Hani barış rüzgarları esiyordu siyaset sahnesinde, Kürtler ve Türkler barış çubuğundan içtikleri günün ertesi işte. Derin nefes çektiğimiz Türkü barın nargilesinde tütünler karışmıştı…
Kafamız iyi olmuş.. beklide duman altı olmuşuz..
Nafile…
Etrafımda sisli dumanlar, çevremde Perikızı dolaşmakta.
Yani türlüyüm bu akşam!’ ama terbiye edilmemiş..
Gece’nin derinliklerinde..
Kafamda bin bir türlü ilişkiler…
Kendini kral zanneden “Karakoç” hanedanının yıkılış hikayesini anlatsam beni Gümüşdere köyüne gömmek istersiniz.
Ama kıçı yemez!
Beklide ben. “Skletrinas Kraleçisi’nin” hikayesine devam etmek zorundayım.
Birden düşündüm…
Skletrinas Kraliçesinin kapısını postacı iki kere çalmış !!
Ama kapıyı açmışmıydı?
Neden merak etmediniz…….
Hani “postacı kapıyı iki kere çalar” hikayesinde olduğu gibi..
Beklide iki kere çalmamıştır..
Postacı kapıyı tek seferde çaldığın da kapı açılmamışsa…
Yada çalmaya fırsat kalmadan açılmışsa…..
Siz merak içerisindesiniz.
Kraliçe hani postacıyı zaten beklemiyormuy du?
* * *
Yakın bir zamanda Kralın yüce meclisi olağan toplanacak!
Skletrinas Meclisi bu …
Tarih’te “Bayrampaşa Cemaatinin” ileri gelenleri bir dönüşüm beklemekte..
Hani dünya bu!
“Helallik istemekteler.”.
Skletrinas tarihi sadece gerçeklerlerden ibarettir. Biz Skletrinas da yaşayan sadık kullarınız olarak. Sadece doğruları yazmakla mükellefiz..
Katımızda günaha yer yok!
Biz hayale uyduk,
Skletrinas Kraliçesinin sevapları yanında…
Postacı kapıyı iki kere dahi çalmamıştı. Şimdi elini kaldırdı.
Hafif tokmağı, uyduruğuna getirdi. Kapıda çelikten bir el kabartması, tokmak, belki de bir mahkum’un yumruk izleriydi. Belki de kraliçesinin gazabına uğramış bir köle mahkum’un gerçekten bilekten kesilmiş eli idi?
Bu kadar canlı bir eser nasıl olabilirdi,
Halkın gözünde masum!
Skletrinas’ ı yönetecek ve bu iş için yetiştirilen tek kadın kahraman kim olabilirdi ki Skletrinas Kraliçesinden başka..
* * *
Bir köleden kesilmiş bileklikle kapı çalıyordu…
Tik, tak, tik, tak.
Kraliçe kapıda belirdi.
Kapı da Bayrampaşa Cemaatinden bir dava vekili zatı muhterem şahıs. içten duygularla. Selam verdi..
Muhteşem cumalar dilerim dedi.
MUHTEŞEM CUMALAR….
Günahkarlar devletinin Skletrinas Kraliçesi şaşırmıştı..
“Kral Sessiz.”
Tanımayacak ..
Gelen kim! Diyecek olgunluğunda.. hani bilmiyor ya..
Gören duyanda zaten Skletrinas Kraliçesi yönetiyor sanacak! Koca Skletrinas’ı….
Bayrampaşa Cemaatinde bir vekil çıka gelecek. Belki her zaman Skletrinas’ın içinde belki olanlar farkında, beklide bir zaman dışında sanacaklar..
Muhteşem “Hayırlı Cumaları” anlatacak…
“Evrakları”…
“Tarihleri”.
“Yaşananları”…
“Eserleri”..
“Skletrinas kalesinin yapılış tarihini”, yapanların aslında gerçek kahramanlarını..
Tarihte, “Pazartesi’lerin” evraklarda “Cuma’yı” nasıl gösterdiğini,
Belki de beklenen muhteşem binanın temelinde altın harflerle.. “Yaşasın Cemaat yazacak.”
Skletrinasta, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed yan yana..
Ve ben günahlarımdan arınmak için üç tas suyu kafamdan aşağıya dökeceğim ama besmelesiz..”Artık” Günah işlemeyeceğimin garantisi veremediğim yaşamımda..
* * *
Skletrinas’da belki de Perikızı ile düzenin bekçiliği yapan Nato’cu, Skletrinas Kraliçesinin yaşam felsefisinde, Bir Perikızı ile doktorin savaşları yaşanacak.
Yoldaş diyeceğiz..tüm siyasi geçmişimize inat..
“Adam satmayacağız”
Yoldaşça duyduklarımızı dahi yazmayacağız..
Sağır olacağız beklide…
Skletrinas’ ın Belgrat ormanlarında sessizce. Kendimizce zaman dilimde “Don Kişot” olacağız..
* * *
Gecenin karanlılarında, “Chopin, Nocturne, opus 27 # 2, piyano solo “ dinleyeceğiz, elimizde konyağımız. Balkon’un bir köşesinde İstanbul boğazını seyrederken.
Belkide… “Buddha Bar VIII” dinleyeceğiz.. zamanın derinliklerine dalarak..
Kaldığımız yerden devam edeceğiz…
Mustafa Balcı..
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)