Eğitim şehididir İnan Avşar evladımız. Önce bunu belirteyim.
Onun haberini yazmaya hazırlanırken gündeme Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yeni açıklamaları düştü. Denk geldi, sebep sonuç bir araya geldi.
Bakanın açıklamasını gazeteler “Sınıfta kalma geliyor” gibi yanlış başlıkla verdiler. Oysa “Sınırsız sınıf tekrarı geliyor” demeliydiler, ya da “Açık lise geliyor, öğretmenler boşta gezecek”. Diğer söylediklerini de geçiştirdiler.
Maalesef gazetelerde bu süreci takip eden haberci yok. Olsaydı, on beş yıl önce Talim Terbiye’nin başındayken ne söylediyse şimdi uyguladığını anlamış olurlardı. 50 yıllık projedir bu, bunu da demişti.
Proje küresel eğitim sektörüne bağlanma projesidir. Öğretmen yetiştirme programları dahil her türlü koruyucu eğitim hizmetlerini Ulus Devletin elinden alıp piyasaya devretme projesidir. Bu hedefe ulaşırken işbirlikçi bir elit sınıf yaratmak kapitalizmin tabiatında var; pastanın paylaşımında kavga etseler de yeni kâr alanları açılacağı için birbirine göz kırparlar. Örneğin yeni neslin ders kitaplarının yazım, basım, dağıtımından çok zengin bir sektör yaratıldı, ders kitapları yazımında Edam gibi 3 bin kişiyle çalışan dev bir şirket ortaya çıktı ve şirketin patronu Talim Terbiye Kurulunun başına getirilebildi (2017). Hatta bu sektörün mavi balina (tekel) haline gelmiş olanlarıyla bizzat yüz yüze de geliyoruz, mahkemeleşiyoruz.
Eğitim sürecini ne kadar uzatırlarsa o kadar daha çok para piyasaya akacağı için birinci hedef bu oldu, önce Liseler 4 yıla çıktı, zorunlu eğitim 12 yıla çıktı, sırada liseleri açık liseye çevirmek suretiyle süresini 10 yıla çıkartmak var ve sertifikalı kurslar piyasası demek olan Yaşam Boyu Öğrenme tuzağı var.
Hatırlayalım, 2005 yılında geometriyi müfredattan kaldırıp Liseyi 3 yıldan 4 yıla çıkardılar. Müfredatın içeriği azalmış ama öğrenim süresi uzamıştı. Kimdi bunun mucidi?
Haber Türk gazetesinin internet sayfalarında var:
“Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, liselerin 4 yıla çıkarılması ile hazırlık sınıflarının kaldırılmasını öngören Talim ve Terbiye Kurulu kararını onayladı. 08.06.2005”
Hüseyin Çelik ile onun Talim Terbiye’nin başına getirdiği Ziya Selçuk kol kola!
Ziya Selçuk döneminde Talim Terbiye’de neler yapıldı, gazete muhabirleri önce buna bakmalıdır. Hatırlayalım; bitişik eğik yazıyla ve “elle” ile eğitim başladı, okuma yazma öğrenemeyen de sınıf geçti, baraj dersi olan Türkçe’den zayıf alan da sınıf geçti, İngilizce 8 yaşında temel ders oldu, havuz hesapları, faiz hesapları, harita bilgisi, vb çok sayıda ünite kaldırıldı. Türkçe ders kitapları masallarla şişirildi, vs. Hatta dört işlem bilmeye ne gerek var, demişti Ziya Selçuk. Daha neler neler…
Sınav sonuçlarına baktıkça Ziya Selçuk’un ektiği tohumlardan nasıl içi boş başaklar yeşerdiğini görüyoruz; ayakları yere sağlam basmadığı için ilk rüzgârda yere yıkılıveriyorlar. Sadece sınavlarda toplu sıfır çeken kuşaklar değil, kendine ve arkadaşına karşı kontrol dışı davranışlara eğimli, hayatla bağları zayıflatılmış intihar eden öğrencileri ve gencecik öğretmenleri görüyoruz. Sadece bakanlığı döneminde kaç öğrenci ve kaç öğretmen intihar etti buna bakarak, normal olarak Ziya Selçuk’un “Ben bu işi başaramadım” diye düşünüp istifa etmesi gerekmez miydi?
……
Lise kapısındaki yığılmaya çözüm bu mu?
