Son Dakika Haberler

Gökan Zeybek,17 Aralık Sonucu Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Plan Yapma Yetkisi Yoktur

Gökan Zeybek,17 Aralık Sonucu Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Plan Yapma Yetkisi Yoktur
Okunma : Yorum Yap

gokanzeytbek

CHP Sarıyer Belediye Başkan Yardımcısı  Gökan Zeybek’den AKP’li Başkan Topbaş’a önemli bir çağrı: “Plan yapma yetkilerini sen kullan! Seçilmiş kişi olarak seçilmişlerin haklarına ve İstanbul’a sahip çık! TOKİ’ye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Turizm Bakanlığına ve Özelleştirme İdaresine; Seçilmiş olan İBB’nin 309 Meclis Üyesinin Plan Yapma Yetkilerini ve Karar Alma Haklarını Gasp Ettirme!

İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın da hazır bulunduğu İBB’nin 2013 faaliyet raporunun görüşüldüğü İBB Meclis Toplantısında  Başkan Topbaş’dan sonra kürsüye çıkan ve kişisel görüşlerini açıklayan Sarıyer Belediyesi ve İBB Meclisi Üyesi CHP’li Gökan Zeybek Başkan Kadir Topbaş’a seslendi ve önemli çağrılarda bulundu;“Türkiye demokrasisinin ve Yerel Yönetimler tarihinde merkezi iktidarların yetkilerinin giderek yerellere ve sivillere devredilmesi, daha demokratik hale gelmesi konusunda onlarca yıldır sürdürdüğü gelenek sanki 2010 yılından sonra büyük bir güç tarafından tersine çevrilerek Yerel Yönetimlerin İlçe Belediyelerinin ve özellikle de Büyükşehir Belediyelerinin yetkileri, Plan yapma yetkileri Turizm Bakanlığına verildi, Bayındırlık Bakanlığına şimdiki adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verildi, TOKİ’ye verildi, Özelleştirme İdaresine verildi. Yani bu kentle ilgili plan yapma yetkisi aşağı yukarı bütün kurum ve kuruluşlar da var ama burada 309 kişi olarak halkın oyuyla seçilmiş olan Meclislerin önemli plan yapma yetki ve kararları maalesef bulunmamaktadır. CHP olarak bu Meclis kürsüsünde şunu hep ifade ettik; İstanbul halkı kendisiyle ilgili plan yapma yetkisini Sayın Kadir Topbaş’a ve onun birlikte hareket ettiği insanlara verdi. Yani seçimle gelmiş olan insanların bu kentin geleceğiyle ilgili karar alma yetkisini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına ve İstanbul’un İlçe Belediye Başkanlarına verdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İktidar Partisinin önemli bir organını temsil ediyor. Yanlıştan dönmek her zaman mümkündür. İstanbul gibi bir kentin Dünya Kentler Belediyeler Birliği Başkanlığı yapan sizin, kendi kentinize ilişkin olarak plan yapma kararlarını atanmış bürokratlar eline teslim etmenizi bir Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak onaylamıyoruz, kabul etmiyoruz. Ve her ay bu Meclis kürsüsünde bu Yasa değişinceye kadar buna muhalefetimizi devam ettireceğiz”

 ibbgokanzeybek

 

İBB’nin 2013 faaliyet raporu hakkında kişisel görüşlerini dile getiren CHP’li Gökan Zeybek’in uzun konuşmasının özeti;

İBB’nin 2013 yılı faaliyetlerini değerlendirdiğimiz bu toplantıda CHP’li Meclis Üyesi olarak kişisel değerlendirmede bulunmak üzere söz almış bulunuyorum.  Sayın Başkan, Değerli Meclis Üyesi Arkadaşlarım, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Benden önce konuşan Sayın Belediye Başkanı ve değerli konuşmacıların girdiği konulara çok girmeksizin kendimce önemli gördüğüm kimi konulara değinmek istiyorum. Geçtiğimiz ay Meclisin son toplantısında bu kürsüde konuşurken o zaman henüz listeler belli olmamıştı ve demiştim ki; “önümüzdeki dönem bu Meclisin yüzde 85’i değişecek. Çünkü sizden önce de bu Meclisin yüzde 85’i değişmişti. Ve biz önümüzdeki dönem bu Meclisin yine yüzde 85’ini değişerek oluşturacağız. Bu ilk haftada şunu söyleyeyim ki, 2019 yılındaki Belediye seçimlerine gidildiğinde de yine bu Meclisimizin yüzde 85’i siyasi temayül olarak değişecektir. Mecliste görev yapan tüm Meclis Üyeleri ve Belediye Başkanlarımızın bilmesi gereken bir nokta var ki, oda 5 beş yıllık yani 60 aylık dönem içinde halkımıza karşı yapacağımız hizmetlerde, mesleğimizi, birikimlerimizi, kendi alanında yetişmiş nitelikli ve tecrübeli siyasi kadrolar olduğumuz için bizi buraya seçen halkımız bu Meclis yapılanmasında bizleri bir araya getirdi.

