Büyük İstanbul Depremine Hazırmıyız? Bugün durum başlıktan daha korkutucu! Günümüzde bilimsel gercekler ne acı. İstanbul’a minimum 7.2 maksimum 7.6 büyüklüğünde bir deprem her geçen saniye daha da yaklaşıyor.
17 Ağustos 1999’da merkez üstü Kocaeli Gölcük olan 7.4 büyüklüğünde 45 saniye süren Marmara depremi yaşanmış, Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Düzce ve Yalova’da yıkıma neden olmuştu. Depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 43 bin 953 kişi yaralanmıştı.
Henüz deprem yaraları sarılamamışken, 12 Kasım’da bu kez merkez üstü Düzce olan ve Ukrayna’da dahi hissedilen 7.2 büyüklüğünde 30 saniye süren ve Düzce ve çevresinde yıkıma neden olan bir deprem daha yaşanmış, bu depremde de resmi makamlardan yapılan açıklamalara göre 710 kişi hayatını kaybederken 2.678 kişi de yaralanmıştı. Bu iki felaket Millet olarak da deprem gerçeği ile tanışmamız ve bununla yaşamamız gerçeğini daha da idrak etmemize neden olmuştu.
Devletin ilgili kurumları çalışmalara başlamış, hasarlı binaların tehlike durumlarına göre öncelik verilerek yıkılmaları sağlanmış, zaman içerisinde bir çoğunun yerine yenileri yapılmıştı. Yine afetlerin hemen sonrasında devletin ilgili kurumları, ülkemizdeki uzman deprem profesörlerimiz ve yabancı deprem profesörlerininde katılımları ile ülkemiz deprem fayları hakkında detaylı araştırmalar ve çalışmalar yapılmaya başlanmıştı. Ancak o yıllarda ve sonrasında ülkemizde büyük depremlerin olabileceğini söyleyen kim olursa olsun “felaket tellallığı “yapılmaması gerektiği söylenerek sesleri bastırılmaya çalışılmıştı.
22 yılda uzman profesörlerimiz konu hakkında bilimsel gerçekleri zaman zaman gündeme getirse de Millet ve medya gündeminde gerektiği gibi yer bulamamıştı.
Devlet kurumları ise 22 yıllık süreçte elbette hasarlı binaların yıkılması, yeni deprem konutlarının yapılması, riskli devlet binaları ve okul binalarının tespit edilmesi, zaman içerisinde bu binaların yıkılarak yenilenmesi konusunda çalışmalarını sürdürdü.
Riskli konutların tespitleri yapılarak kentsel dönüşüm sistemi ile yenilenmesi için bazı adımlar atıldı. Ancak sistemdeki netleştirilmeyen ve mal sahiplerinin kararlarına bırakılan konular nedeni ile yapılması gerekli dönüşümlerin yüzdesel olarak çok küçük bir kısmı gerçekleşti.
Konutların kentsel dönüşüm sistemi müteahhitler için daha çok rantsal dönüşüme evrildi, müteahhitler çok para kazanacakları projelere yönlendi. Bu güne gelirsek İstanbul’da imar kanunları gereği inşaat izni verilmeyen yerlerde yapılmasına göz yumulan kaçak kentleşmeden kaynaklı yapılar, geçmişte izinli yapılan yapıların yaşlanması ve depremler sonucu hafif riskli görülen yapıların halen kullanılması gibi nedenlerle, İstanbul’da bir milyonun üzerinde riskli ve dönüştürülmesi gerekli yapı olduğu bilinmekte ve artık deprem beklentisi konuda uzman profesörlerimiz ve Devlet Kurumları tarafından da sık sık gündeme getirilmekte ve yetkili ağızlardan depreme hazırlık konusunda önlemlerin alınmasına hız verildiği belirtilmektedir.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı 2022 Afetlere Hazırlık Değerlendirme Toplantısında bu bir sır değil dedi ve uyardı, İstanbul’da çok büyük tatbikatlar gerçekleştireceğiz.