Önümüzdeki yıl 5 yaşında okula başlatılanlar da liseye başlayacak. İki katı öğrenci yığıldı lise kapısına, Bakan Selçuk’un buna çözümü yok.
2012’de 60 aylık çocukları okula başlatma kararını bakan Ömer Dinçer ile birlikte almışlardı; 2012 Öğretmen Strateji Çalıştayında hep beraberdiler!
Bugün lisede öğrenci olup da okuma yazma bilmeyenler, okuduğunu anlamayanlar, kendi yazısını okuyamayanlar, hatta elleri cetvel tutamayanlar tamamen onun eseridir. Şimdi bu çocuklar okul dışına atılmak üzeredirler. Sınıfta kalan evde sınıf tekrarı yapacak, eba.gov.tr’den ders seçip okuyacak. Okulda öğrenemeyen internetten hiç öğrenemez. Okuldan uzak arkadaşsız kaldığı için de içinde hınç besler. ABD’de böyle öğrenciler gidip okulun camlarını indiriyor, gidip okulu silahla tarıyor, bizde de bu mu olsun?
Eğitim çağında sokakta dolaşan gençleri ne gibi tuzaklar bekliyor bu konuya girmeyeceğim. Birkaç yıl sonra hapishane sayısındaki artışları görünce anlayacak halkımız.
Şu anda liseli erkek öğrencilerin ellerine bakın; ellerinde kas yok, gençlerin teknik iş yapma becerileri iyice düştü. Meslek Liselerinin orta kısmını kapattıkları zaman böyle olacağını yazmıştık. Şimdi Teknik Meslek okullarını sanayicilere devretmeye başladık. 2012’de Koç şirketinden “Meslek lisesi memleket meselesi” reklamlarını hatırlıyorum, patronlarla paralel çalıştılar. Şimdi Bakan Selçuk, patronlara “alın ihtiyacınız kadar yetiştirin” diyor. Sanayiciler ihtiyacı olan bölümleri bildirdiler ve şimdi bakan bey “bazı bölümleri kapatacağız” diye açıkladı.
Kapanan bölümlerin öğretmenlerini ne yapacaksınız diye sormayacak mıyız?
…….
Artık çalışan öğretmen de intihar ediyor!
Bu piyasacı eğitim sistemi ne öğretmene ne öğrenciye hayat hakkı tanımıyor. Önceki gün Batıkent’te intihar eden genç Matematik öğretmeni İnan Avşar bıraktığı videoyla gerçeği haykırdı.
Ardahanlıydı, Rize’de Portakallık mahallesinde ailelerimiz komşu olmuştu, babası Tahsin Avşar Rize merkez Kurtuluş İlkokulunda uzun yıllar çalışmış 2003’de oradan emekliydi, annesi Çaykur’dan emekliydi. Öğretmen baba biricik oğlunu özenle büyütmüştü, ona 68’li Hüseyin İnan’ın soyadını isim vermişti, onu Matematik öğretmeni yapmıştı. Ailece Ankara Batıkent Kardelen mahallesine yerleşmişler, uzun yıllar ataması yapılmayınca İnan burada bir özel okulda iş bulabilmişti. Ancak burada istediği verimlikte öğretmenlik yapamıyordu, çocuğun eline verilen kitaplarla olmuyordu, ders saati az angarya çoktu ve idealindeki öğretmenliği yapamamak onu hayattan soğuttu, kendine kıydı. Yine de aldığı eğitim onu hayatın güçlüklerine karşı dirençli olacak şekilde yetiştirmemiş, testten teste koşturan, sınavlarla boğuşan hayatla bağı olmayan bir eğitimden geçtiğini de buna eklemek lazım, ki bu anlattığım tipik Ziya Selçuk dönemidir. 2005’de basılan yeni neslin ilk Türkçe ders kitabından bir sayfayı hiç unutamıyorum; bulutlara bakan Ayla adlı çocuk resminin üzerinde “Ayla’nın bulut oyunu” yazıyordu. “Bu Ayla salağın teki, ne işi var Türkçe kitabında” demiştim. Meğer çocukları boş boş havaya bakmaya alıştırıyordu.
Oturup iki kere düşünmenin vaktidir.
İnan Avşar’ın intiharı bize aklımızı başımıza toplama uyarısı olmalı.
