Simiya haaauuu
Haaah, haauuu yaaa, miii suyaaaaa .
Uzak doğunun esintileri içerisinde, ılık ve tenleri beyaz insanların kervanında saçları tepelerinden bağlı, her biri ipekler içerisinde işlemeli elbiseler her biri dantelli, renk cümbüşü geçiş töreni, şemsiyeler kendi etrafında dönüyor, allı belli.
Çekik gözler, uzun saçlar, narin bedenler, Kimono elbiseler ,
Uuuummmm, nooo,
Sacral Nirvana çalıyor sayfalarımın içinde….
Saray da bir akşam üstü, alaca karanlık zamanı, ay birazdan gözükecek, etraf sakin, yamaklar, yalakalar, lavuklar ve de dalkavuklar kenarlara çekilmiş,
Hava alaca karanlık misali, sinekler yok denecek kadar az. Cam kenarlarında fesleğenler sineklerden korunmak için dizilmiş. Saray surlarında boydan boya sarımsaklar, helikopter böceklerinden mahmur kolluk kuvvetleri, kapıda nöbetçiler yarı ayık vaziyette, köprübaşı şarapçıları fıçılarının dibinde,
Limanın ucunda garip bir sevgili sarayı gözlemlemekte!
Elinde bir tutam kagıt, birkaç ucu kırık kalem, bir dilim limon, damacanada bir tutam su,
hararet içerisinde,
Şarkılar çalıyor, akşamın derinliklerinde…
Hhahaaaaa, siiiiyuuu, haaaaaa, huuuaaaaa,
Sarayın diplerinde kimonalar içerisinde hizmetliler,
Hammmmmm, nooo.
Hafif rüzgar esmekte, sarayın pencerelerinde tüller uçuşmakta, yeller gelip geçmekte, derin bir hüzün, ihtiraslı aynalar, şamdanlarda mumlar,
Alev. Alev, yanmakta…
Limanın ucunda bir garip müteferrika….
Lambanın altında,
Bir gözü sarayda..
Baksa bir türlü, bakmasa….
Gecenin bir yarısı akşama doğru insanlar elden ayaktan çekiliyor,
Elinde bir duble aslan sütü anasonlu,
Yudumlamakta….
Bir daha, bir daha, bir daha,
Sarayın pencerisinde Skletrinas Kraliçesinin silüeti yok olmakta…
Yarım göz ucuyla bakma…
Yarım..
Az bucuk dudaklar ısırılmakta, beyinde düşünceler oluşuyor. Hayaller kuruluyor. 2 hafta geçmiş, tadı damağında kalmakta.
Özlemlerin, isteklerin, arzuların, ihtirasların, kıskançlığın üstüne birde merak eklenmekte, hafif rüzgar esiyor…
Sarayın perdeleri uçuşmaktan bir beter, aslında müteferrikanın kalbi bir yelpaze gibi yalpalanırken limanda, lambanın altıda.. direğe yaslanırken bir cesaretle içini geçirmektedir.
Hayır. Hayıırr. Olamaz…
Sarayın pencereleri kapanmış, rüzgar esiyor, perdelerden eser yok, bir hareketsizlik, tülbentler sakin…
Saray sakinleri uyumaya başlamıştır.
Müteferrika üzgün.
Bir daha, bir daha, son bir daha kadehlere vurmakta. İki hafta geçmiş Kraliçenin ruhunu özlemektedir, hiç görememektedir.
Özlem kamçılamış, sabaha kadar sarayı uzaktan seyretmiştir.
* * *
Gün ağırmak üzeredir, saray sakinleri ayaklanmakta, kraliçenin penceresi açılmış, perdeler yeniden uçuşmaktadır.
Bir silüet gözükür, Skletrinas Kraliçesi pencereden bakar.
Sarayın yakınında, liman kenarında, lambaların altında, omzunda kazağı, içinde çizgili gömlek, lamba altında birikmiş şişeler, birkaç yarım elma, brandası kapalı manavdan tezgah altından çalınmış karpuz, yarım kalmış, Bir damacana su, iskele babasına dayanmış bir sarhoş, kendi başına sabahlamış.
