“Yetkili bir olsam seni evden dışarı çıkarmam” dedi ve
devam etti “Evde durduğun sürece çok üretkensin”… “Ya! Öyle mi?”
dedim. Gülüştük. Aslında kendisini ima etti gibi geldi bana… Ortak
yanımız çok, o nedenle kısa sürede dost olduk, konuşur olduk, yazışır
olduk, paylaşır olduk…
Recep Koyuncu Rize’nin kanaat önderlerinden biri! Hem
ayana ve hem de avama hitap edecek kadar bilgi hazinesi dolu bir güçlü
yürek… Alıngan ama yılgın değil, kızar ama küsmeyi bilmez. Selamı bol,
kelamı fazla, sevgi doluluğu gözlerinden anlaşılır.
Recep Hoca’nın derdi Rize iledir. Burada doğmuş, burada
büyümüş, burada eğitim almış, burada hizmete başlamış, burada
hizmetine devam ediyor. Sırf bu işi ile kalsa iyi. O bütün Rize’yi
dert edinmiş kendisine… “Benim için önemli olan, dünkü Rize ile
bugünkü Rize’yi birlikte yaşamaktır aslolan” diyor. Dünkü Rize’yi
tanıtabilmek içinde kendine özgü çalışmaları var… Sırf bu nedenle
Rize’nin göbeğinde bir kütüphane açtı. “Rize İhtisas Kütüphanesi”…
Rize ile ilgili ne kadar kitap ve yazılı, görsel belge varsa yıllardan
beri toplamaya başlamış. Fotoğraftan taş plaklara kadar, risaleden,
devasa kitaplara kadar, ansiklopediden, not tutulan bilgilere kadar ne
ararsanız bulursunuz kütüphanesinde. Yardım kampanyası açtı… Gönderin,
verin elinizdeki belgeleri, kaybolmasın hiç biri, böylece Rize’yi,
Rizelileri, Rize tarihini önümüzdeki yıllara taşıyalım diyerek bangır
bangır bağırmaya başladı… Mükemmel tepkiler aldı… Sevincine değer
biçilemez oldu.
Rize’de okuma alışkanlığını sağlamak için “Askıda kitap”
kampanyası başlattı. Rizelilerden kitap talebinde bulundu. Az gönderen
oldu, çok gönderen oldu. Haftanın bir günü kendi aile bireyleri ile
birlikte belirlenen noktada kitapseverlere, para ödeyerek kitap
alamayacaklara ücretsiz kitap dağıtarak çok büyük bir kültür hizmetini
yılmadan devam ettirdi…
Rize ile ilgili ne kadar yayın varsa topladı. Rizeli
yazarları arayıp sordu, ilgilendi, bilgi ve destek alma uğraşı verdi…
Son yaptığı iş elindeki belgeleri dijital ortama aktarmak! Bir kişi
ile olacak iş değil. Yardım istedi… Duyan olmadı. Oysa Valilik bu
isteğe yanıt verebilir, iki elemanını birkaç günlüğüne yardımcı olması
için görevlendirebilirdi. Hadi Valilik devlet hizmeti, Vali Bey
devletti. Belki olmazdı! Ya Belediye ne idi? Rize’nin sesi, beyni,
yüreği, evi, Rize insanı değil miydi? İki elemanına yardımcı olması
için görevlendiremez miydi?
Sesini duyan bile olmadı… Ama yılmadı… Gününü saatler
böldü. Belirli saatlerde kamu görevi’ Sabah 09’oo den akşama kadar
kütüphane de çalışma, gece 19.oo den sonra 01’oo kadar evde çalışma.
Ne adına? Rize… Biriken işleri bitirme savaşı veriyor. Biter mi? Hiç
zannetmiyorum. Rize denilen yer bir vilayet 300 bin nüfuslu koca bir
şehir. Asırlar öncesine dayanan tarihi ve günümüze kadar olan
çalışmalar hepsinin tespiti ve kayda geçmesi.
Ama öyle bir an gelir ki “Hızır” imdadına yetişir. “Gel
birlikte bu işi yapalım, Rize tarihini birlikte zenginleştirelim. Her
şey senden, destek bizden” diyen Salarha Beled iyesi olaya sahip
çıkar. Mutlu bir tekliftir bu kabul eder, birlikte çalışmalara
başlarlar.
Neden büyük imkanlara sahip olan Rize Belediye Başkanlığı
değil de, Salarha Belediye başkanlığı diye insan düşünmeden edemiyor.
Salarha Belediye Başkanına/başkanlığına teşekkür ederken; Adanmış Rize
sevdasına ömür veren Recep Koyuncu’yu da yürekten kutlar,
başarılarının devamını dilerim.
İbrahim Balcı
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)