…
Asıl intiharlar daha sonra gelecek…
Eğer aklımızı başımıza toplamazsak, kuruluş ayarlarımıza dönmezsek…
Bakan Ziya Selçuk’un açıklama yaptığı gün İnan Avşar öğretmene ağlıyorduk. Taziye’ye gelen CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, kendisi de eski bir öğretmendir, bu ziyaretiyle aileye moral vermiştir. Ancak Meclis başkanlığına verdiği Öğretmenlik Yasa Tasarısı için hiç de iyi şeyler düşünmediğimi belirtmeliyim. “Meclisten oy birliğiyle geçecek bir yasa hazırladık” demişti. Özeti şudur; Eğitim Fakülteleri kapanacak, Öğretmen Akademisi kurslarında internetten öğreticilik sertifikası verilecek… Yani tayin yok! Evde öğreticilik bulan birebir öğretmenlik veya uzaktan öğreticilik yapacak. Yani Ziya Selçuk’un “Şırnaklı da İstanbullu da internetten eşit eğitim alacak” dediği (2006 yılında İrfan Erdoğan da bunu demişti) palavra! Öğretmen okulda değilse işsiz demektri, dilenci gibi öğrenci arayacak kendine! İşte ABD modeli öğretmenlik, işte Ziya Selçuk’un Ömer Dinçer ile beraber hazırladığı 2012 Öğretmen Stratejisi belgesi… Daha fazla öğretmen ve öğrenci intiharı demektir.
Şu anda maalesef Eğitim İş Sendikası da böyle bir çalıştay düzenledi ve orada Öğretmenin Meslek Statüsü, Hayat Boyu Öğrenme gibi başlıklarla oturumlar yapılmaktadır. Çalıştaya katılma daveti aldım, ancak bu başlıklarda çalışmaya katılamayacağımı, çalıştay başlıklarının hiç birinde mevcut ders kitaplarının içler acısı hali üzerine, ya da öğrenci intiharlarına varan bu kötü sürecin masaya yatırılması diye bir konu göremediğimi bildirdim.
…..
Evde internetten öğrenme demek öğretmene işsizlik demektir.
Öğretmene işsizlik, öğrenciye ise arkadaşsızlık demektir.
İkisi de bugün intihar sebebidir!
Ziya Selçuk öğrenciye evde eba.gov.tr’den çalış, sınavla sınıfını geç diyor. Evlere internet erişim hizmetleri vereceğiz demiyor, çocukların ellerine internetli son model cep telefonları vereceğini söylüyor. Kimin parasıyla nerden alacak?… Yani yine küresel piyasaya akıllı tahtalara robotlara verdiğimiz gibi paralar akıtacağız.
Cep telefon Ziya Selçuk’tan, dersler eba.gov.tr’den, öğrenci sokakta!
Öğretmen istihdam etmeyecek demektir. Ontoloji sorununu kendisi yarattı işte.
Açık lise modeliyle sınıfta kalmaktır getirdiği, tam söylemiyor. Senelerce aynı sınıfı tekrar edebilirsin demeye dili varmıyor. Aslında yıllar önce Ömer Dinçer bunu söyledi, basınımız bunu “evliyken lisede okumak geliyor” şeklinde verdi. (2.5.2012)
www.haberturk.com/yasam/haber/738898-evli-hamile-ve-cocuklu-liseliler-geliyor
Ziya Selçuk 2005’de demişti; “Okulda eğitim dönemi bitti, artık bilgiye erişim var. İnternetten öğrenen herkes eşittir, eşitlik getiriyoruz…” Hatta 2006’da aynı göreve gelen İrfan Erdoğan da Fen Liselerine gerek yok, orada kastlaşma var, bilgisine güvendiğiniz kişiden uzaktan kameralı öğrenmeyle de bilgi alınabilir, bu da eşitliktir” demişti.
Bunun 50 yıllık strateji olduğunu da söylediler. Buna göre öğretmen yetiştirme programları sonlandırılacak, parası olan “internetten öğreticilik” sertifikası alacak.
…….
Öğretmen Sertifika Piyasası kuruluyor
Öğretmen Akademisi
Öğretmen Meslek Odası
Eğitim Üniversitesi
2012’de Ömer Dinçer’in topladığı ve Ziya Selçuk’un da içinde olduğu (250 kadar kişi ve kurumla yapılan) Öğretmen Strateji Çalıştayına katılanlar arasında Ensar Vakfınına ait olduğu bilinen Öğretmen Akademisinin adını bu piyasada çok duyacağız.