BELEDİYELERİN PLAN YAPMA YETKİLERİ ELİNDEN ALINDI

 

Meclisimizin iki tane temel görevi var. Bunlardan bir tanesi; plan yapma yetkisi, diğeri de Denetim yetkisi. Özellikle denetimle ilgili konulara çok girildi. Ben plan yapma yetkisi üzerinde birkaç şey söylemek istiyorum. Sayın Başkan, Değerli Arkadaşlar; 2008 yılının son ayında ya da 2009 yılının başında İstanbul’un 1/100.000’lik planları onaylanmıştı. Biz o planları onayladıktan sonra son 5 yıllık dönem içinde Havza Yönetmeliklerini, Boğaz Geçişlerini, Lastik Tekerlekli Araç için Boğaz geçişlerini, Çevre Yollarını, Dönüşüm Planlarını, Tarım Alanlarını ve Orman Alanlarını ciddi biçimiyle tahrip olmasıyla ilgili Karar ve süreçleri yaşadık.  CHP olarak bu Meclis kürsüsünde şunu hep ifade ettik; İstanbul halkı kendisiyle ilgili plan yapma yetkisini Sayın Kadir Topbaş’a ve onun birlikte hareket ettiği insanlara verdi. Yani seçimle gelmiş olan insanların bu kentin geleceğiyle ilgili karar alma yetkisini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına ve İstanbul’un İlçe Belediye Başkanlarına verdi.

Ancak; Türkiye demokrasisinin ve Yerel Yönetimler tarihinde merkezi iktidarların yetkilerinin giderek yerellere ve sivillere devredilmesi, daha demokratik hale gelmesi konusunda onlarca yıldır sürdürdüğü gelenek sanki 2010 yılından sonra büyük bir güç tarafından tersine çevrilerek Yerel Yönetimlerin İlçe Belediyelerinin ve özellikle de Büyükşehir Belediyelerinin yetkileri, Plan yapma yetkileri Turizm Bakanlığına verildi, Bayındırlık Bakanlığına şimdiki adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verildi, TOKİ’ye verildi, Özelleştirme İdaresine verildi. Yani bu kentle ilgili plan yapma yetkisi aşağı yukarı bütün kurum ve kuruluşlar da var ama burada 309 kişi olarak halkın oyuyla seçilmiş olan Meclislerin önemli plan yapma yetki ve kararları maalesef bulunmamaktadır.

17 ARALIK SONUCU ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞININ PLAN YAPMA YETKİSİ YOKTUR

Buradan bu Mecliste bulunan Mimar ve Mühendis Arkadaşlara, Plancı Arkadaşlara söylüyorum; 6306 sayılı Yasa ile bu kentin geleceğiyle ilişkin olarak alınmış olan Yasa değişikliği son derece anti demokratiktir. Öylesine anti demokratiktir ki, geçmişinde Türkiye toplumuna, Türkiye kamu hizmetine son derece başarısız hizmet vermiş olan Bayındırlık Bakanlığı gibi bir Bakanlığın üzerine inşa edilmiş olan, onun Bürokratik yapılanması üzerine inşa edilmiş olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının zaten 17 Aralık operasyonuyla da açığa düşmesi gibi bu Kurumun ne plan yapma yetkisini, ne onama yetkisini, ne de kentlerin geleceğini yeniden yapılandırma yetkisi ve bilgisi yoktur. Çok net olarak bunu belirtmek istiyorum Arkadaşlar.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İktidar Partisinin önemli bir organını temsil ediyor. Yanlıştan dönmek her zaman mümkündür. İstanbul gibi bir kentin Dünya Kentler Belediyeler Birliği Başkanlığı yapan sizin, kendi kentinize ilişkin olarak plan yapma kararlarını atanmış bürokratlar eline teslim etmenizi bir Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak onaylamıyoruz, kabul etmiyoruz. Ve her ay bu Meclis kürsüsünde bu Yasa değişinceye kadar buna muhalefetimizi devam ettireceğiz. Bunu belirtmek istiyorum.