“Hazırlıklarımızı en üst seviyede ortaya koymalıyız. Deprem anı karmaşık bir andır. Bu konuda uzmanlığı bulunan bütün bilim insanlarımızın bilimsel veri tespiti ciddi bir deprem tehdidinin çok da uzakta olmadığı yönündedir. Bunu görmezden gelmek kendimizi kandırmak olur” dedi. Afetlere hazır olmak ve toplumun afet bilincini sürekli arttırmak amacıyla İstanbul’da geniş kapsamlı tatbikat düzenleneceğini dile getiren Soylu “İstanbul’u afetlere hazırlamakla özellikle de bir deprem afetine karşı hazırlamak için çalışmalarımızı ara vermeden sürdürdük. Böyle bir beklentimiz var mı? Bu bir sır değil, evet, var.” ifadelerini kullandı.
Yine geçen haftalarda deprem konusunda uzman Prof.Dr.Naci Görür katıldığı bir programda 2000 yılında yapılan çalışmalar ve hazırlanan rapora göre, o tarih itibari ile her an olabilecek 30 yıl içerisinde olma ihtimali yüzde 62 olan Marmara’da Adaların güneyinde bulunan, Adalar fayında minimum 7 büyüklüğünde, Kumburgaz fayında 7.2 büyüklüğünde, ikisi birden kırılırsa 7.6 büyüklüğünde bir deprem beklentisi olduğunu belirtti. Bu depremlerin oluşması sonucunda özellikle Avrupa yakası olmak üzere, Anadolu yakasında da faydan 10 kilometre içerisine kadar olan alanda depremin 9 şiddetinde daha içerilerde ise biraz daha düşerek hissedileceğini söyledi. İstanbul’da 4 barajın bu depremde zarar göreceğini belirten Sn.Görür riskli bina sayılarına bakarak can kayıplarının minimum iki yüz bin’lere ulaşacağını, sonrasında da hayatta kalanlar içinde barınma, gıda ve benzeri insani konularında büyük sıkıntılar yaşanacağının da altını çizdi.
Görünüyoruz ki beklenen bu afetler geldiğinde yıkılan bina sayısı, can kayıpları çok ciddi rakamlarda olacak, hatta barajlar, köprüler, yollar, alt yapılar zarar görecek, şehirde ulaşım,
haberleşme, enerji, su, gıda ve barınmada büyük sıkıntılar olacak.
– Öncelikle elimizden ne gelir yapacak bir şey yok düşünceniz var ise hemen bunu kafamızdan atmalıyız.
– Depremler ve sonrasında hangi senaryoların oluşabileceği konusunda bilgilenebiliriz. Bu bizim afet sonrası daha soğukkanlı olmamızı sağlayabilir.
– İlk adımda AFAD GÖNÜLLÜSÜ olabilir ailemize ve başkalarına afet sonrasında daha faydalı olabiliriz.
– Mutlak hazırlanması gereken, içinde en azından 72 saatlik gıda ve su ihtiyacımız ve mevsime göre bir kaç parça giyecek, telefon şarjı, küçükte olsa bir aydınlatma feneri, bir miktar nakit para, değerli belgelerimizin ve nüfus cüzdanlarımızın en azından fotokopilerinin olduğu bir deprem çantası hazırlayabiliriz
– Bireysel ve ailece bir deprem planı oluşturabiliriz. Deprem anında aile bireyleri farklı lokasyonlarda olabilir, deprem sonrasında ailece nerede buluşacağız gibi noktaları belirleyebiliriz. Bunun için evimize, okulumuza, iş yerimize yakın olan Afet Toplanma Merkezleri noktalarının nerelerde olduğunu öğrenmeliyiz.
– Böylesine büyük bir felaketten sonrası, kaos yaşanacağını öngörerek A ve B planları yapabiliriz.
Afetler kaçınılmaz olabilir! Bilgili olmak ve alınacak önlemler her zaman daha az zarar görmemizi ve sonrasında yaraların daha hızlı sarılmasını sağlar.
Umarız beklenen bu felaketi yaşamayız! Faylarda biriken stres bir anda değil, çok yavaş bir şekilde ufak ufak açığa çıkar.
Yaşamda kalın…
Mustafa Güllü
14 Mart 2022
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)