İçeriği şimdilik halktan saklanan Öğretmen Meslek Yasası öğretmenlere meslek odasına üyelik şartı getirecek. Kurulacak olan Öğretmen Meslek Odasında, tıpkı diğer meslek odaları gibi, sertifika kursları açılabilecek. Öğretmen her beş yılda bir sınava girecek, beş yıl içerisinde meslek odasından 2 tane, Öğretmen Akademisi vb serbest piyasadan da 3 tane kursa katıldığının belgesini almak zorunda olacak.
Sertifikaların yeterliği Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından onaylanacak, bu onay işi için Öğretmen Meslek Odası bu kuruma aylık düzenli para ödeyecek. (Bkz.2006/5544 Sayılı MYK Kanunu).
İşte bu noktada öğretmende aranan “yeterlikler” için Ankara’da 23 Nisan 2020’ye yetiştirilmek üzere Eğitim-İş’in düzenlediği“Eğitimde Geleceğe Bakış” adlı bir çalıştaydan söz edeceğim. Çalıştayı düzenleyenler bilmiyorlar ki “Ulusal Meslek Standartları ve Yeterlikleri” başlıklı çalışma grubundan çıkacak olan metin doğrudan Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından sertifikasyon için istenen doküman olacaktır. Çalıştayda “Eğitim Üniversitesi” başlığı da var, sanırım Öğretmen Akademisi dememek için bu isim seçilmiş. Ancak görmüyorlar ki EĞİTİM FAKÜLTELERİ ARTIK YOK! Varlık nedeni kalmıyor.
Konfederasyon başkanı ve Eğitim-İş’in eski başkanı Mehmet Balık da TV konuşmalarında Eğitim Fakültelerinin kapatılmasından, Meslek Liselerinin sanayiye devredilmesinden söz etmektedir. Başkent Üniversitesinin eğitim televizyonu Kanal B ekranında konuşan Ömer Turna da benzer biçimde, “Eğitim Fakültesi mezunlarımızın tayin sorunu var, fakültemiz tıkandı, şimdi Özel Meslek Lisesi açmaya yöneliyoruz” dedi.
Fal bakmaya gerek yok, öğretmenlik mesleğinin varlık nedeni ortadan kalkmıştır diyen Ziya Selçuk bu dediğini fiilen gerçekleştirme yolunda ilerliyor. 4 yıla çıkartarak son sınıfları açık liseye çevirdiğini unuttuk, artık 10 yıllık açık liseye çeviriyor. Bunun matematiksel sonucu işsiz öğretmenler demektir.
Kitleler halinde işsizlik kapıdadır. İntiharları siz o zaman görün.
….
MEB’na bağlı maaşlı kadrolu öğretmen olmayacaksa…
Ulus devletin sonu göründü demektir. Sayın Selçuk 2004’de Abant toplantılarında Hüseyin Çeliklerle, Eser Karakaşlarla başlattığı kamucu eğitimi piyasaya devretme görevini tamamlamak istiyor. 1995’de Tansu Çiller’in imzaladığı GATS’ın gereğini yapıyor. (1982 Anayasasına sokulan 90.madde gereği bu tür yabancılara verilen taahhütler halka açılmıyor.)
Teknik Eğitim Fakültelerini kapatan Ömer Dinçer gibi Ziya Selçuk da Eğitim Fakültelerini kapatan Milli Eğitim Bakanı olarak tarihe yazılacaktır. Tansu Çiller’in açtığı bu yollarda birlikte yeni Roma’ya yürüdüler.
Eğer Eğitim Fakültelerini kapatacak olan Öğretmen Meslek Yasası herhangi bir nedenle meclisten geçirilemezse işte o zaman Gladio devreye girer, bir darbe daha gelir ve darbeyi Kemalistler yaptı diye de yutturulur. Yalnızca Kemalistlerin piyasacı olmadığını bilenler yutmaz bunu.
Ziya Selçuk’un son açıklamasından sonra görünen odur, bundan sonra daha çooook öğretmen intiharı göreceğiz.
Işıklar içinde uyu sevgili İnan Avşar evladım. Seni umutsuzluğa götüren şartları bize dayatanlarla mücadelemiz sürecek, yeter ki başka aileler aynı acıyı yaşamasın.
22.2.2020
Mahiye Morgül
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)