HİÇ KİMSE İSTANBUL’A GELDİĞİ KOŞULLARDA DEĞİLDİR

Sevgili Arkadaşlar; Burada kentsel dönüşüm içinde yer aldığımız seçim döneminde çok yaygın biçimiyle konuşulan bir konuydu. Ve Sayın Başkanda burada ifade etti. Bizlerde alanlarda ifade ettik. Artık İstanbul’un mahallelerinde yaşayan yurttaşlar köyden geldikleri gibi değil. Yani benim babam, sizin babanız ya da sizin dedenizin geldiği koşullarda değiliz. Artık bu kentin bütün evlerinde Üniversite bitirmiş çocuklar var. Bu kentin bütün gecekondularında çocuklarını Üniversitede yetiştirmek için didinen çalışan insanlar var. Ve bu insanlar artık o çocuklarının 20 yaşında 25 yaşında tahsil yapmış çocuklarının kendileriyle ilgili gelecek planlarını bir takım merkezlerde, bir takım bürolarda, bir takım masalarda karar verilmesini artık kabul etmiyorlar. Sarıyer’in mahallesinde de kabul etmiyorlar, Ümraniye’nin mahallesinde de kabul etmiyorlar, Ataşehir’de de kabul etmiyor, Kartal’da da kabul etmiyor, Arnavutköy’de kabul etmiyor. İnsanlar kendi geleceklerini çarpık yapılaşmayla oluşmuş olan gecekondu mahalleleriyle ilgili geleceğin o mahallelerde kendileriyle birlikte yeniden tasarlanmasını önemsiyor bunu buradan belirtmek istiyorum.

İSTANBUL’DA BİR DAHA ASLA SULUKULE SÜRECİ YAŞANMAYACAK

Her geçen gün merkezden oluşturulan planların halk tarafından kabul edilme süreci ihtimali giderek yok olmaktadır. Yani bilin ki, artık bir daha İstanbul’da Tarlabaşı gibi bir olay yaşanmayacak ve bilin ki bir daha İstanbul’da Sulukule gibi bir süreç asla yaşanmayacak. Bu halk kendisiyle ilgili bu süreçlerde yaptıkları tercih yanlışlarının kendi gelecekleri ve çocuklarının geleceğini nasıl ipotek altına aldığını son derece iyi gördü. Özellikle bir konuyu vurgulamak istiyorum; dönüşüm alanı ilan edilen bölgelerde son zamanlarda yaygın bir biçimiyle uyuşturucu ve esrar satışı noktasındaki alabildiğince artışı bütün Meclisin dikkatine çekmek istiyorum Arkadaşlar. Bu uyuşturucu ve esrar satışı, madde bağımlılığı çok yaygın bir biçimiyle halkımızı ve gençlerimizi adeta esir altına almaktadır.

İBB SPOR KULÜBÜNE İHTİYAÇ YOKTUR

Sayın Başkan, Değerli Arkadaşlar; İstanbul Büyükşehir Belediyesinin pek çok faaliyeti var ama bunlardan bir tanesi İBB Spor Kulübü. Bir kez daha söylüyorum; İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir futbol takımının olmasına ihtiyacı yok Arkadaşlar. Şu anda da PTT 1.liginde lider ve önümüzdeki dönem yine 1.lige çıkacak. Ve biz Elazığ Spor da küme düşerse Doğu Anadolu’da futbol takımımız kalmayacak, Güneydoğu’da futbol takımımız, Gaziantep dışında yok. Mersin İdman Yurdu düştü. Antalya Spor’da küme düşerse Türkiye’de Futbol sadece belli bölgelere sıkışmış bir alana gelecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yeni sporda şiddet yasasıyla birlikte seyircilerinde futbol müsabakasını izlemesi gittikçe zorlaşacağından futbola yapılan yatırımları kesinlikle bitirmek gerekiyor.

