Birkaç yıl önce fonetik analiz çalışmalarına başladığımda, internette mimar Fırat Düzgüner’in yazıları önüme düştü ve kendisiyle yazışmaya başladım. Fonetik bulgularımla örtüşen bilgiler verdi bana. Yazılarını kitap olarak bastırdığı yıl onu kaybettik, ışıklar içinde uyusun. Hermes yayınlarından ERG-ENEK-ON / İnsanın Kökenine Yolculuk adıyla basıldı kitabı.
O sıralar içinde LAS hecesi geçen bütün sözcükleri kurcalıyordum. ATLAS Dağı ile ilgilenirken onu çevreleyen TURKANA gölüne ulaştım. ATLAS dağının diğer adları ve sıfatları düştü önüme, Dünyanın Direği, KLİ-MAN-YERO (Oguli Pan Yeri)…
İlk insan popülasyonunun dünyaya yayıldığı yerdi burası çıktı. Atamız (Adam) buralıydı, zenciydi ve anlaşılan Turkana gölünden su içmişti, Tür’ün ilk ana’ları buralıydı.
Klimanyero ile sesdeş ikinci bir yer MAN-GOLİ-YA düştü önüme, biri diğerinin kök hecelerini sağdan okumaktı. İç Moğolistan’daki bir mağarada bir siyah dedemizin kafa heykeli bulunmuştu. Fırat Düzgüner, bu Chou adamı (Homo Erectus) anlatırken Turkana boy’dan söz eder. http://fduzguner.blogspot.com/2010/12/zumrut-tabletler-i.html
“Doğal olarak, Afrika kökenli Turkana boy’un nesillerinden olduğu iddia edilen Yuanmou adamının, Çin’e vardıktan sonra mı çekik gözlü olduğu sorusunu akla getirmektedir. Oysa insanın ilk kökenini oluşturan Choukoutien’deki Chou adamının siyahi ve çekik gözlü olduğu ortadadır. Yuanmouensis’in arkasındaki, Homo erectus’un Afrika’dan çıkışıyla yeryüzüne yayılışı hakkındaki harita, Batılıların mantığa sığmayan savlarında, hâlâ daha ısrarcı olduklarını göstermektedir.”
Burada bir mola verelim ve atalarımızın bir şeye isim koyarken o ismi benzer durumlarda da kullandıklarını anımsayalım.
“Turunç” nedir bilirsiniz, turunçgiller familyasına adını veren bildiğiniz turunç. Çekirdeğinden elde edilen fidanlara diğerlerinin aşısı yapılarak portakal, limon, mandalina, greyfurt, vb elde edilir. Hepsinin ayrı lezzeti vardır, renk farkı vardır, ama hepsinin içinde C vitamini vardır ve hepsinin anası turunçtur. Çekirdeğin içinde tüm bir familyayı taşıyan yenge (inci / yengci/ ana) odur. Turunc/Tur-ince ile Tur-c’ana bağlantısını sezebilirsiniz.
Bütün türlerin anasıdır TÜRK. İşte bu özelliği nedeniyle töresinde “koruma” kültürü vardır, Türk şemsiyesi altında bütün diğer oğulları kendini güvende hisseder. Batılı aymazların bilmediği işte bu genetiğimizden gelen özelliğimizdir.
Yeniçağ gazetesinde Hasan Demir bugünkü yazısına ‘Türk Yoktur’ başlığı koydu. Ankara’da bir kitapçıda yıllar önce tanışmış ve sohbet etmiştik, kendisine Turunç ile Türk bağlantısını anlatmıştım, mantıklı bulduğunu söylemişti. Bugün köşesini okurken (http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=28965) o sohbetimizi anımsadım ve bu yazımla kendisini selamlıyorum.
Özetle, bugün Anadolu’da yaşayan Türklerin de atası olan TUR kavminden olmayan kimse yoktur. Diğerleri bu kavimden dağılmadır. Türkçe kök heceleri bütün dillerin altında buluyor olmamız da bundan kaynaklıdır. Hatta, artık rahatça söylüyorum, dünyada bir tek dil vardır o da Güneş Dili’dir, diğerleri onun çeşitlemeleridir. Uygarlık bilimevlerinde geliştikçe dil de bu merkezlerde gelişmiş, bu nedenle belli başkentlerde kullanılan Farsça, Arapça, Yunanca, Latince gibi devlet dilleri oluşmuştur, devleti çökünce Latince yok olmuş ancak Asyalı diğer devlet dilleri uzun yaşamıştır. Nedenini başka zaman anlatırım.
Avrupa’yı kendilerine mesken tutmuş beyaz efendilerin Papaları daha düne kadar zenciyi insan kabul etmiyordu, yani kendi atalarını reddediyorlardı. ABD’ye ilk giden Avrupalı korsanların Kızılderili dedikleri yerli halkı köle edemeyip de Afrika’dan köle getirdiklerini unutmadık.
Ve Kılıçdaroğlu’nun ezilmişlik edebiyatı…
Bu soykırımcı paraya tapan efendilerle uçarak görüşmeye giderken aklı başından uçanlar oluyor. Kendini Amerikan zencisi zanneden Sayın Kılıçdaroğlu, Türk kimdir, Zenci’nin atası da senin atandır, bunu desene. Alevi ise Türk’ün haçlı seferlerine en yiğit direnen ve bu direniş sırasında yanına Ortodoksları ve Talmutçu olmayan Yahudileri alan, Ulu-aba’lara denir, ulu ağabeylik kültürüne Alevi denir, bunu anlatsana. Celladına kendini ezilmiş göstermek ne büyük gaflettir; 1-0 yenik çıkıyorsun mindere.
Üzülüyorum ki, kendi ezilmişliğine inanan insan iki kat acımasız olur, korkum ondandır. Dilerim Aleviler bu yanlış örneğe bakıp “Ben artık Alevi falan değilim” demez.
Onlara Türk olmakla Alevi olmak arasındaki tarihi sosyolojik bağları izah etmek de bana düşmemeli. Türklerin en toplumcu ve en kollayıcı kültürü onlarla devam ettiği için oklar onlara geliyor, yoksa düşmanlarımız Aleviliğin tarihi köklerini bizden iyi biliyor.
1395 Niğbolu haçlı kuşatmasında Sırp Ortodokslar, Selanik Yahudi tüccarları ve Alevi Osmanlı Ordusu, kale komutanı Doğan beyin komutasında müttefik oldular ve tüm batılı Katolik, Protestan ve Venedik Yahudi Dükalığı ittifakına (büyük haçlı ittifakı) karşı birlikte savaştılar. Türk’ün mayası budur, koruyucu ağabey olmaktır, ırkçılık değil kaynaşıp millet olmaktır, bunu hatırlayalım yeter.
Türklerin ve Alevilerin, kim olursa olsun kendine sığınanları ‘Kim olursan ol, gel’ çağrısıyla özetlenen, birliğine katılmış olanları koruma kültürünü unutursanız Anadolu perişan olur.
Birliğimiz dirliğimizdir, Türk olmak bu birliğe katılanların adıdır, ben başkayım diyen aç kurtlara yem olur, çok yazık eder kendine.
2.12.2013
Mahiye Morgül
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)