’u aldık aynen kullanıyoruz, sahabe’yi de Arapça’dan aldık, ordaki gibi hem tekil hem çoğul kullandım” dedi. Baktım adamın dil bilgisi eksik, teknik terimle aynı şey zannediyor, üstelik de “televizyon” bize Fransızca’dan girdi, İngilizcesi “televişın” okunur. Kitabın resimlerinden kendini sorumlu tutmuyor, “beni ilgilendirmez” mimikleri yaptı. Oysa bir karikatür kitabına metin yazmış oldu. Yolum kısaydı, pek bir şey konuşamadık, inerken sahabe’nin Türkçe “sahiplenmek” ile, “sahap çıkmak”la bağı olduğunu söyleyebildim, o ise “arkadaş” demektir diye kestiriyordu.
Konya’da Din Dersi öğretmeni olan tanıştığım bu yazarından başka bir de Konya Erbakan Üniversitesinde Doçent olan yazar Muhiddin Okumuşlar vardı, adını yazdım girdim arama motoruna, kendine Amerikan su kartalını logo seçmiş bir öğretim üyesi geldi ekrana. Ona mektup yazmaya karar verdim ve yazdım gönderdim:
Sn.Muhiddin Okumuşlar,
Ben, ders kitaplarındaki özellikle görsel, yazım ve mizampaj yanlışlarıyla ilgileniyorum.
Seçmeli ders kitabı olarak basılan ve dağıtımı yapılan Hz.Muhammed’in Hayatı -Ders Materyali (5) adlı kitabın yazarlarından biri siz görünüyorsunuz.
Bu kitap basıldıktan sonra bu haliyle çocukların eline verilemez diye bir duygu içinizden geçti mi merak ediyorum.
Yanlışlarına itiraz etmenize bile fırsat vermeden bastıklarını biliyorum, hepsi böyle oldu. Adınızı kullandılar bence.
Kitabın bu haliyle eğitimde kullanılmasına itirazınız olmalı. Ne düşündüğünüzü öğrenebilir miyim?
Ekte, kitapla ilgili eleştirilerimi bulacaksınız. Taslaktır, eklemeler olacaktır.
Bugün Ankaray’da tesadüf karşıma oturan bir bey elimdeki kitabı görünce onun yazarıyım dedi, kısa süre içinde bir iki eleştirimi söyleyebildim. Kitap yazacak kadar Dil Bilgisi olmadığını gördüm.
Arapça’dan veya başka bir dilden birebir çeviri ile kitap yazılmaz, anlambilime uygunluk gerektirir. GAZVE, GAZA için SAVAŞ demektir dedi, oysa bu sözlük çevirisidir, SAVUNMA amacıyla yapılan savaştır, bu anlamını bilmiyor.
SAHABE için “arkadaş”tır dedi. Bu yetmez. Türkçe SAHİPLENMEK, SAHAB ÇIKMAK anlamı vardır, Türkçe ile anlambilimde buluşan bir sözcüktür.
Arapça ile Türkçe grameri birbirine karıştıran cümleler, 11 yaşındaki çocuğu Arapça’dan da Hz.Muhammed’i öğrenmekten de soğutur. Oysa diğer yandan “sevdirerek öğretmek” diye bir genel kuralı da biliyormuş gibi internette sözlerine rastladım.
Arapça ile Türkçe’nin fonetik akrabalığını bilmeyenler önlerine uzatılan sözlüklerle böyle yanlışlara düşerler.
Kitapta kısaltma “bin” kurallarında tutarsızlık hakim. Bin, binti, b., vb.
Bu bağlaçla ilgili size küçük bir fonetik analiz çalışayım. OĞLU/KIZI …. açılımı var diyeceksiniz. Evet, ancak az sonra Efendisi … çıkacak.
Efendi sözcüğü, Kafkas dillerinde, Tatarlarda EPANTİ’dir. Kafkaslar deyip geçmeyin, Başoğuzluların darda olana yardıma koştukları HİLAL’in ülkesidir, Kırım’dan beri tüm Kafkasya’nın adı antik PAN-Tİ ülkesidir, Roma’ya vergi vermeyen, kendi kendisinin efendisi olan halkı tarif eder.
Türkçe’de yerel ağızlarda B,M,P,V harfleri birbirine dönüşmelidir. Ben, Men, Pen gibi. PEN, işte karşınızda Trabzon şivesiyle, BEN. Az daha açarsak PAN, yani antik dillerde DAĞ TANRILI, Dağları mesken edinmiş Oğuz Oğullarının antik inanış adı, Şamanilerin de diğer adıdır, OPA-ANA’lı, yani Güneşi(Şems, Opo, Up) hayatın merkezi kabul eden Asyalıları tarif eder.
“Ti” eki, Si, Soyu ve “ler” eki verir. PANTİ, PAN SOYLU, ATASI PAN, PON-Tİ.. PON-TUS da yazılır, ATTOSİ PAN olarak açılabilir.
PAN-Tİ, Epanti, Efendi, BİN-Tİ, BİN… Sahibi, efendisi kavramına ulaşır.
Ali BİN-Tİ Muhiddin, örnek: Ali, EFENDİSİ/sahibi Muhiddin, Ali, Muhiddin-oğullarından…
Buna benzer anlambilime de uygun düşen çevirileri yapılabilir.
Ben yazarıyım diyen bey, İngilizce’den TELEVİZYON aldık onun gibi SAHABE ve SAHABİ kullanıyoruz deyince… Sahabe sanki yeni teknikle icad edildiği ülkeden alınmış bir kelimeymiş gibi, özürü kabahatinden büyük. Üstelik biz Fransızcadan aldık, İngilizcesi böyle okunmaz.
Yeni nesil ders kitapları çocukları DİSLEKSİ yapıyor, anlambilime uygun kelimelerle cümleler kurulmadığı için. Bu kitabınızda da benzer hataları gördüm. Örneğin, “görme engelli” her cümlede başka türlü kullanılmış, hatta aşağılama olacak şekilde bile var. Çocuklar kavram kaosuna ve etik olmayan ifadelere maruz bırakılıyor.
Çok ağır eleştiriler de var; “Bu kitap Peygamberimizden öylesine soğutuyor ki, Hz.Muhammed’i bir kelime-i tevhidden çıkartmadığı kalmış, o da kitapta yok” eleştirisi yapılıyor.
Muhiddin bey,
Eğer siz bu kitabı bu kadar yanlışla kendi çocuğunuza okutabiliyorsanız bir şey demem, ama içinizde resimleriyle ilgili olarak bile bir “tüh” duygusu yaşadıysanız, sizden rica edeceğim, bu kitabın kaldırılması ve daha doğrusunun basılması için kendiniz itiraz davası açın.
İyilikle sağlıkla
Mahiye Morgül /18.12.2013
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)