 TÜRK SPORU BÜYÜK BİR AÇMAZ İÇİNE GİRDİ

Sayın Başkan söyledi, Arkadaşlar Yunanistan’a gidenler varsa, Atina’ya gidenler varsa eğer bir kent Olimpizm ruhunu, Olimpiyat ruhunu benliğinde yaşamıyorsa bütün benliğiyle içselleştirmese birkaç yıl sonra siz o kentteki Olimpik tesislerin bir kısmını işlevsiz olduğu için yıkmak zorunda kalıyorsunuz. Eğer sizin ülkenizde eskrim sporu yapan sporcu yoksa eskrim salonlarınız yıkılıyor. Eğer sizin ülkenizde binicilik sporu yapan sporcunuz yoksa binicilik tesisleri yıkılıyor. Sizin ülkenizde golf sporunu yapan ya da Türkiye’de çok yaygın olarak kullanılmayan spor faaliyetleri varsa onlarla ilişkin yapılmış olan yatırımların büyük birçoğunun yıkıldığını belirtmek istiyorum. Son olarak belirtmem gerekir ki, Akdeniz Olimpiyat Oyunları için Mersin’de yapılmış olan pek çok tesis ve yönetim binası, basın merkezi ve pek çok sportif müsabakanın kullanıldığı tesisler arkasından bir ihale ile yeniden yıkıldı. O nedenle İstanbul’da bir olimpizm ruhunu sporda yerleştirmek istiyor isek, öncelikli olarak İstanbul Belediyesinin Spor Kulübünün futbol gibi İstanbul’da 3 büyük takımın bulunduğu alandan çekilerek Türkiye’yi Olimpiyatlarda temsil edecek sporlarda yoğunlaşmasına büyük ihtiyaç vardır ki, son dönemde yaşanan özellikle doping skandalıyla da Türk sporunun büyük bir açmaz içine girdiğini görebiliyoruz.

 İSTANBUL’DA TRAFİK ANCAK YER ALTI METROSU İLE ÇÖZÜLÜR

Sayın Başkan, Değerli Arkadaşlar; 2009 yılı Faaliyet Raporu burada görüşülürken o günkü Faaliyet Raporuyla ilgili ben CHP Grubu adına söz aldığımda dedim ki; Biz İktidar olduğumuzda Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda yönetim olarak yılda 50 kilometre metro yada hafif raylı sistem yapacaktık. Sayın Başkan sizde bu kürsüde  “Siz hayal görüyorsunuz, böyle bir şey yapmak mümkün değildir” dediniz. 2009 yılının tutanaklarında var, “Bunu yapabilecek gücünüz var mı? Bu Bütçeyi nereden bulacaksınız?” dediniz. 5 dakikalık süre içinde konuşuyorum ama önemli konulara değineceğimi ve bana anlayış göstereceğini umuyorum. 2009 yılında biz bu konuşmayı niye yaptık? Çünkü o gün İstanbul’da ulaştırma probleminin çözümünü lastik tekerlekli araçlar için kavşaklarda gören bir anlayış vardı. Yani İstanbul’un her noktasına kavşak yapıldığında lastik tekerlekli araçlar hızlı gittiğinde sorunun çözüleceğini konuşuyorduk. Ve İstanbul’da metrobüsle ilgili yine o gün burada şunu söylemiştim. Metrobüs kısa vadede sorunları çözer gözükse bile İstanbul’un Batı – Doğu aksında saatte 100 bin kişiden fazla insanın hareket ettiği düşünülürse bunun metrobüsle taşınması mümkün değildir. Saatte 50 binden fazla insan taşınması söz konusu olan bütün güzergâhlardaki ana ulaştırma meselesi ancak yeraltı metrolarıyla çözülebilir.

 BU BÜTÇE İLE SORUN ÇÖZÜLEMİYORSA SİSTEMDE HATA VARDIR

Şimdi 3.yılında metrobüsle ilgili aynı sıkıntı ortaya çıktı. Şimdi görüyoruz ki, Doğu – Batı ekseninde yeni bir metro hattının projelendirildiğini görüyoruz. Şimdi biz 2009’da bunu söylerken Başkanımız bizi hayal görmekle ifade ediyordu ama Seçime giderken Bilboardlarda benden önce konuşan arkadaşımın söylediği gibi evet, yılda 50 kilometre metroyu yapmaz isek bu sorunun çözülemeyeceğini biliyoruz.  Ulaştırma meselesinde temel sorun şu; siz bir noktadan başka bir noktaya insanları çok hızlı götürebilirsiniz. Ama İstanbul gibi Kuzeye – Güneye, Doğu – Batı ekseninde farklı gelişen bir bölgede ulaştırmada entegrasyonu sağlamak zorundasınız. Ve ulaştırma meselesinde iki tane önemli parametre vardır. Bir tanesi zaman ötekisi maliyet. Bir insan toplam gelirinin yüzde 2’sinin altında bir bütçeyle bütün ailesinin ulaştırma sorununu çözemiyor ise sistemde bir hata var demektir. Ve bir insan toplam 48 dakika içinde bir noktadan başka bir noktaya transferler dahil gidemiyor ise yine ulaştırma meselesinde bir problem var demektir. Bu meseleyle ilgili de önümüzdeki günlerde çok daha farklı ve konuşacağımızı belirtmek isterim.

