Önce şu uluslararası tahrikçi kartonculara diyeceğimi bir diyeyim. Dinler çatışması tetikliyorlar. Yapana değil yaptırana bakacağız. Bütün Müslüman Afrika şimdi Fransa’nın aleyhinde gösteri yapıyor. ABD uçakları Irak’ta bulunan en kutsal camileri yerle bir ederken gıkları çıkmamıştı. Karikatür provakasyonu işe yaramış.
İslam dünyasının göstereceği tepkileri manipüle etme kudretinde olan servislerin ülkemizde de cirit attığını unutmayalım. Son yıllarda TSK içerisinde ve Türk istihbaratında yaratılan zafiyette de aynı servisleri okuyabilirsiniz. Bu arada, bugün TSK ya yapılan kumpasların sonuncusundan, Malatya’dan tahliyeler gerçekleşti, çok sevinçliyim.
Tetikçinin veya servisçinin adı ne olursa olsun, sonuçta içeriden çökertilen bizim ulusal savunma ve iç güvenliğimizdir. Hatta laik-antilaik çatışması yaratmak için bile hakaret karikatürleri yapabilirler, uyanık olmalıyız. Fransız karikatürcülere ne kadar öfkelensek yeridir, ama otokontrolümüzü kaybetmemeliyiz, istedikleri zaten bu.
Dış güçlerin dinimize yaptığı hakareti çok hızlı algılıyoruz, hatta görmemiz için birinci haber de yaparlar. Fakat ne hazindir ki benzer hassasiyeti içimizden birileri yaptığında görmüyoruz. Ders kitaplarındaki karikatürlerden söz ediyorum.
Hz.Muhammed’in Hayatını kitap yaptık diye övündüler, siz de inandınız. İlahiyat profesörü Nusret Çam ile beraber Kanal-B ekranına çıkarak sayfa sayfa karikatürlerini gösterdiğimizi hatırlayın. Porno resimleri göstermeye utandık hatta. Ondan sonra kaçınız bu kitaplara itiraz ettiniz, kaçınız dava açtınız?
Peygamberimizin hayatı ders kitabı diye karikatür kitabı yapıldı, bundan büyük hakaret mi olur?
Lütfen açın 5.sınıf kitabına bakın, ilk ünitenin ilk sayfasında dünya karikatürünün yanında Kâbe fotoğrafı var, hem de karikatüre fon yapılmış. Bir de en son sayfaya bakın, bulut olmuş buharlaşmış camilerle bitiyor, mesajı “bir varmış bir yokmuş” masal dinlemiş çocuklar gibi. Zaten sayfanın dibine başı yastıkta bir bebek fotoğrafını da eklemiş. Anlayana “uyuttuk sizi” diyor kitap
. Neden kimse sesini çıkartmadı, ne işi var bu karikatür/karton resimlerin Din Eğitimi kitabında demedi kimse. Pornolara kadar abesle iştigal var bu kitapta, “Hz.Muhammed ile porno resimler aynı kitapta olmaz” neden demiyorsunuz?
Etrafınızdaki yeni camilere bakın lütfen, karikatür gibi, gördünüz mü? Defalarca yazdım, fotoğraflarını çektim yayınladım. Nerdesiniz?
Kaçınız Diyanet’e kadar gitti tepkisini dile getirdi, ya da kaçınız Diyanet’in internet adresinden sordu? Kaçınız belediye imar dairesine gitti sordu?
Şimdi size Beştepe Camisiyle ilgili yeni bir bilgi veriyorum.
Cumhurbaşkanı orada Cuma namazı kıldı, basın da oradaydı, internette resimleri var. Bu camide engelliler için yasal zorunluluk olan “hemzemin giriş” maddesi ihlal edilmiştir. Camiye girdikten ve antreden de geçtikten sonra aşağı doğru birkaç basamakla namaz kılınan iç mekâna inilmektedir. Buyurun araştırın.
Beştepe camisinin Ankara Yenimahalle Belediyesinden imar ruhsatı 2008 yılı 43498/1 ada parsel numaralıdır. İmar Kanunu 26.madde gereğince bu ruhsat İlçe müftülüğüne ve Diyanet İşleri Başkanlığına bildirilmiş ve onayı alınmıştır. Buyurun bakın, kontrol edin, ruhsat alınırken mimari planında cami girişi yasaya uygun hemzemin miydi, cami inşaatı bittiğinde mi iniş merdivenleri eklendi?
