Mart ayının ilk haftasıydı, hava soğuk, bir türlü ısınamıyordu, kansızlık, bedensel yorgunluk, vücut direnci kalmamıştı, bir kaç serum daha ilave yapıldı.
Hepimizin morali çok bozuk, kardeşler birbirimize ürkek, tedirgin, yıkılmış durumda sadece çaresizlik içinde bakıyorduk.
***
Kitaplar, gerekli yerlere paket yapılarak gönderilmiş ve muntazam liste yapmıştı.
Çok yorgundu.
Yarın misafirler gelecek beni traş edin.
İşte o zaman yıkılmıştık. Kollarında güç kalmamıştı.
Yılların dostları, arkadaşları ile evimiz adet türbe oldu, Kulüp çevresi, sporcular, yöneticiler, yazarlar, camiamız, günler geçtikçe iki günde bir ziyaretçi akınına uğradı.
En mutlu günleri, adına kulüp formaları verildiği günlerdi.
Görüşmeler yarım saati geçmiyordu.
***
Arkadaşlar ne yapıyorlar diye sorar. Bende WhatsApp görüntülü yayın yapar kulüpte dostları gösterirdim, konuşamadığı için el sallardı.
Mart ayından itibaren bizde sesini zor duyuyorduk, çok zor geçen günlerimizdi. Artık ziyarete gelenler sesini duyamıyordu.
Ve üç ay sonra babalar gününde babamı kaybettim.
***
Yüzlerce sayfalık Vasiyet bıraktı.
Önemli işler, kitaplar, belgeler, aile ve kalemini bırakma nasihati..
***
Uzun zamandır yazmıyordum.
Babamın vefatı sonrasında geleneksel adettimiz ise 40. günü mevlüt duasının yapılması sonrasında normal yaşama dönüyorum..
Bende yazmayı çok özlemişim. Açalım defterleri.
Merhaba hayat…
Mustafa Balcı
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)