Son Dakika Haberler

CANI YANAN İLK ÖNCE ”ANA” DER..Nihal Yeşilbaş

CANI YANAN İLK ÖNCE ”ANA” DER..Nihal Yeşilbaş
Okunma : Yorum Yap

nihalceYıllar öncesinde yaşadığı bilinen anaerkil toplumunda,kadınların”hakimiyet ”anlayışında şiddete dair tek bir iz bile bulunduğunu söylenemez. Tarih böyle bir şeyi henüz yazmamıştır.

Orta çağlarda ki otağlarda kurulan kadın ağaların çadırlarında her anlamda eşitlik ve ortak karar mekanizmalarının olduğunu ,VE kadınların erkeklerle beraber aldıkları kararların uygulama yolunu dahi birlikte yürüttüklerini yazınlardan okuyup bilenler,o zamanlarda bile ne kadar adaletli bir hayat tarzı olduğunu inkar edemezler.

Daha sonra ki,yakın zamanda ortaya çıkan Ataerkil toplumlarda bu belirtilenlerin tam aksine bir hayat tarzı yaşanmış ve giderek kadının toplumda ki yeri neredeyse yok sayılacak bir konuma  gelmiştir.

Doğu ülkelerinde ve Özellikle İslam ülkelerinde, kadınların bu tür yaşayış tarzı daha da üzücü bir halde görülmektedir.Batılaşma yolunda atılan bir çok adımlarda,kadına verilen önem dikkati çekse dahi,geleneksel anlayışlar ve Ataerkil topluma geçiş sebebiyle  bu çabaya yenik düşüldüğü açıkça görülür.

Kadının hayatta ki yeri,değişik  zamanlarda farklı şekillerde görülse bile,günümüze değin süren fikir ve anlayışların,kadınlara hala bir değer biçememesi oldukça düşündürücü bir durum sergilemekte…

* Biz şimdi günümüze dönelim ve hala süregelen ”Kadına Şiddet” başlıkları ile mücadele edilen zamanımıza dönelim.

Kadın şiddeti artık her dakika duyulur hale gelen vahim bir durum olarak yaşantımza girmiş durumda  maalesef.Ne yazık ki,çözümü bile bulunamayan,her gün verilen dikkati çekme,seminer programları,propagandalar,eğitimler,koruma ve önleme çabaları bile sonuç veremez durumda kalıyor.Hemen hergün ve her dakika şiddet gören kadınların sayısı artarak çoğalıyor.Öldürülen kadınların sayısı, üzücü ve bir o kadar da içler acısı bir hal sergiliyor.

Ülke yönetiminin ise,kadına vermiş olduğu önem ve değerin yetersiz kalışı ve bir o kadar da kadını ikinci plana atan uygulama politikaları,kadına olan şiddetin adeta kamçısı olmakta ve şiddet ortamına zemin hazırlamaya yol açmakta ne yazık ki..

Tüm dünya ülkelerinin,”Kadına Şiddete Hayır” propagandaları dünya genelinde ses getirmiş olsa da,ülkemizde yeteri kadar ses getiremediği  acı bir gerçek olarak görülmekte…ve  bunun sebebinin de ülkemizde uygulanmakta olan ”Aile Ve Sosyal Politikalarının” yetersiz ve eski fikir anlayışına sahip oluşu denilebilir..

* – Küçücük yaşta evlenmeye itilip,büyüyemeden öldürülen kızlarımızın hikayeleri,yaşlı gözlerle izlenmekte olup,tekrarının olmaması için dualar edilmekle yetinilen bir ülkede yaşamak ise bir o kadar da kahredici bir durmum ne yazık ki…

Kadının yer yüzünde ki öneminin tarifi bile yokken,bu kadar değersiz görülmesi ve sürekli şiddete maruz kalmasına anlam verilememesi gerçekten düşündürücü.

Son olarak şunu belirtmekte fayda görüyorum.. bence..

Erkeklerin kadına şiddet uygulamalarını,” mantığını kullanamayan ve us ile hakimiyet sağlayamayan erkeklerin fiziki güç kullanmaya ihtiyaç duyup şiddet uyguladıklarını” söyleyebilirim.

Konuşarak ve anlaşarak hiç bir sorunun kalmayacağına ve akıl ve mantık yürüterek şiddete bile gerek kalmayacağına inanıyor,sevginin her türlü zorlukları da aşacağı inancını taşıyorum..

– Kadın olmak,analıktır,

– Kadın olmak,arkadaşlıktır,

– Kadın olmak,yoldaşlıktır,

– Kadın olmak,mücadele etmektir,

– Kadın olmak,yaşamaktır,

– Kadın olmak,hayattır,

– Kadın olmak,büyütmektir,

– Kadın olmak,öğretmektir,

– Kadın olmak,eğitmektir,

– Kadın olmak,yaşatmaktır,

VS.vs. vs.

Sayılamayacak kadar eşsizliktir Kadın Olmak!!!

Unutmayalım ki,kadın her şeyden önce bir ANA’dır ve cennet anaların ayakları altındadır.Bu yüzden dir ki kadınlar hakkı asla ödenemeyendir…

Canı yanan ilk önce ”ANA” der,bunu da unutmayalım..  Şiddetsiz ve sevgi dolu bir hayatı kadınlara çok görmeyelim…

 

Nihal Yeşilbaş

 

 

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)