Sahilde limandaki lamba altında tüneklemiş, elinde sıkıca tuttuğu Blackberry yes tuşuna basılacak vaziyette hazır bekleyen. Lakin şarzı bitmiş.
Deniz kenarında sızmış,
Bir garip İbrahim Mütferrika.
* * *
Sabahın ilk ışıkları sarayın duvarlarını yalamaktadır, çanlar çalıyor. Şehrin tüm tüccarları sarayın kapısında beklemektedir,
Yalakalar, şarlatanlar, soytarı, bir düzüne dalkavuk Skletrinas Kraliçesinin halkını selamlamasını bekliyor.
Gözler kamaşır…
Bir rüya pencereden bakar.
Sarı saçlar, beyaz bir çeket, beyaz dantelli gömlekler, meme uçlarını gösteren kopçasız özgürlüğe bırakılmış ikizler yürürken hissedilmekte, ince çifterelli Bosna usulü yarı çizgili yarı rengarenk çiçekli bir etek, beyaz kenarları tek bantlı sihirli papuçlar üzerlerinde tek yıldız sol kenardan gözlere yakamoz yaparcasına, sarayın merdivenlerinden inerken sağ parmağında kamberim yüzüğü halkına selam verirken derin düşüncelerdedir.
Sağ elini kaldırarak, merhaba Skletrinas halkı, sizleri en içten sevgi ile selamlıyorum,
Çağdaş, özgür, bağımsız halkım, ülkemin en derin ve düşünceli insanları, sizlerin yani yaşadıklarınız, sorunlarınız ve tüm iyi niyetinize rağmen görmüş olduğunuz muamele beni ve Skletrinas sarayını üzmüştür, bunları hak etmediğinizden eminiz,
Şunu bilmenizi isterim ki, Başka evrenden gelen çadır kentte yaşayan insanların hayatları bizlerle kıyaslanamaz, sizler tüm özgürlüklerin bekçisisiniz.
Herkes hak ettiği şekilde yaşar, Skletrinas meydanında kendilerini başka evrenden gelmiş olarak gören göçebe dünyanın üçüncü sınıf halkları ile kendinizi bir tutmayınız. Dedikodulara inanmayınız, saray eşrafı olarak bizler hiçbir şekilde öteki insanların şehrimizde yozlaşmaya karşı ve yobazlara destek verdiğimizi düşünmeyiniz.
Skletrinas Kraliçesi olarak, siz nadide değerlerde olan halkımın tüm özgürlükleri yaşamanıza manidarız. Yaşamınızda hiç bir engel tanımanıza müsaade etmeyiniz.
Elbette aşk olacaktır. Yanlış korunma veya korunamama olacaktır.
Yanlış ve istemediğiniz gebelik durumları yaşamayacaksınız. Dilediğiniz ölçüde hata yapsanız da devletimiz ve Skletrinas sarayı olarak masraflarınız kısaca bedelleriniz bedelimizdir.
Halk bağırmaya başlamıştır.
Benim Bedenim, Benim Kararım, Kürtaj Haktır. Sevgilimin Bedeni, Sevgilimin Kararı.
Ve Skletrinas Kraliçesinin halkına sahip çıkmasıyla tüm spiraller ve prezervatifler saray tarafında halka ücretsiz dağıtılır, Halk sarayın yanından geçerken tüm gereksinimlerini karşılamaktadır.
Lakin erkekler mırıldanmakta haklıdır.
Viağra için halk meclisine önerge verildiği halde, halkın önergesi başkanlık makamına havale olduğundan daha henüz meclise gelmemiştir. Oysa meclis Skletrinas siyasi duayenleri tarafından kontrol altına alınmış, önerge meclise geldiğinde, Komisyondan geldiği gibi oy birliği ile kabul edilmiştir olarak çıkacaktır.
Lakin! Palyaço gizli Gey olduğundan, önergeye şer koyması beklenmektedir.