İşte bakın, biz Kaçak Saray’ın karşısındaki caminin yasaya aykırı şekilde inşa edildiğini bile görmüyoruz. Şimdi iç mekanda mihrabın da yasaya aykırı olduğunu göstereyim. Yukarı doğru dış bükey olması gereken mihrap iç bükey, yani aşağı doğru görünüm verilmiş. Mihrabın etrafında ayna gibi mermerde kendi suretini görüyorsun, bir de arkadan vuran pencerenin ışığını görüyorsun. Karikatür gibi mihrap. Zaten çatıdaki siyah kuleler, eğri âlemler, karikatürden de öte. Bunun ne içi cami ne dışı cami.
Tepeden çekilmiş fotoğrafına bakın, bu ne diyor insan, camiden başka her şeye benziyor. Protestan kilisesi bile diyebilirsiniz. Bu fotoğrafların çekildiği (Ihlamur evleri) çok katlı binada Bülent Arınç ve başka AKP’liler var, Cuma namazını burada kılıyorlar.
(Bu fotoğrafları bilgisunardan aldım.”Beştepeler camii” yazarak arayınca karşınıza geliyor.)
Mihraba dikkatle bakar mısınız?
Cemaat kendi suretinin karşısında namaz kılar burada. Caminin içindeki gölgeleri bile aynada görüyorsunuz.
Camiler içine girdiğinizde size huzur verir, ama şunun içine bakar mısınız?
Bu bina, şimdi cami demekle cami olur mu? İçi de karikatür dışı da. Daha burada aşağıya inen merdiven basamakları görünmüyor. Sundurması ve bankları var, onlar da görünmüyor.
Saf tutmak için hiza veren çizgiler gerçekten böyle mi bilmiyorum, ben burayı gördüm ama halı çizgilerini böyle hatırlamıyorum. Resim şakası gibi. Camiyle resim şakası yapmak da karikatürdür, bu resim böyle yayınlanır mı?
Caminin postmoderni olmaz, olursa işte böyle karikatür olur. Ağlasın Mimar Sinan!
Beştepe camiinde gördüğüm içeriye merdivenlerle giriş yasaya aykırıdır. Bu durumu Yenimahalle Belediyesine ve Ankara Mimarlar Odasına bildirdim.
Bu yazımı Diyanet’e de göndereceğim, suç ihbarı kabul edilmelidir.
Bir de Yenimahalle Yahyalar semtinde inşaatı devam eden Abdülhamit Camii var. Daha önceki “Postmodern camide namaz olur mu” başlıklı yazımda fotoğrafını gördünüz. Bu mimaride cami olmaz diyorum, karikatürden fırlamış gibi, kesik karpuz diliminden cami olur mu? Bu camiye ad koyduklarına göre bu projenin destekçileri Abdülhamit’i güya çok seviyor. Araştırmanız için, Abdülhamit Cami Proje ruhsatı: 2013 – 60444/1 ada parsel.
Karton Camiler bunlar, beğenilerimizle oynanıyor, algılarımız bozuluyor bunlarla.
Sadece manipüle edildiğimiz zaman tepki gösteriyoruz, biz de robot olmuşuz.
Ey sevgili halkımız, siz de robot olmayın, camiler gözünüzün önünde kartonlaştırıldı, sustunuz. Ben de bu halk camisine dokunulduğu zaman ancak o zaman ayıkır zannediyordum, olmadı.
Hani Fransızlar Maraş’ı işgal ettiklerinde camiye çan takıp kiliseye çevirdiklerinde bizimkiler ayıkmışlardı ya, o eskidenmiş. Ayıkmayalım diye şimdi çan çalmıyorlar, Karşıyaka camisindeki gibi çanı caminin tepesine sabitliyorlar, hilali yamultuyorlar.
Anlıyorum ki bu camilerde Cuma namazı kılan erkeklerimizin gözleri görmüyor, ya da kendisiyle birlikte o camiye giren politikacıya konduramıyor, ya da ekmeği ona bağlı olabilir, sessiz onay veriyor. Ama anneler öyle değildir, onlara sesleniyorum, çocuklarınızın ders kitapları karikatürlerle şişirildi, onlar kitap bile değil, kandırılıyorsunuz. “Şimdi böyle” diyerek sizi kandırıyorlar. Gerçek kitaplar yok artık, gerçek camiler yok.
“Şimdi böyle” dedikleri ders kitaplarıyla çocuğunuza diz çökertilir, “şimdi böyle” dedikleri camilerde imanınıza diz çökertilir.
Bütün bunlara karşı sessizliğiniz ruhunuzun öldüğüne işaret etmiyorsa lütfen bir şey söyleyin, karton insanlar olmamıza az kaldı.
22.1.2015
Mahiye Morgül
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)