DÜNYA’DA TÜRKİYE’DEN DAHA ÇOK İSTANBUL TANINIYOR

Meydanlar önemli, meydanlar bizim açımızdan yaşamın kendisi. Türk toplumu bütün tarih boyunca Orta Asya’dan Anadolu’ya geldiği bütün dönemlerde önce meydanları oluşturmuş sonra meydanların yanında Kervansarayları, arkasından Camiler oluşturmuş. O Camilerin etrafında yaşam alanlarını, çeşmelerini ve halkımız meydanlarda, kentin meydanlarında sosyalleşmiş. Burası İstanbul: Yani sadece Türk tarihi açısından değil, sadece Bizans tarihi açısından değil son buluntularla 12 bin yıllık bir geçmişe sahip olan bir kentte bu kenti yönetiyorsak bu kentin meydanlarını güçlendirmek ve geliştirmek zorundayız. Ve meydanlar deyince İstanbul son 2013 Yılı Faaliyet raporunda bütün dünyada kendisini bir meydan ve bu meydandaki yapılan imar plan çalışmalarına karşı çıkan halk hareketiyle öne çıktı. İstanbul, evet dünyanın önemli bir kentidir. İstanbul’a ilişkin yeni tanıtım programlarında, kentin tanıtımının öne çıkarılması, Türkiye tanıtımının geriye çekilerek İstanbul’un bir marka şehir haline getirilmesi çok doğru bir yaklaşımdır. Çünkü dünyada Türkiye’den daha fazla tanınan kent İstanbul’dur. Ama İstanbul’u bizim Gezi olaylarında yaşadığımız biçimiyle gündeme getirmek çok doğru değildir.

 İBB VE İLÇELERİ ÖTEKİLEŞTİRMEDEN İŞBİRLİĞİ İÇİNDE ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ

Bu Belediye Meclisinde Taksim Gezi alanıyla ilgili bir Plan değişikliği gündeme geldiğinde Taksim Yayalaştırılmasıyla ilgili bir teklif geldiğinde biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Taksim’in yayalaştırılması projesine bu Mecliste “Evet oyu” verdik. Ama Kültür Bakanlığına bağlı Koruma Kurullarına Plan gittiğinde bu sefer Gezi Parkının içine o meşhur Kışlanın yerleştirildiğini gördük.  Buradan şunu belirtmek istiyorum. Yaşanan bütün süreçler hepimizde yeniden sorgulama, yeniden değerlendirme duygusu yaratıyor. Siz burada İstanbul Büyükşehir’i yönetiyorsunuz, bizler de kendi İlçelerimizde kendi Belediyelerimizi yönetiyoruz.  İki olayda işbirliği yapmak zorundayız. Kentin geleceği konusunda eşgüdüm içinde işbirliği içinde çalışmak durumundayız. Ve bu kentte yaşayan insanları siyasal düşünceleri ne olursa olsun birbiriyle ötekileştirmeden, farklılaştırmadan, ayrıştırmadan yaşatmak zorundayız.

Bu kentte yaşayan insanların önemli bir kısmı 1 Mayıs’ı Taksim Meydanında kutlamak istiyor ise, bu yasağı kaldıran İktidarınızın yaptığı gibi bu yıl yasak olmamalı, geçen yıl inşai faaliyetlerden dolayı yasaklanmıştı, bugün bu durum söz konusu değil. Aksi bir durumda seçilmiş olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının Gezi olayları çıktığında İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürüyle vermiş olduğu fotoğrafı çok üzücü bulduğumu belirtmek istiyorum. Bu kentte seçilmiş olan Belediye Başkanı konuşacak, Vali ve Emniyet Müdürü onun yanında oturacak, işin doğrusu budur. Çünkü Belediye Başkanı halkın oyuyla geliyor.

 

Değerli Meclis Üyeleri; Sayın Başkan Kadir Topbaş İstanbul’un İlçelerini ziyaret ettiği zaman Cumhuriyet Halk Partili Belediyeleri de, Belediye Başkanlarını da bütün Belediye Başkanlarıyla birlikte ziyaret etmesinin çok önemli olduğuna inanıyorum. Ve demokrasimiz açısından bu Meclis döneminin İstanbul halkına hayırlar getirmesini düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum…

ibb_chp

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)