Sklterinas Kraliçesi saraydan çıkarak çalışmalarını yaptığı köşke gitmek için yol alır…
* * *
Eski chevrole tek kapı yandan açmalı, şoför mahalinde parçalanmış deri koltuk, şoför ön koltukta, arkada koltuk arası tülbent. Koltuk ta fotrlü, kuzgun ceketli delikanlı görülmektedir.
Sahilden yol alır, hafifi müzik çalıyor, saçlar biryantinli, gömlek yakaları uzun, 28 lik İspanyol paçalar süzülüyor, düğmeleri açık deri çeket, ince sarılmış sigarillo ağızda, istasyonun kenarındaki tamircinin yanında caka satar vaziyette postacı Nic Papadakis beklemektedir.
Nic Papadakis, istasyon kenarında beklerken, Niko yanaşır ve tamirci ister,
Nic bara gider, bar da dostluk kurar ve Skletrinas halkının şerefli komisyoncuları ile tanışır, cam kenarında bir yer bulur kendine. Memnun kalmamıştır, elinde sabah kahvesi yarı alkollü Cellatura vardır, dışarı çıkar,
Cellaturanın kanarındaki kocaman taze nane parçasını dudaklarına getirir ve nanenin sapını dudakları arasında ısırmış, bir ayağı setli kaldırımın kenarında, diğeri ile yaylanmakta, bağcıklı fötr şapkası hafif anlını kapatmıştır,
Uzaktan Skletrinas Kraliçesinin arabası gözükür, camları yarı açık, Kraliçe arka koltukta oturmakta,
Skletrinas Kraliçesi bara yaklaşmakta,
Son metreler kalmıştır, 50,20. 10. 5.
Nic Papadakis, Gömlek düğmeleri yarı açık, boyunda kocaman bir madalyon, Fötr şapkasını sigarillo bulunduğu sağ parmağı ile hafif kaldırır, Skletrinas Kraliçesine uzaktan derin bir clark çeker.
Araba yavaşlamıştır, Nic başını sağ tarafa çevirir, Skletrişnas Kraliçesi boynunu çevirmiş arkaya bakıyor, Nic Papadakis şapkasını çıkarıyor ve sallıyor.
Nic Papadakis aslında “Genel Postacılık” yapıyor.
Elinde deri kaplama çantası omzundan sarkıyor Skletrinas ta kimse bu çantanın içinde ne olduğunu bilmiyor…
Sırlarla dolu bir çanta.
Yan cepte kokulu kırmızı bir peçete, sol elinin orta parmağında Şövalye bir yüzük bulunuyor, Nic arkasını dönüyor ve bara giriyor,
Hesap lütfen!
Nic baba senden ne zaman hesap aldık, misafirimiz ol, keyfine bak,
Sagol koçum..Akşama geliyorum.görüşürüz hadi bay…
Bardan çıkarak Yolun sağ tarfından yaylanarak yürümektedir. Bir beygir gibi yaylanmakta, yer gök sarsılmakta, kaldırım taşları Nic geçerken saygı göstermektedir.
Skjletrinas Kraliçesi penceresinden deniz kenarına bakıyor, bir yandan cam kenarında beyaz orkideleri elleri ile seviyor,
derin bir durgunluk,
hafif kalp atışları,
avuç içleri terliyor…
Göz ucuyla, Masanın üzerinde bilgisayarına bakıyor, kameralar kapıyı gösteriyor, birsini gözlüyor belki de bekliyor…
Pençeli ayakkabılardan sesler yükseliyor, merdivenler Trak trak çıkılıyor, omuzlar sere serpe sallanıyorken, dik yürüyüşlü Nic merdivenleri çıkıyor..
Koridorda kırmızı yolluk halı, Ayak sesleri kesiliyor.
Ortam tam bir sessizlik içerisinde Skletrinas Kraliçesi pencere dibinde pencereyi yarı açıyor. Sabahın erken saatinde ılık kuzey rüzgaları esiyor,
Ve kapı iki kere çalıyor …
Tik tak, tik tak…
Mustafa BALCI
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)